İzlenmezler


Google Caner Özyurtlu, Türk oyuncu, senarist, film yönetmeni ve yapımcısı diyor ve dizilerden tanıdığınızı hatırlıyorsunuz bu kanalın sahibini ve diğer videolarına bakıyorsunuz epey sektöründen ve kendi alanı dışından ünlüyle sohbet gerçekleştirmiş.

Videoya bakıyoruz sonra tekrar ve berbat bir sunum görüyoruz.

Kendisi kanalın ismine kendisini fazla kaptırmış sanki her haliyle bildiğimiz ve hepimizin vücut diliylede yaptığı "neyse ne ya" sözünü yaşıyor gibi.

Prezantabl olmakla yakından alakası olmayan bu arkadaşın, en azından oyuncu olması sebebiyle kamera karşısında ne yaptığını nasıl göründüğünü önemsemesini beklerdik; o da yok.

Videoyu izlerken "herhalde başı bu videonun ondan öyle yapıyor muhtemelen ilerde düzeltir" diyorsunuz ama nafile arkadaşın seside hareketleri de giderek acaipleşiyor.

İlginç bir şekilde donup kalıyorsunuz. Hani saç baş dağınık olabilir bu da bir tarzdır ama toplamda bakıyorsunuz gerçek anlamıyla videoyu izlemek kendinize eziyet. 

Kısaca kanalı ve arkadaşı fazla kafa yormuyoruz daha "Neyse ne"

Video ve kanalı #izlenmez #kötüstil olarak etiketliyoruz


Kanal İzlenmemek İçin Kurulmuş Sanki


Google Caner Özyurtlu, Türk oyuncu, senarist, film yönetmeni ve yapımcısı diyor ve dizilerden tanıdığınızı hatırlıyorsunuz bu kanalın sahibini ve diğer videolarına bakıyorsunuz epey sektöründen ve kendi alanı dışından ünlüyle sohbet gerçekleştirmiş.

Videoya bakıyoruz sonra tekrar ve berbat bir sunum görüyoruz.

Kendisi kanalın ismine kendisini fazla kaptırmış sanki her haliyle bildiğimiz ve hepimizin vücut diliylede yaptığı "neyse ne ya" sözünü yaşıyor gibi.

Prezantabl olmakla yakından alakası olmayan bu arkadaşın, en azından oyuncu olması sebebiyle kamera karşısında ne yaptığını nasıl göründüğünü önemsemesini beklerdik; o da yok.

Videoyu izlerken "herhalde başı bu videonun ondan öyle yapıyor muhtemelen ilerde düzeltir" diyorsunuz ama nafile arkadaşın seside hareketleri de giderek acaipleşiyor.

İlginç bir şekilde donup kalıyorsunuz. Hani saç baş dağınık olabilir bu da bir tarzdır ama toplamda bakıyorsunuz gerçek anlamıyla videoyu izlemek kendinize eziyet. 

Kısaca kanalı ve arkadaşı fazla kafa yormuyoruz daha "Neyse ne"

Video ve kanalı #izlenmez #kötüstil olarak etiketliyoruz


 

Versus yani  x y -e karşı videoları nihayet Ucuz vs Paha'lıyı aştı. Bizim zıpır youtuberlar bir 10 yılda daha bundan ekmek yeselerde bazı kanallar bunu bu videodaki gibi dahan faydalı şekilde yapıyorlar.

Videoda aynı milletten olan iki meslek erbabının farklı ülkelerdeki meslek hayatlarını ve mesleklerine bakışlarını konu almışlarr Sonuçta, epey düşündürücü bir karşılaştırma olan videoda; iki tır şöförü Amerika ve Türkiye'den kendilerinin mesleğe bakışlarını anlatıyorlar sorulara verdikleri samimi cevaplarla.

Keyifli bir yapım olmuş ve insanlara izlediklerinde bazı güzel duyguları ve düşünceleri veriyor.

#iyiiçerik olarak etiketliyoruz Ebabil Tube'un bu başarılı videosunu


Vs Videolarının Ulaşması Gereken Format

 

Versus yani  x y -e karşı videoları nihayet Ucuz vs Paha'lıyı aştı. Bizim zıpır youtuberlar bir 10 yılda daha bundan ekmek yeselerde bazı kanallar bunu bu videodaki gibi dahan faydalı şekilde yapıyorlar.

Videoda aynı milletten olan iki meslek erbabının farklı ülkelerdeki meslek hayatlarını ve mesleklerine bakışlarını konu almışlarr Sonuçta, epey düşündürücü bir karşılaştırma olan videoda; iki tır şöförü Amerika ve Türkiye'den kendilerinin mesleğe bakışlarını anlatıyorlar sorulara verdikleri samimi cevaplarla.

Keyifli bir yapım olmuş ve insanlara izlediklerinde bazı güzel duyguları ve düşünceleri veriyor.

#iyiiçerik olarak etiketliyoruz Ebabil Tube'un bu başarılı videosunu


 

İngilizce malum öğrenemeyenlerin baş belası... Bizde ülkecek o gruptayız. Bu Youtuber arkadaş bu işin sandığımızdan daha kolay olduğunu ve bunun için gerekli yöntemleri sergilemiş. İddialı konuşuyor çünkü 4 dil bildiğini iddia ediyor.

İngilizce konusunda özellikle verdiği kaynaklar etkileyici.

Bize yeniden okuldaki gibi kağıda yazı yazmamızı önererek başladığı için video başta çok vasat geliyor ve bu kısım sıkıcı ve size anlamsız gelebilir; ama sonrasıdna asıl yöntemleri açıklıyor.

Bir diğer konu çok fazla gramerden bahsetmiyor hatta en sonda kısa bir şekilde anlatıyor. Eğer ben Gramer yani dil bilgisi kurallarını da ağırlıkla öğrenmeyi anlatacak sanıyordum derseniz yanılırsınız. Bu arkadaş, konuyu daha çok pratikler ve başvuru kaynakları anlamında öğretecek yöntemleri anlatıyor.

Sonuç olarak, videonun içerik ve şekil olarak eksik yönleri olsa da enerjisi yüksek bir arkadaş yani sizi motive ediyor. Söylediği kaynakları kullanmak ve yöntemleri uygulamak size kalmış.

Bu sebeplerle #iyiiçerik olarak etiketliyoruz.

 

İngilizce Öğrenmeyi Öğrenme Kaynakları İle Anlatıyor

 

İngilizce malum öğrenemeyenlerin baş belası... Bizde ülkecek o gruptayız. Bu Youtuber arkadaş bu işin sandığımızdan daha kolay olduğunu ve bunun için gerekli yöntemleri sergilemiş. İddialı konuşuyor çünkü 4 dil bildiğini iddia ediyor.

İngilizce konusunda özellikle verdiği kaynaklar etkileyici.

Bize yeniden okuldaki gibi kağıda yazı yazmamızı önererek başladığı için video başta çok vasat geliyor ve bu kısım sıkıcı ve size anlamsız gelebilir; ama sonrasıdna asıl yöntemleri açıklıyor.

Bir diğer konu çok fazla gramerden bahsetmiyor hatta en sonda kısa bir şekilde anlatıyor. Eğer ben Gramer yani dil bilgisi kurallarını da ağırlıkla öğrenmeyi anlatacak sanıyordum derseniz yanılırsınız. Bu arkadaş, konuyu daha çok pratikler ve başvuru kaynakları anlamında öğretecek yöntemleri anlatıyor.

Sonuç olarak, videonun içerik ve şekil olarak eksik yönleri olsa da enerjisi yüksek bir arkadaş yani sizi motive ediyor. Söylediği kaynakları kullanmak ve yöntemleri uygulamak size kalmış.

Bu sebeplerle #iyiiçerik olarak etiketliyoruz.

 

 

 

Bu tuhaf video trend lksitesine girmiş gerçi kimse trend listesinin mantığını anlamış değil ama bizde merak edip baktık.

Ortada bir şeyler dönüyor veya konu cemaat dışındakiler için anlaması çok zor. Bir grup arkadaş tuhaf bir düzende oturup bir şeyler konuşuyorlar; ama, sadece mevzuyu abonelerine anlatıyorlar ama bunu anlatmaya da zorlanıyorlar.

Ekipten biri ayrılmış; ama herkes konuşamayı ellerini birbirine vurarak hatta şaplatarak konuşmaya çalışıyorlar veya konuşamıyorlar.

Sonuç olarak, 3 kişinin koltukta birini gamer koltuğunda oturduğu ve arkada mavi kırmızı fransa bayrağı türünde br perdenin olduğu tuhaf bir durum sözkonusu.

Bizlerde kampta başlarına gelmeyen amerikan gençlik filmlerinin klişe repliği ile soruyoruz:

"Birisi burada neler oluyor açıklasın lütfen...?" 

Böyle kalablık nüfuslu videolarda bir tür hazırlık olmalı ve insanlar neyin nasıl kimin neyi konuşacağı önceden ayarlanmalı

Video şu haliyle tam bir #kötüstil ve #kötüperformans abidesi ama maalesef Youtube algoritması henüz bu anlayamıyor ve bizler trend listesinde görüyoruz.

 


Biri Burada Konu Ne Açıklasın Lütfen

 

 

Bu tuhaf video trend lksitesine girmiş gerçi kimse trend listesinin mantığını anlamış değil ama bizde merak edip baktık.

Ortada bir şeyler dönüyor veya konu cemaat dışındakiler için anlaması çok zor. Bir grup arkadaş tuhaf bir düzende oturup bir şeyler konuşuyorlar; ama, sadece mevzuyu abonelerine anlatıyorlar ama bunu anlatmaya da zorlanıyorlar.

Ekipten biri ayrılmış; ama herkes konuşamayı ellerini birbirine vurarak hatta şaplatarak konuşmaya çalışıyorlar veya konuşamıyorlar.

Sonuç olarak, 3 kişinin koltukta birini gamer koltuğunda oturduğu ve arkada mavi kırmızı fransa bayrağı türünde br perdenin olduğu tuhaf bir durum sözkonusu.

Bizlerde kampta başlarına gelmeyen amerikan gençlik filmlerinin klişe repliği ile soruyoruz:

"Birisi burada neler oluyor açıklasın lütfen...?" 

Böyle kalablık nüfuslu videolarda bir tür hazırlık olmalı ve insanlar neyin nasıl kimin neyi konuşacağı önceden ayarlanmalı

Video şu haliyle tam bir #kötüstil ve #kötüperformans abidesi ama maalesef Youtube algoritması henüz bu anlayamıyor ve bizler trend listesinde görüyoruz.

 


 

Ülkemizde 2000 lerin başından itibaren ve hatta öncesinden çok fazla kişisel gelişim, mistik gelişim kitapları ve içeriği kitapları tüketildi. İşe yaradı mı? Hayır elbette yarasa ülkemiz bu halde olurmuydu?..  

2011 yılı Sağlık Bakanlığı resmi raporuna göre; "Her 5 kişiden 1 i klinik düzeyde hasta". Bu oran 2021 de şuan 5 kişiden 3 durumunda. Yani ülkemiz bir tür açık ve özgür akıl hastanesi şuanda.

Ayrıca çoğumuz bankalara çalışıyoruz. Tabii bunu siyasi iktidarın yanlışları vea toplumun sosyolojisi ile de açıklarsınız ama öyle değil, gerçek bir gelişim asla insanımızı bu hallere düşüremezdi. 

Kişisel gelişim kitapları satışları 2000 lerin başında nerdeyse milyonlara yaklaştı ülkemizde tek kitap satış bazında. Hepimiz deliler gibi "başarı ve mutluluğun sırrı"nı öğrenmeye çalıştık. Öğrenmemize araç olan bu kitaplar ve içerikler çok etkisiz kaldı veya bize yanlış şekilde öğretmeye çalıştılar. Çünkü bize genel olarak, gerçekleri söylemiyor pohpohluyorlardı. "Sen yaparsın sen aslansın..." diye... 

Sonuç olarak, bu kitapları ve internette yazıları okuyunca, kendimizi uzaya fırlatılacak roket gibi hissederdik ama reelde çatapat gibi kalırdık. Çatapat nedir bakınız..

Bu yüzden "gelişim" kelimesini duyan özellikle 30 yaş üzeri herkes kaçar ama merakta eder. Buda bu merakı zorlayan ve izlettiren bir içerik.

Öyle gözüküyor ki, kişisel gelişim akımı yeni mecrası Youtube'da ve bu sefer kişisel gelişim konularını "pohpohlayıcı" değil, daha gerçekçi içeiklerle insanlara anlatacak.

Video da Gelişim Okulu kanalıda bu anlamda iyi bir iş çıkarmış ve gerçekçi şekilde bir içerik sunmuş

Bu sebeplerle #iyiiçerik olarak etiketliyoruz.

Motivasyon Hikayeleri Gerçekçi ve Niteliki Anlatılabilir. Evet!

 

Ülkemizde 2000 lerin başından itibaren ve hatta öncesinden çok fazla kişisel gelişim, mistik gelişim kitapları ve içeriği kitapları tüketildi. İşe yaradı mı? Hayır elbette yarasa ülkemiz bu halde olurmuydu?..  

2011 yılı Sağlık Bakanlığı resmi raporuna göre; "Her 5 kişiden 1 i klinik düzeyde hasta". Bu oran 2021 de şuan 5 kişiden 3 durumunda. Yani ülkemiz bir tür açık ve özgür akıl hastanesi şuanda.

Ayrıca çoğumuz bankalara çalışıyoruz. Tabii bunu siyasi iktidarın yanlışları vea toplumun sosyolojisi ile de açıklarsınız ama öyle değil, gerçek bir gelişim asla insanımızı bu hallere düşüremezdi. 

Kişisel gelişim kitapları satışları 2000 lerin başında nerdeyse milyonlara yaklaştı ülkemizde tek kitap satış bazında. Hepimiz deliler gibi "başarı ve mutluluğun sırrı"nı öğrenmeye çalıştık. Öğrenmemize araç olan bu kitaplar ve içerikler çok etkisiz kaldı veya bize yanlış şekilde öğretmeye çalıştılar. Çünkü bize genel olarak, gerçekleri söylemiyor pohpohluyorlardı. "Sen yaparsın sen aslansın..." diye... 

Sonuç olarak, bu kitapları ve internette yazıları okuyunca, kendimizi uzaya fırlatılacak roket gibi hissederdik ama reelde çatapat gibi kalırdık. Çatapat nedir bakınız..

Bu yüzden "gelişim" kelimesini duyan özellikle 30 yaş üzeri herkes kaçar ama merakta eder. Buda bu merakı zorlayan ve izlettiren bir içerik.

Öyle gözüküyor ki, kişisel gelişim akımı yeni mecrası Youtube'da ve bu sefer kişisel gelişim konularını "pohpohlayıcı" değil, daha gerçekçi içeiklerle insanlara anlatacak.

Video da Gelişim Okulu kanalıda bu anlamda iyi bir iş çıkarmış ve gerçekçi şekilde bir içerik sunmuş

Bu sebeplerle #iyiiçerik olarak etiketliyoruz.

 

Bilim veya Matematik veya Fizik dersi... Malum bu tür zor konularda hep bir klişe var: "Biz acaba bunları daha eğlenceli ve sevimli şekilde basitleştirerek anlatarak öğretebilir miyiz?. Bu videoda buna yeltenilmiş ama olmamış... 

Nedenine gelirsek, öncelikle çok hızlı bir giriş var ve "kim kimdir? Şimdi burada ne yapıyoruz?" girizgahı yok ve  soru soran kişi çok kötü diksiyona sahip, yada kayıt kötü ve sinema eleştirmeni ile konuşacak havası veriyor bizlere.

İkincisi bilim adamı olan kişi çok kötü bir üsluba sahip.. "Zaman? pis bir soru bu" bu ne demek... Daha başlar başlamaz insanı bilimden soğutuyor ve bunu söylerken sırıtıyor... Böyle bir  giriş olamaz. Tüm sevimlilik baştan bitti. Küfürde eder bu şimdi havası veriyor.

Birde galiba, "insanlar atlamadan izlesin" diye, çok hızlı bir çekim kurgusu veya montajı yapmışlar ve daha "o ne bu ne şu ne" diyemeden ordan oraya atlıyorlar durumu var.

Birde soruları cevaplayan bilim adamımız gereksiz yere çok gülümsüyor ve konuya odaklanmamızı sağlayacak vurguları bu yüzden yapamıyor, sanki ana okulu çocuklarına birşeyi anlatıyormuş gibi bir hali var. Tamam sevimli olmak güzel ama ekrana karşı bunu yapmak lazım orda olup ekranda görünmeyen insanlara karşı değil.

Arkadaşlar tamam, çok duyduk; "videoya giriş ne kadar kısa ile ve hızlı ise, o kadar çarpıcı oluyor veya insanları videoda tutuyor" ama burada konu bilim ve zor sorular.. Aceleniz ne ? Sakin olun şöyle... Birde videonun altında patreonla desteklendiği için yapılmıştır vesaire diyorsunuz. Yarış videosu mu bu? Keşke desteklemeseler de siz de yapmasanız bu videoları...

Sonuç olarak, video kanalın ismi gibi Flu olmuş ve başlığındaki gibi "olmaz böyle saçma anlatım..." dedirtiyor.

Videoyu bu sebeplerle #kötüstil #kötüperformans olarak etiketliyoruz.


Bilimi Sevimli de Anlatamamışlar!

 

Bilim veya Matematik veya Fizik dersi... Malum bu tür zor konularda hep bir klişe var: "Biz acaba bunları daha eğlenceli ve sevimli şekilde basitleştirerek anlatarak öğretebilir miyiz?. Bu videoda buna yeltenilmiş ama olmamış... 

Nedenine gelirsek, öncelikle çok hızlı bir giriş var ve "kim kimdir? Şimdi burada ne yapıyoruz?" girizgahı yok ve  soru soran kişi çok kötü diksiyona sahip, yada kayıt kötü ve sinema eleştirmeni ile konuşacak havası veriyor bizlere.

İkincisi bilim adamı olan kişi çok kötü bir üsluba sahip.. "Zaman? pis bir soru bu" bu ne demek... Daha başlar başlamaz insanı bilimden soğutuyor ve bunu söylerken sırıtıyor... Böyle bir  giriş olamaz. Tüm sevimlilik baştan bitti. Küfürde eder bu şimdi havası veriyor.

Birde galiba, "insanlar atlamadan izlesin" diye, çok hızlı bir çekim kurgusu veya montajı yapmışlar ve daha "o ne bu ne şu ne" diyemeden ordan oraya atlıyorlar durumu var.

Birde soruları cevaplayan bilim adamımız gereksiz yere çok gülümsüyor ve konuya odaklanmamızı sağlayacak vurguları bu yüzden yapamıyor, sanki ana okulu çocuklarına birşeyi anlatıyormuş gibi bir hali var. Tamam sevimli olmak güzel ama ekrana karşı bunu yapmak lazım orda olup ekranda görünmeyen insanlara karşı değil.

Arkadaşlar tamam, çok duyduk; "videoya giriş ne kadar kısa ile ve hızlı ise, o kadar çarpıcı oluyor veya insanları videoda tutuyor" ama burada konu bilim ve zor sorular.. Aceleniz ne ? Sakin olun şöyle... Birde videonun altında patreonla desteklendiği için yapılmıştır vesaire diyorsunuz. Yarış videosu mu bu? Keşke desteklemeseler de siz de yapmasanız bu videoları...

Sonuç olarak, video kanalın ismi gibi Flu olmuş ve başlığındaki gibi "olmaz böyle saçma anlatım..." dedirtiyor.

Videoyu bu sebeplerle #kötüstil #kötüperformans olarak etiketliyoruz.



 

Sağdaki Youtuber arkadaş tüm tiyatral yeteneklerini sergilerken, soldaki kanalın sahibi arkadaş sadece bağırıyor. Üstelik etrafındakileri de sessiz sakin olma konusunda uyarıyor. Gerçekten trajik.

Muhtemel  10 metrekare bir yerde konuğu olan biri neden bu kadar bağırır acaba..  Sebebi ne olabilir? Kurtlar Vadisi'nin 10 bölümünü bir günde izleyip sonra bu videoyu mu kaydetmiş acaba?

Tuhaf diğer yanı bu video trendlerde 2. sıra olmuş ki muhtemelen bunun sebebide sağdaki arkadaşın komikliği ve onun fanları yüzünden olabilir. Başka bir sebebi yok çünkü. 

Video sağdaki arkadaşın hayrına dengede gidiyor ama bir yere kadar ve izlemek işkenceye dönüşüyor. Videoyu editleyen arkadaşta sütün bir çaba ile videoyu kurtarmaya çalışmış ama gene olmamış.

Bu sebeplerle #izlenmez ve #kötüstil olarak etiketliyoruz.

Kulaklara Gürültü Kirliği Kaçın.....


 

Sağdaki Youtuber arkadaş tüm tiyatral yeteneklerini sergilerken, soldaki kanalın sahibi arkadaş sadece bağırıyor. Üstelik etrafındakileri de sessiz sakin olma konusunda uyarıyor. Gerçekten trajik.

Muhtemel  10 metrekare bir yerde konuğu olan biri neden bu kadar bağırır acaba..  Sebebi ne olabilir? Kurtlar Vadisi'nin 10 bölümünü bir günde izleyip sonra bu videoyu mu kaydetmiş acaba?

Tuhaf diğer yanı bu video trendlerde 2. sıra olmuş ki muhtemelen bunun sebebide sağdaki arkadaşın komikliği ve onun fanları yüzünden olabilir. Başka bir sebebi yok çünkü. 

Video sağdaki arkadaşın hayrına dengede gidiyor ama bir yere kadar ve izlemek işkenceye dönüşüyor. Videoyu editleyen arkadaşta sütün bir çaba ile videoyu kurtarmaya çalışmış ama gene olmamış.

Bu sebeplerle #izlenmez ve #kötüstil olarak etiketliyoruz.

 

3 Alman bir araya gelmiş Türkleri konuşuyor. Laborutuarda test edemeyeceğiniz kadar doğal. Gerçekten keyifli dinlemesi. Bir çok açıdan faydalı olmuş, kendimizi başka bir milletten duymak ve bolca övgüler almışız.

Bu arada değerli alman dostlar, bizim için pratik zeka nedir biliyor musunuz? Elimizi sildiğimiz ıslak mendille önce masayı sileriz etrafımızda, sonra uzanır ayakkabılarımızı yada giymemişsek gider ayakkabılarımızı sileriz.

Bizim en temel sorunlu pratik zekamız ise, her işi son ana bırakmak ve yasakları çiğnemek için farklı yollar bulmak.

#iyiiçerik olarak etiketliyebiliriz.

Almanlar Türkçe Türkleri Konuşuyor

 

3 Alman bir araya gelmiş Türkleri konuşuyor. Laborutuarda test edemeyeceğiniz kadar doğal. Gerçekten keyifli dinlemesi. Bir çok açıdan faydalı olmuş, kendimizi başka bir milletten duymak ve bolca övgüler almışız.

Bu arada değerli alman dostlar, bizim için pratik zeka nedir biliyor musunuz? Elimizi sildiğimiz ıslak mendille önce masayı sileriz etrafımızda, sonra uzanır ayakkabılarımızı yada giymemişsek gider ayakkabılarımızı sileriz.

Bizim en temel sorunlu pratik zekamız ise, her işi son ana bırakmak ve yasakları çiğnemek için farklı yollar bulmak.

#iyiiçerik olarak etiketliyebiliriz.

 

Gürgen Öz'ü yakışıklı, komik iyi bir oyuncu olarak tanırken, birden muhalif sosyal medya içerikleri ile kariyerinde başka bir kişiliğe evrildi gözümüzde. Onu bu şekilde benimsememizden sonra, kendisini Youtube'da bir röportaj sohbette yakalayınca izlemek gerekti. 

İzlediğimize de değdi. Çünkü kendisi eşsiz bir şekilde tamamen samimiyetle ne düşünüyorsa anlatmış. Ve kendisindeki bu muhalif değişimin sebeplerini anlatmış. Ayrıca videodan anladığımız şu ki, o iktidara karşı bir muhalif değil, topyekün bir şeylerin yanlışlığına vurgu yapıyor ülkemizdeki.

Mekanın Sahibine Geldik kanalı gerçekten harika bir iş çıkarmı bu anlamda. Gürgen Öz çok dolu ve anlatmak istediği çok şey var belli. Bunları istediği kadar anlattığını görmekte çok güzel.

Sosyal mesajların fazla olması canınızı sıkmasın çünkü birilerinin bunu bu aralar bu sıklıkla söylemesine çok ihyiyacımız var ülke olarak.

Video #iyiiçerik ve #öneçıkanlar olmayı sonuna kadar hak etmiş.


Gürgen Öz Doğru Yerde Tamamen Dökülmüş

 

Gürgen Öz'ü yakışıklı, komik iyi bir oyuncu olarak tanırken, birden muhalif sosyal medya içerikleri ile kariyerinde başka bir kişiliğe evrildi gözümüzde. Onu bu şekilde benimsememizden sonra, kendisini Youtube'da bir röportaj sohbette yakalayınca izlemek gerekti. 

İzlediğimize de değdi. Çünkü kendisi eşsiz bir şekilde tamamen samimiyetle ne düşünüyorsa anlatmış. Ve kendisindeki bu muhalif değişimin sebeplerini anlatmış. Ayrıca videodan anladığımız şu ki, o iktidara karşı bir muhalif değil, topyekün bir şeylerin yanlışlığına vurgu yapıyor ülkemizdeki.

Mekanın Sahibine Geldik kanalı gerçekten harika bir iş çıkarmı bu anlamda. Gürgen Öz çok dolu ve anlatmak istediği çok şey var belli. Bunları istediği kadar anlattığını görmekte çok güzel.

Sosyal mesajların fazla olması canınızı sıkmasın çünkü birilerinin bunu bu aralar bu sıklıkla söylemesine çok ihyiyacımız var ülke olarak.

Video #iyiiçerik ve #öneçıkanlar olmayı sonuna kadar hak etmiş.


 

Başta izleyince çok şapşik ve gereksiz geliyorlar ve hatta tanımıyorsanız geçmişlerini "şunlara bak kendilerini komik mi sanıyorlar?" dedirtiyorlar. Ama bakmayın videolarının böyle başladığına, Cenk ve Erdem çok zekiler ve konularını çok özenle seçiyorlar. 

Zaten sonradan açılıyorlar ve ilerleyen dakikalarda giderek aralara çok ince espriler ekleyerek sizi sürekli akışta tutuyorlar. Rastgele fena sallama yetenekleri ve üstün zekaları ile insanı sürekli sırıtma ve gülme arası bir yerde tutmayı başarıyorlar. En büyük özellikleride bu. 

Ayrıca ingilizce I'ı Türkçe kelime telefuzlarında kullanma gibi bir özellikleri var daha doğrusu tüm kelimelerle oynuyorlar.

Cenk ve Erdem 30 yıla varan radyoculuktaki eşsiz performanslarını, görüntülü şekilde Youtube'a taşımış görünüyorlar. Bu Youtube'daki mizaha olan ihtiyacımız için büyük bir fırsat ve harika bir arşivleri oluşmuş şimdiden. 

 Esprileri sınırsız ve alabildiğince absürd. Eğer tahammül ederseniz, zaten mevzuyu anlıyor köfteyi çakıyorsunuz. Biraz bağımlılık yapıyor sonrasında ve Türkiye gibi kaotik bir ülkede onları ayrı bir yere koymaya başlıyorsunuz. Sıkıldığınız anda açıp izleyerek herşeyi herkesi unutabilirsiniz. Böyle de acımasız güzel bir özellikleri var. 

 Pandeminin dünyayı vurup geçtiği dönemlerde, insanları bir nebze güldürmek istemişler ve fazlasıyla başarılılılar. 

Ayrıca bizler ülke olarak her şeyi unutmaya ve kafa dağıtmaya ihtiyacımız var ülke olarak. Bu da çok keyifli geliyor zamanla ve hatta bir süre sonra Türkiye'de olduğunuzu; ekonominin ve hayatınızın battığını bile unutuyor ve hiç birşeyi sorgulmayan nötr ve nötralize edilmiş bir kafaya erişiyorsunuz. Daha ne olsun çiçek gibi. 

Kendinize iyilik yapıp, bu kanala abone olun psikolojiniz kurtulsun.

#iyiiçerik ve #enkomikler #öneçıkanlar olarak etiketliyoruz.

Cenk& Erdem Pandemide Efsane İşler Yapmış!

 

Başta izleyince çok şapşik ve gereksiz geliyorlar ve hatta tanımıyorsanız geçmişlerini "şunlara bak kendilerini komik mi sanıyorlar?" dedirtiyorlar. Ama bakmayın videolarının böyle başladığına, Cenk ve Erdem çok zekiler ve konularını çok özenle seçiyorlar. 

Zaten sonradan açılıyorlar ve ilerleyen dakikalarda giderek aralara çok ince espriler ekleyerek sizi sürekli akışta tutuyorlar. Rastgele fena sallama yetenekleri ve üstün zekaları ile insanı sürekli sırıtma ve gülme arası bir yerde tutmayı başarıyorlar. En büyük özellikleride bu. 

Ayrıca ingilizce I'ı Türkçe kelime telefuzlarında kullanma gibi bir özellikleri var daha doğrusu tüm kelimelerle oynuyorlar.

Cenk ve Erdem 30 yıla varan radyoculuktaki eşsiz performanslarını, görüntülü şekilde Youtube'a taşımış görünüyorlar. Bu Youtube'daki mizaha olan ihtiyacımız için büyük bir fırsat ve harika bir arşivleri oluşmuş şimdiden. 

 Esprileri sınırsız ve alabildiğince absürd. Eğer tahammül ederseniz, zaten mevzuyu anlıyor köfteyi çakıyorsunuz. Biraz bağımlılık yapıyor sonrasında ve Türkiye gibi kaotik bir ülkede onları ayrı bir yere koymaya başlıyorsunuz. Sıkıldığınız anda açıp izleyerek herşeyi herkesi unutabilirsiniz. Böyle de acımasız güzel bir özellikleri var. 

 Pandeminin dünyayı vurup geçtiği dönemlerde, insanları bir nebze güldürmek istemişler ve fazlasıyla başarılılılar. 

Ayrıca bizler ülke olarak her şeyi unutmaya ve kafa dağıtmaya ihtiyacımız var ülke olarak. Bu da çok keyifli geliyor zamanla ve hatta bir süre sonra Türkiye'de olduğunuzu; ekonominin ve hayatınızın battığını bile unutuyor ve hiç birşeyi sorgulmayan nötr ve nötralize edilmiş bir kafaya erişiyorsunuz. Daha ne olsun çiçek gibi. 

Kendinize iyilik yapıp, bu kanala abone olun psikolojiniz kurtulsun.

#iyiiçerik ve #enkomikler #öneçıkanlar olarak etiketliyoruz.

 

Bir Alman bir yörükle düet yapıyor. İnanılması zor ve Youtube'da en son rastlayabileceğiniz bir şey; ama, rastlıyorsunuz. Hatta ikisi yöresel oyun oynarken yörük  "Biraz daha cilveli sallanacaksın" diye ona öğretiyor... Gerçekten harika. Uğur Önür adlı yörük sanatçısı harika bir elçilik yapıyor. Harika bir Türkçesi var müziği yanında. Alman; ama Türkçe konuşan Julia ise, ona çok güzel eşlik ediyor. Sonuç olarak ortaya çok güzel bir kültürler arası etkileşim çıkıyor.

Youtube gerçekten dünya için bir fırsat olabilir bu anlamda.. Kültürler arası etkileşimin bu şekilde yapılması örn yargıları yok edip insanlık paydasına buluşmamıza yardım olabilir.

Videoyu #iyiiçerik olarak etiketliyoruz.

 

 

Kültürler Arası Paylaşım Örneği: Yörük - Alman Düeti

 

Bir Alman bir yörükle düet yapıyor. İnanılması zor ve Youtube'da en son rastlayabileceğiniz bir şey; ama, rastlıyorsunuz. Hatta ikisi yöresel oyun oynarken yörük  "Biraz daha cilveli sallanacaksın" diye ona öğretiyor... Gerçekten harika. Uğur Önür adlı yörük sanatçısı harika bir elçilik yapıyor. Harika bir Türkçesi var müziği yanında. Alman; ama Türkçe konuşan Julia ise, ona çok güzel eşlik ediyor. Sonuç olarak ortaya çok güzel bir kültürler arası etkileşim çıkıyor.

Youtube gerçekten dünya için bir fırsat olabilir bu anlamda.. Kültürler arası etkileşimin bu şekilde yapılması örn yargıları yok edip insanlık paydasına buluşmamıza yardım olabilir.

Videoyu #iyiiçerik olarak etiketliyoruz.

 

 

 

Youtube sadece youteber zıpır gençler ve onların sınırsız saçmalama yeri demek değil, aklı başında çok fazla insan harika içeriklerde üretiyorlar burada. Yeterki keşfetmeyi bilelim. Bu da onlardan biri... Bu arkadaşın kanalında gerçek ismi yok, ama adına da gerek yok anlattıkları yeter artar kendisini tanımak için.

Bırakınız, Almanya'ya göçmek konusunu anlatmasını, tek başına 13 dakikalık bir görsel terapi sunuyor... Üstelik bedava... Normalde 1000 euro verip uçakla gidip görmeniz gerekir buraları ve arkadaş HD ve 60 fps olarak kayıt etmiş yani ordaymışsınız gibi izliyorsunuz. Bilgisayarda ya da tv'de izleyebilirseniz daha güzel olur.

Konuya gelirsek, videonun içeriği Almanya'da yaşam kalitesi ve Yolcu lakaplı bu arkadaşımız bir yandan sokaklarda gezerken tüm samimiyetiyle Almanya'yı anlatmış . Sonuç, her açıdan mükemmel olmuş. Meramını bu kadar iyi dile getiren birisini görmemiş olabilirsiniz. Hiç bir kelimesinde teklemiyor ve videonun görsel güzelliğinin hakkını verircesine, akıcı ve sadece bir dille herşeyi anlatıyor; Almanya'daki yaşam şartlarının kötü olduğunu iddia edenlere kendi argumanları ile saygılı bir şekilde cevap veriyor..

Ve evet, bir sözde olduğu gibi; "bir ülkede medeniyet kaldırımlarının yüksekliği ile ölçülür" yani bir ülkede kaldırımlar yola sıfırsa o ülke gelişmiştir her açıdan. Videoyu izlerken kaldırımlara dikkat ediniz.

Elazığlı fenomenin dediği gibi ; "Anlatmaya gerek yok; görüyorsunuz, mikemmel mikemmel."

Bu sebeplerle #iyiiçerik #iyiçekim ve #öneçıkanlar olarak etiketliyoruz. Bu üç başarı etiketini birden alan bir kaç video eleştirimizden biri olduğu için ayrıca tebrik ediyoruz.

Anlatmaya Gerek Yok Tek Kelimeyle; "Mikemmel"

 

Youtube sadece youteber zıpır gençler ve onların sınırsız saçmalama yeri demek değil, aklı başında çok fazla insan harika içeriklerde üretiyorlar burada. Yeterki keşfetmeyi bilelim. Bu da onlardan biri... Bu arkadaşın kanalında gerçek ismi yok, ama adına da gerek yok anlattıkları yeter artar kendisini tanımak için.

Bırakınız, Almanya'ya göçmek konusunu anlatmasını, tek başına 13 dakikalık bir görsel terapi sunuyor... Üstelik bedava... Normalde 1000 euro verip uçakla gidip görmeniz gerekir buraları ve arkadaş HD ve 60 fps olarak kayıt etmiş yani ordaymışsınız gibi izliyorsunuz. Bilgisayarda ya da tv'de izleyebilirseniz daha güzel olur.

Konuya gelirsek, videonun içeriği Almanya'da yaşam kalitesi ve Yolcu lakaplı bu arkadaşımız bir yandan sokaklarda gezerken tüm samimiyetiyle Almanya'yı anlatmış . Sonuç, her açıdan mükemmel olmuş. Meramını bu kadar iyi dile getiren birisini görmemiş olabilirsiniz. Hiç bir kelimesinde teklemiyor ve videonun görsel güzelliğinin hakkını verircesine, akıcı ve sadece bir dille herşeyi anlatıyor; Almanya'daki yaşam şartlarının kötü olduğunu iddia edenlere kendi argumanları ile saygılı bir şekilde cevap veriyor..

Ve evet, bir sözde olduğu gibi; "bir ülkede medeniyet kaldırımlarının yüksekliği ile ölçülür" yani bir ülkede kaldırımlar yola sıfırsa o ülke gelişmiştir her açıdan. Videoyu izlerken kaldırımlara dikkat ediniz.

Elazığlı fenomenin dediği gibi ; "Anlatmaya gerek yok; görüyorsunuz, mikemmel mikemmel."

Bu sebeplerle #iyiiçerik #iyiçekim ve #öneçıkanlar olarak etiketliyoruz. Bu üç başarı etiketini birden alan bir kaç video eleştirimizden biri olduğu için ayrıca tebrik ediyoruz.

 

Videonun kapağında "sınırları zorlayan bilgisayar" deniyor 100.000+ liralık ama videoyu izlediğiniz ilk dakikadan sonra video sizin sabır sınırlarınızı zorluyor.

Depo gibi bir yerde intordan sonraki kısımdan itibaren, rastgele bir çekim kötü ses düzeni ile ratgele konuşmalardan sonra tam konuya geldiler dediğimiz yerde de olay bir türlü netleşmiyor ve "ben ne izliyorum" diye kedinizize sormaya başlıyorsunuz ve sonrasını merka etmiyor kapatıyorsunuz.

Tercih meselesi tabii, herkes özgür özellikle 100 bin üzerinden abone yapan herkes abonelerinin sadakatine inanarak böyle dağınık yapımlarda yapabilirler ama, bu gerçekten sınırları zoruluyor.

Videoyu #kötüperformans ve #niyeya olarak etiketliyoruz.


Sınırları Zorlayan Video - Ne İzledim Ben -4

 

Videonun kapağında "sınırları zorlayan bilgisayar" deniyor 100.000+ liralık ama videoyu izlediğiniz ilk dakikadan sonra video sizin sabır sınırlarınızı zorluyor.

Depo gibi bir yerde intordan sonraki kısımdan itibaren, rastgele bir çekim kötü ses düzeni ile ratgele konuşmalardan sonra tam konuya geldiler dediğimiz yerde de olay bir türlü netleşmiyor ve "ben ne izliyorum" diye kedinizize sormaya başlıyorsunuz ve sonrasını merka etmiyor kapatıyorsunuz.

Tercih meselesi tabii, herkes özgür özellikle 100 bin üzerinden abone yapan herkes abonelerinin sadakatine inanarak böyle dağınık yapımlarda yapabilirler ama, bu gerçekten sınırları zoruluyor.

Videoyu #kötüperformans ve #niyeya olarak etiketliyoruz.


Videoda olanları anlamaya çalışmak anlayıp gülmekten daha zor. Belli bir  cinsiyete ve profile hitap ediyor. Bu yüzden herkese yönelik olması kolaylaştırabilirdi. Daha iyi oyunculuk ve daha çok anlatımla.

Anladığımıza göre farklı araba markalarını seçen farklı profillerin genelde hangi sporu yaptığı esprili bir dille anlatılmaya çalışılmış ama, yeterince başarılı değil. Hele fondaki o rap müzik hiç olmamış zira bu arabaları kullananlar rap dinlemiyor ağırlıkla. Araba markaları ve onları tercih eden Türk profilleri daha iyi anlatılabilir.

Her ne kadar çok profilleri oynamaya çalışsa da ağırlıkla kendini oynamış gibi. Fikir çok iyi ve mekanlarda çok iyi ama içerikler ve oyunculuk eksik.

Özellikle alman markalarını anlatırken profiller çok yavan duruyor. Daha çok oyandığı profilin içine giren ve daha kapsamlı içeriklerle daha uzun süreli anlatımlar olabilirdi ve eğlenceli olur. Çünkü çok hızlı geçtiği için profiller tam netleşmiyor zihinde.

Şu haliyle #kötüperformans olarak etiketliyoruz.

 

Güldürmek Bu Kadar Zor Olmamalı

Videoda olanları anlamaya çalışmak anlayıp gülmekten daha zor. Belli bir  cinsiyete ve profile hitap ediyor. Bu yüzden herkese yönelik olması kolaylaştırabilirdi. Daha iyi oyunculuk ve daha çok anlatımla.

Anladığımıza göre farklı araba markalarını seçen farklı profillerin genelde hangi sporu yaptığı esprili bir dille anlatılmaya çalışılmış ama, yeterince başarılı değil. Hele fondaki o rap müzik hiç olmamış zira bu arabaları kullananlar rap dinlemiyor ağırlıkla. Araba markaları ve onları tercih eden Türk profilleri daha iyi anlatılabilir.

Her ne kadar çok profilleri oynamaya çalışsa da ağırlıkla kendini oynamış gibi. Fikir çok iyi ve mekanlarda çok iyi ama içerikler ve oyunculuk eksik.

Özellikle alman markalarını anlatırken profiller çok yavan duruyor. Daha çok oyandığı profilin içine giren ve daha kapsamlı içeriklerle daha uzun süreli anlatımlar olabilirdi ve eğlenceli olur. Çünkü çok hızlı geçtiği için profiller tam netleşmiyor zihinde.

Şu haliyle #kötüperformans olarak etiketliyoruz.

 

 

Ruppet TV kanalı yurtdışında yaşayan bir Türk Youtuber taksici kadınla "American Dream" adlı bir seri yapıyor ve görünüşe göre onlarda sinekten de yağ çıkarma peşindeler tıpkı bizim pandemide olduğumuz gibi; hem çalışıyor hemde Youtube yapıyorlar. Çünkü onlarda biliyorlar ki, Amerika'ya dair her içeriği Türkiye'de biz ağzımız sulanarak izliyoruz ve sonuç bazen böyle inanılmaz güzel ve faydalı olabiliyor.

Youtuber arkadaşın Uber yaparken çektiği bu videodaki konuşmalar ilham verici. ABD malum bizim için çok daha büyük bir  "rüya"... ABD ile sıcak ilişkilerimiz İsmet İnönü ile başlasa da, 1950'lerde rahmetli Adnan Menderes :"Türkiye'yi Küçük Amerika yapacağım" dediğinden bu yana bizim ABD ile olan ilişkimiz hem siyasal hemde kültürel olarak hep en üst seviyede gitti. 

Tabi bu sürede müttefik ayağına ABD hükümetleri devlet politisiası olarak geçen son son 10 yıla kadar hadlerini bildirene kadar hep kuyumuzu kazdılar ve 1960'daki ilk darbeden bu yana her 10 yılda bir yapılan darbelerde arka planda hep darbecileri destekleyerek ülkemize epey zarar verdiler. Bu sebeple anti-amerikanizmde epey gelişti ülkemizde ama, sonuçta Amerika bizim için hala yaşanılması gereken bir "rüya" ve 50-60 yıllık darbeler geçmişimizle giderek devlet merkezli ve insana değer vermeyen yasaklar ve saçmalıklar ülkesine dönüşen ülkemizde bir anlamda aranılan kan yani "bireysel özgürler" demek...

İnternetin olmadığı dönemlerde de, ABD bizim için hem çok bilinen hemde hiç bilinmeyen bir sır gibiydi. Çünkü sadece Amerika bizim için filmlerde ve müziklerde görülen hayranlık duyulan bir yerdi ve böyle biliyorduk Amerika'yı. Şimdi ise, bir Türk Youtuber'ın kamerası kadar uzak bize ordaki gündelik hayat.

Evet 70-80 doğumlular yani şuan 40-50 yaşında olanlar için özellikle, "Amerika'da gündelik yaşam nasıl acaba?" sorusu çok merak edilen bir muammaydı hep. Özel tvler bile 90'lardan beri bu sorunun cevabını bizim adımıza hiç merak edip, yeterince tv programları belgesel veya gezi programları yapmadılar ve 90 ların ortasındaki Amerika Burak KUT'un "Yaşandı Bitti" veya Rafet El Roman'ın "Macera Dolu Amerika" şarkısının  klibi kadar yakın oldu TV'lerde bize ve zaten artık isteseler de bunu yapamazlar çünkü; TV denen şey öldü herşey Youtube oldu ve Youtuber'lar Amerika'daki gündelik hayatı HD olarak bize gösteriyorlar her gün..

Bu Yotuber arkadaşımızda yıllardır dinmeyen "Amerika'da Gündelik Hayat nasıl?" merakımıza bir benze cevap verebilen biri olmayı başarmış ve görünen o ki,  aynı amanda işini çok iyi yapan bir taksici ve müşterilerinden izin alarak sohbetleri yayınlıyor ve ortaya çok düzeyli ve faydalı bir içerik çıkıyor. Özellikle ilk müşterinin Türkiye hayranı olması gerçekten ilgi çekici.

Videoyu #iyiiçerik #iyiçekim olarak etiketliyoruz. Başarılar diliyoruz kendisine.
 

Amerika Bir Taksi Kadar Yakın Bize

 

Ruppet TV kanalı yurtdışında yaşayan bir Türk Youtuber taksici kadınla "American Dream" adlı bir seri yapıyor ve görünüşe göre onlarda sinekten de yağ çıkarma peşindeler tıpkı bizim pandemide olduğumuz gibi; hem çalışıyor hemde Youtube yapıyorlar. Çünkü onlarda biliyorlar ki, Amerika'ya dair her içeriği Türkiye'de biz ağzımız sulanarak izliyoruz ve sonuç bazen böyle inanılmaz güzel ve faydalı olabiliyor.

Youtuber arkadaşın Uber yaparken çektiği bu videodaki konuşmalar ilham verici. ABD malum bizim için çok daha büyük bir  "rüya"... ABD ile sıcak ilişkilerimiz İsmet İnönü ile başlasa da, 1950'lerde rahmetli Adnan Menderes :"Türkiye'yi Küçük Amerika yapacağım" dediğinden bu yana bizim ABD ile olan ilişkimiz hem siyasal hemde kültürel olarak hep en üst seviyede gitti. 

Tabi bu sürede müttefik ayağına ABD hükümetleri devlet politisiası olarak geçen son son 10 yıla kadar hadlerini bildirene kadar hep kuyumuzu kazdılar ve 1960'daki ilk darbeden bu yana her 10 yılda bir yapılan darbelerde arka planda hep darbecileri destekleyerek ülkemize epey zarar verdiler. Bu sebeple anti-amerikanizmde epey gelişti ülkemizde ama, sonuçta Amerika bizim için hala yaşanılması gereken bir "rüya" ve 50-60 yıllık darbeler geçmişimizle giderek devlet merkezli ve insana değer vermeyen yasaklar ve saçmalıklar ülkesine dönüşen ülkemizde bir anlamda aranılan kan yani "bireysel özgürler" demek...

İnternetin olmadığı dönemlerde de, ABD bizim için hem çok bilinen hemde hiç bilinmeyen bir sır gibiydi. Çünkü sadece Amerika bizim için filmlerde ve müziklerde görülen hayranlık duyulan bir yerdi ve böyle biliyorduk Amerika'yı. Şimdi ise, bir Türk Youtuber'ın kamerası kadar uzak bize ordaki gündelik hayat.

Evet 70-80 doğumlular yani şuan 40-50 yaşında olanlar için özellikle, "Amerika'da gündelik yaşam nasıl acaba?" sorusu çok merak edilen bir muammaydı hep. Özel tvler bile 90'lardan beri bu sorunun cevabını bizim adımıza hiç merak edip, yeterince tv programları belgesel veya gezi programları yapmadılar ve 90 ların ortasındaki Amerika Burak KUT'un "Yaşandı Bitti" veya Rafet El Roman'ın "Macera Dolu Amerika" şarkısının  klibi kadar yakın oldu TV'lerde bize ve zaten artık isteseler de bunu yapamazlar çünkü; TV denen şey öldü herşey Youtube oldu ve Youtuber'lar Amerika'daki gündelik hayatı HD olarak bize gösteriyorlar her gün..

Bu Yotuber arkadaşımızda yıllardır dinmeyen "Amerika'da Gündelik Hayat nasıl?" merakımıza bir benze cevap verebilen biri olmayı başarmış ve görünen o ki,  aynı amanda işini çok iyi yapan bir taksici ve müşterilerinden izin alarak sohbetleri yayınlıyor ve ortaya çok düzeyli ve faydalı bir içerik çıkıyor. Özellikle ilk müşterinin Türkiye hayranı olması gerçekten ilgi çekici.

Videoyu #iyiiçerik #iyiçekim olarak etiketliyoruz. Başarılar diliyoruz kendisine.
 

 

Liseliler hatta Üniveristeliler bile bilmez bunu, 90'ların sonu ve 2000'lerin başında Acun ILICALI Acun Firarda adlı magazin programında dünyayı gezerdi ve plajlarda bikinli kızlarla sohbet ederdi bizde izlerdik ağzımız açık. Bunun adı bugün kü deyimle Televole kültürü idi. Çünkü o dönem TV lerde bir çığır açılmıştı ve Televole adlı bir program futbolla magazıni bir araya getirmiş ve yeni bir magazin programı formatına öncülük etmişti ve Acun'da orda yetişmişti.

Zaman geçti ACUN tabi medya patronu oldu ve onun peşinden giden bir kaç kişi dışında bu güzide format unutuldu gitti ve güzel kadınlar plajlarda bir süre rahat nefes aldılar.Ama bir süre...

Evet, bu Batu Kakdele adlı Youtuber arkadaşta bu açığı görmüş olmalı aynı ABD'deki Oğuz adlı Youtuber gibi Acun'un yaptığını 10 kat seviye ilerisini yapıyor ve eznebi kızlarla çıkarken onları çekip, bir tür insanlara Date Rehberliği yapıyor. Ne yapsın demek ki; sevaba ihtiyacı var. İyilik yapmak ve paylaşmak çok önemli bu zamanda... Şaka şaka! Bu arkadaşta Youtube'dan ünlü olma ve para kazanma derdinde hepimiz gibi.

Gördüğünüz gibi Youtuber çağı çok tuhaf. Kafedeki özel bir buluşma ve sohbet tamamen kamuya açık hale gelebiliyor. 

Türkler her yerde!

Neden Türkler gelecekte ya da uzay çağında dünyayı ele geçirecek anladınız mı şimdi?.. Çünkü tüm dünya Mars'a gidecek Uzay Çağında ve dünyaya böyle dağılan Türklerde  kalanında dünyaya hüküm sürecek.

Video bize #NiyeYa yani Ne İzledim ben dedirtti.Bu yüzden Niye Ya etiketini hak ediyor.

Yeni Nesil Acun Firarda Değil mi Bu?

 

Liseliler hatta Üniveristeliler bile bilmez bunu, 90'ların sonu ve 2000'lerin başında Acun ILICALI Acun Firarda adlı magazin programında dünyayı gezerdi ve plajlarda bikinli kızlarla sohbet ederdi bizde izlerdik ağzımız açık. Bunun adı bugün kü deyimle Televole kültürü idi. Çünkü o dönem TV lerde bir çığır açılmıştı ve Televole adlı bir program futbolla magazıni bir araya getirmiş ve yeni bir magazin programı formatına öncülük etmişti ve Acun'da orda yetişmişti.

Zaman geçti ACUN tabi medya patronu oldu ve onun peşinden giden bir kaç kişi dışında bu güzide format unutuldu gitti ve güzel kadınlar plajlarda bir süre rahat nefes aldılar.Ama bir süre...

Evet, bu Batu Kakdele adlı Youtuber arkadaşta bu açığı görmüş olmalı aynı ABD'deki Oğuz adlı Youtuber gibi Acun'un yaptığını 10 kat seviye ilerisini yapıyor ve eznebi kızlarla çıkarken onları çekip, bir tür insanlara Date Rehberliği yapıyor. Ne yapsın demek ki; sevaba ihtiyacı var. İyilik yapmak ve paylaşmak çok önemli bu zamanda... Şaka şaka! Bu arkadaşta Youtube'dan ünlü olma ve para kazanma derdinde hepimiz gibi.

Gördüğünüz gibi Youtuber çağı çok tuhaf. Kafedeki özel bir buluşma ve sohbet tamamen kamuya açık hale gelebiliyor. 

Türkler her yerde!

Neden Türkler gelecekte ya da uzay çağında dünyayı ele geçirecek anladınız mı şimdi?.. Çünkü tüm dünya Mars'a gidecek Uzay Çağında ve dünyaya böyle dağılan Türklerde  kalanında dünyaya hüküm sürecek.

Video bize #NiyeYa yani Ne İzledim ben dedirtti.Bu yüzden Niye Ya etiketini hak ediyor.


Nedeni basit çünkü; dünyanın muhtemelen 200 ülkesinde Türk Youtuberlar sokak sokak gezip yabancılara Türk yemeği yedirip Türkiye'yi tanıtıyorlar. Bundan daha iyi bir tanıtım olamazdı herhalde. Baksanıza sıfır bütçe ile milyonluk tanıtım yapıyorlar bu vatandaşlarımız

Turizm Bakanlığı şu halde kapatılmalı yada küçülmeye gitmeli ve Turizm Bakanlığı'nın bütçesi Aile ve Sosyal İşler Bakanlığına devredilip bu bütçe yardıma muhtaç vatandaşlara dağıtılmalı. Zaten pandemi en az 10 yıl süreceği için tanıtım bütçesi çok gereksiz.

Az para değil, en az 1 milyar(1 katrilyon) tasarruf edip ülkemize daha güzel hizmet etmiş oluruz. Bu önerimizi lütfen iktidar partimiz duysun.

Videoya gelirsek, Youtuber arkadaş çok sade ve saygılı şekilde bir iş yapıyor ve başarılıda. Kendisini laçkalaşmadan bu tür bir şeyi yaptığı için tebrik ederiz. Gerçi Kanada ABD değil ondan birazda. Malum Kanada dünyanın en saygın ve demokratik ülkelerinden biri. 

Kanada'ya kapağı atmak isteyenler için arkadaşın kanalı muhtemelen iyidir.

Videoyu #iyiiçerik olarak etiketliyoruz.

Turizm Bakanlığını Kapatalım! Neden mi?


Nedeni basit çünkü; dünyanın muhtemelen 200 ülkesinde Türk Youtuberlar sokak sokak gezip yabancılara Türk yemeği yedirip Türkiye'yi tanıtıyorlar. Bundan daha iyi bir tanıtım olamazdı herhalde. Baksanıza sıfır bütçe ile milyonluk tanıtım yapıyorlar bu vatandaşlarımız

Turizm Bakanlığı şu halde kapatılmalı yada küçülmeye gitmeli ve Turizm Bakanlığı'nın bütçesi Aile ve Sosyal İşler Bakanlığına devredilip bu bütçe yardıma muhtaç vatandaşlara dağıtılmalı. Zaten pandemi en az 10 yıl süreceği için tanıtım bütçesi çok gereksiz.

Az para değil, en az 1 milyar(1 katrilyon) tasarruf edip ülkemize daha güzel hizmet etmiş oluruz. Bu önerimizi lütfen iktidar partimiz duysun.

Videoya gelirsek, Youtuber arkadaş çok sade ve saygılı şekilde bir iş yapıyor ve başarılıda. Kendisini laçkalaşmadan bu tür bir şeyi yaptığı için tebrik ederiz. Gerçi Kanada ABD değil ondan birazda. Malum Kanada dünyanın en saygın ve demokratik ülkelerinden biri. 

Kanada'ya kapağı atmak isteyenler için arkadaşın kanalı muhtemelen iyidir.

Videoyu #iyiiçerik olarak etiketliyoruz.

 

Nerden başlasak ki, kısaca özet geçelim, video tamamen para kazanma amaçlı ve "olsa da olur olmasa da olur" kötü bir yapım ve izlerken "Niye Ya?" diye sorup  kendinize "Ne İzledim Ben" diyebileceğiniz eğlencelik ve kaotik bir video.

Youtuber arkadaş, etrafına topladığı insanlarla karman çorman bir düzende,  videonun başlığında challenge videosu yaptığını iddiasını videoda yok ediyor ve video başlığı ile aldatıyor; bu anlamda yanıltıcı bir içerik. 

Bu kadar karmaşaya gerek olmasa ve başlıktaki iddiayı gösterse aslında güzel bir video olabilirdi. Midye üzerine ve midyenin tarihide anlatılmaya çalışılmış ama pek başarılı sayılmaz

Konuşmalardaki argolarda küçük çocuklara kötü örnek olabilir.  2.5 milyon aboneye karşı bu kadar düzensiz bir yapım ve yanlıltıcı başlık gerçekten çok kötü.

Sonuç olarak, #izlenmez #niyeya #kötüstil etiketlerini sonuna kadar hak ediyor.

1000 Tane Midye Yiyen Adam - Ne İzledim Ben-2

 

Nerden başlasak ki, kısaca özet geçelim, video tamamen para kazanma amaçlı ve "olsa da olur olmasa da olur" kötü bir yapım ve izlerken "Niye Ya?" diye sorup  kendinize "Ne İzledim Ben" diyebileceğiniz eğlencelik ve kaotik bir video.

Youtuber arkadaş, etrafına topladığı insanlarla karman çorman bir düzende,  videonun başlığında challenge videosu yaptığını iddiasını videoda yok ediyor ve video başlığı ile aldatıyor; bu anlamda yanıltıcı bir içerik. 

Bu kadar karmaşaya gerek olmasa ve başlıktaki iddiayı gösterse aslında güzel bir video olabilirdi. Midye üzerine ve midyenin tarihide anlatılmaya çalışılmış ama pek başarılı sayılmaz

Konuşmalardaki argolarda küçük çocuklara kötü örnek olabilir.  2.5 milyon aboneye karşı bu kadar düzensiz bir yapım ve yanlıltıcı başlık gerçekten çok kötü.

Sonuç olarak, #izlenmez #niyeya #kötüstil etiketlerini sonuna kadar hak ediyor.

 

Video baştan sona aslında tutarsız ve gereksiz bir çaba ürünü. Lüks iftar menüsünü(bildiğiniz serpme kahvaltı) daha şık bir şekilde deneyip mütevazı olan sıradan iftarı da(tavuk dönerlli fakir iftarı mı diyelim neyse artık.) ona göre bir stille bir ortam ve kılıkta denemek denenen şey dahiyane öncelikle, ama yapılan bu şey, hem bu inanç kutsalıyla ve anlamıyla çelişiyor hemde yapılan şeyi daha anlamsız ve saçma kılıyor. 

İlk denenen iftar menüsü değil, bildiğiniz hurma eklenmiş serpme kahvaltı ve kim serpme kahvaltı ile iftar açar Türk kültüründe? 

"Bıhtık ya Bıhtık" Ucuz vs Pahalı... Hep aynı terane ramazanda bile...

Gerçekten anlamsız ve saçma bir çaba. Arada çevreci sosyal mesaj vermek bile videonun genel olarak berbatlığının önüne geçememiş. Madem çevreci mesaj vereceksiniz, o ilk lüks menüdeki plastik kirliliğinden neden bahset miyorsunuz? 20 tane at kullan plastik var orda, dünyadaki en büyük çevre felaketlerinden birisidir plastik kirliliği... 

Bu arada "fakir iftarı" diyebileceğimiz ucuz seçilen iftar menüsü de tam bir saçmalık; iftarda tavuk döner ayran nedir arkadaş? Oto sanayi mi orası? Yani bunun neyini test edebilirsiniz.. Bunun Türk kültüründe iftarlık anlamı nedir? Yok! 

Farklı bir şey seçin, ya da kendiniz yapın ve nasıl yaptığınızı da anlatın o zaman insanlar size: vay be desin!. Gir mutfağa iki makarna pilav yap.. Hadi pirinç pilavını geçelim arpa şehriyesi pilavı yapın. Öğrenci evi mi orası...? 

Serpme kahvaltıyı iftar diye yiyip sonra ona alternatif ucuz olarakta ekmek arası döner menü iftariyelik olarak yemek nedir? Şaka gibi.. Üstelik bunu evde yapmak! Evde ekmek arası tavuk döner menü ile iftar açmak? Saç baş dağınık gecelikle!... Reklamda gece yarısı çikolata almaya giden kadın modu hiç olmamış..

Bu şekilde bir video yapmak iftar açmak değil, "ben zenginim ama ben fakiri de oynayabiliyorum" demek gibi bir şey. Ayrıca madem restoranların ismini vermeyecekseniz neden laf atıyorsunuz...?

Ayrıca lüks menüdeki mekandakı o aydınlatma ve yerdeki o ufo benzeri şeyler nedir? Oto sanayi gibi gözüküyor... Hem açık far renk makyaj ve o soluk benizli o tarza bu kötü aydıntlatma olur mu?

Gerçekten anlamsız ve gereksiz bir video olmuş. 4 milyon insana hitap edip, bu kadar vasatın altında işler yapmak niye?

Video #izlenmez #kötüperformans #kötüstil etiketlerini sonuna kadar hak ediyor.


Kötü Yapım Kötü Anlatım Kötü Stil

 

Video baştan sona aslında tutarsız ve gereksiz bir çaba ürünü. Lüks iftar menüsünü(bildiğiniz serpme kahvaltı) daha şık bir şekilde deneyip mütevazı olan sıradan iftarı da(tavuk dönerlli fakir iftarı mı diyelim neyse artık.) ona göre bir stille bir ortam ve kılıkta denemek denenen şey dahiyane öncelikle, ama yapılan bu şey, hem bu inanç kutsalıyla ve anlamıyla çelişiyor hemde yapılan şeyi daha anlamsız ve saçma kılıyor. 

İlk denenen iftar menüsü değil, bildiğiniz hurma eklenmiş serpme kahvaltı ve kim serpme kahvaltı ile iftar açar Türk kültüründe? 

"Bıhtık ya Bıhtık" Ucuz vs Pahalı... Hep aynı terane ramazanda bile...

Gerçekten anlamsız ve saçma bir çaba. Arada çevreci sosyal mesaj vermek bile videonun genel olarak berbatlığının önüne geçememiş. Madem çevreci mesaj vereceksiniz, o ilk lüks menüdeki plastik kirliliğinden neden bahset miyorsunuz? 20 tane at kullan plastik var orda, dünyadaki en büyük çevre felaketlerinden birisidir plastik kirliliği... 

Bu arada "fakir iftarı" diyebileceğimiz ucuz seçilen iftar menüsü de tam bir saçmalık; iftarda tavuk döner ayran nedir arkadaş? Oto sanayi mi orası? Yani bunun neyini test edebilirsiniz.. Bunun Türk kültüründe iftarlık anlamı nedir? Yok! 

Farklı bir şey seçin, ya da kendiniz yapın ve nasıl yaptığınızı da anlatın o zaman insanlar size: vay be desin!. Gir mutfağa iki makarna pilav yap.. Hadi pirinç pilavını geçelim arpa şehriyesi pilavı yapın. Öğrenci evi mi orası...? 

Serpme kahvaltıyı iftar diye yiyip sonra ona alternatif ucuz olarakta ekmek arası döner menü iftariyelik olarak yemek nedir? Şaka gibi.. Üstelik bunu evde yapmak! Evde ekmek arası tavuk döner menü ile iftar açmak? Saç baş dağınık gecelikle!... Reklamda gece yarısı çikolata almaya giden kadın modu hiç olmamış..

Bu şekilde bir video yapmak iftar açmak değil, "ben zenginim ama ben fakiri de oynayabiliyorum" demek gibi bir şey. Ayrıca madem restoranların ismini vermeyecekseniz neden laf atıyorsunuz...?

Ayrıca lüks menüdeki mekandakı o aydınlatma ve yerdeki o ufo benzeri şeyler nedir? Oto sanayi gibi gözüküyor... Hem açık far renk makyaj ve o soluk benizli o tarza bu kötü aydıntlatma olur mu?

Gerçekten anlamsız ve gereksiz bir video olmuş. 4 milyon insana hitap edip, bu kadar vasatın altında işler yapmak niye?

Video #izlenmez #kötüperformans #kötüstil etiketlerini sonuna kadar hak ediyor.


 

Türkiye'nin en büyük genel içerik Youtube kanallarından biri "Herşey Dahil" ve videoları 4 milyon abone tarafından günde 500 bin'in üzerinde seyrediliyor . 

Kanalın en önemli özelliği, her telden konular anlatması gibi gözükse de, asıl stratejileri TV'lerdeki özelliklede paparazzi programlarında ki gibi bir seslendirme tekniği ile anlatım yapmaları. 

Bu yüksek sesli, tempolu ve heyacanlı anlatımı daha çok paparazzi programlarından biliyoruz. "İzleyeni heyacanlandıran etkileyici bir sesle, hızlıca anlatılan ilginç konular" evet, bu şekilde ile izleyenin nabzı elde tutulmaya çalışılıyor.

Ama maalesef bu kanal bunu tam başaramıyor. Çok itici bir tarz bu. 4 milyon abonesi olması bunu iyi yapıyor anlamına gelmez, çünkü yurtdışındaki Türkler'i de sayarsak 100 milyona yakın Türkçe konuşan izleyici arasında 4 milyon ulaşılabilir bir şeydir 5 yılda. Belli ki daha çok gençler ve çocuklar izliyor ve onların bu anlamda bir izleyicilik kaygısı yok.

Sonuç olarak, izlerken rahatsız oluyorsunuz, seslendirmeyi yapan arkadaş yerine sizi hıçkırık tutmuş gibi, hıçkıracaksınız gibi geliyor ya da bu hissi çok yemek yediğinizde gırtlağınıza kadar yemek dolduğunda yaşarsınız ve konuşmak isterken zorlanırsınız. 

Seslendirmeyi yapan kişi konuyu hep aynı tempoda anlattığı için, hızını alamayıp kelimeleri yutuyor ve buda konuda asıl ilginç noktalara tonlama ile vurgu yapmasının önüne geçiyor ve siz bu arada konudan uzaklaşıp dalıp başka konulara gidiyorsunuz ve tekrar odaklanmak istediğinizde bu anlatımın insanın zihnini yoran bir şey olduğunu fark ediyorsunuz.

Zaten paparazzi programları bu tekniği sadece girişte kullanıyorlar ve videonun tamamını böyle at koşturur gibi anlatmıyorlar. En nihayetinde sizin sesininizin heyacanı ve hızı konunun heyacanı veya ilginçliğinin önüne geçmemeli. Konu asıl olan.

Bu şekilde düşünenler için Herşey Dahil kanalını #izlenmez ve #kötüstil #kötüperformans olarak etiketliyoruz.

Bu Tempoda Uzun Anlatım Olmaz

 

Türkiye'nin en büyük genel içerik Youtube kanallarından biri "Herşey Dahil" ve videoları 4 milyon abone tarafından günde 500 bin'in üzerinde seyrediliyor . 

Kanalın en önemli özelliği, her telden konular anlatması gibi gözükse de, asıl stratejileri TV'lerdeki özelliklede paparazzi programlarında ki gibi bir seslendirme tekniği ile anlatım yapmaları. 

Bu yüksek sesli, tempolu ve heyacanlı anlatımı daha çok paparazzi programlarından biliyoruz. "İzleyeni heyacanlandıran etkileyici bir sesle, hızlıca anlatılan ilginç konular" evet, bu şekilde ile izleyenin nabzı elde tutulmaya çalışılıyor.

Ama maalesef bu kanal bunu tam başaramıyor. Çok itici bir tarz bu. 4 milyon abonesi olması bunu iyi yapıyor anlamına gelmez, çünkü yurtdışındaki Türkler'i de sayarsak 100 milyona yakın Türkçe konuşan izleyici arasında 4 milyon ulaşılabilir bir şeydir 5 yılda. Belli ki daha çok gençler ve çocuklar izliyor ve onların bu anlamda bir izleyicilik kaygısı yok.

Sonuç olarak, izlerken rahatsız oluyorsunuz, seslendirmeyi yapan arkadaş yerine sizi hıçkırık tutmuş gibi, hıçkıracaksınız gibi geliyor ya da bu hissi çok yemek yediğinizde gırtlağınıza kadar yemek dolduğunda yaşarsınız ve konuşmak isterken zorlanırsınız. 

Seslendirmeyi yapan kişi konuyu hep aynı tempoda anlattığı için, hızını alamayıp kelimeleri yutuyor ve buda konuda asıl ilginç noktalara tonlama ile vurgu yapmasının önüne geçiyor ve siz bu arada konudan uzaklaşıp dalıp başka konulara gidiyorsunuz ve tekrar odaklanmak istediğinizde bu anlatımın insanın zihnini yoran bir şey olduğunu fark ediyorsunuz.

Zaten paparazzi programları bu tekniği sadece girişte kullanıyorlar ve videonun tamamını böyle at koşturur gibi anlatmıyorlar. En nihayetinde sizin sesininizin heyacanı ve hızı konunun heyacanı veya ilginçliğinin önüne geçmemeli. Konu asıl olan.

Bu şekilde düşünenler için Herşey Dahil kanalını #izlenmez ve #kötüstil #kötüperformans olarak etiketliyoruz.


Tarçın Hanım adlı kanal "e-ticarete başlamak için 1000-2000 lira veremem" diyenler için çok iyi bir anlatım yapmış. Başlangıç seviyesi için son derece sade ve kapsamlı bir anlatım yapıyor.

Pandemide malum hepimiz nerdeyse evden çalışarak ticaret yapmak istiyoruz ve bu konuda da malum Youtube'da çok fazla içerik var; "ama hangisi faydalı ve ücretsiz?" derseniz bu kanal ücretsiz şekilde danışmanlık satmadan kişisel tecrübelerini, özelliklede el yapımı ürünler satışı üzerinden Shopier'i anlatıyor.

Bu şekilde bir e-ticaret düşünenler için güzel bir referans videosu. 

Video faydaslı ve sade anlatımı özelliklede anlatımını ekrana ekleyerek yaptığı güzel çalışmadan dolayı #iyiiçerik olarak etiketliyoruz.

Başlangıç Seviyesi İçin Shopier Anlatımı


Tarçın Hanım adlı kanal "e-ticarete başlamak için 1000-2000 lira veremem" diyenler için çok iyi bir anlatım yapmış. Başlangıç seviyesi için son derece sade ve kapsamlı bir anlatım yapıyor.

Pandemide malum hepimiz nerdeyse evden çalışarak ticaret yapmak istiyoruz ve bu konuda da malum Youtube'da çok fazla içerik var; "ama hangisi faydalı ve ücretsiz?" derseniz bu kanal ücretsiz şekilde danışmanlık satmadan kişisel tecrübelerini, özelliklede el yapımı ürünler satışı üzerinden Shopier'i anlatıyor.

Bu şekilde bir e-ticaret düşünenler için güzel bir referans videosu. 

Video faydaslı ve sade anlatımı özelliklede anlatımını ekrana ekleyerek yaptığı güzel çalışmadan dolayı #iyiiçerik olarak etiketliyoruz.

 

Son 1 haftadır Thodex Türkiye'nin en büyük gündemi oldu. Kripto para çılgınlığımız büyük bir vurgun/iflas ile duvara çarptı adeta. Umarız büyük dersler çıkarıyoruzdur. Bu anlamda bu videoda bir ders gibi.

Bu konuyu ana akım medyalardan daha iyi şekilde, en kapsamlı şekilde anlatan Kadir Kuru adlı bu genç Youtuber arkadaş, oturmuş ciddi cidi bir belgesel yapmış. Hatta örnekleme yaparak Banker Kastelli'ye kadar gitmiş ama orada küçük bir anlatım hatası yapmış; yaşı yetmediği için bir dönemi -mişli geçmiş zamanla anlatması gerekirdi.

Videoda bunun dışında çok önemli bir kusur yok, birazda göz yoran mavi arka plan ve kötü tasarlanmış video kapak fotosu dışında, nerdeyse mükemmmel bir içerik hazırlamış ve çok kapsamlı bir video olarak seslendirmiş bunu. Kesinlikle izlemeniz gerekir. Bilgilendirici şeylerde katarak videosunu çok kaliteli yapan bu arkadaşın bu emeği gerçekten çok daha kişiye ulaşmalı.

Eğer bir konuyu veya kişiyi videolaştırmak isterseniz rahatlıkla referans yani başvuru kaynağı olacak kalitede. Özellikle Youtuber gazetecilerimizin izlemesi çok faydalı olur.. Belkide en çok koca bir ekiple salllamasyon yayın yapan Cüneyt Özdemir'in izlemeye ihtiyacı var.

Sonuç olarak, videoyu #öneçıkanlar/popüler ve #iyiiçerik olarak etiketliyoruz.

Thodex Hikayesini Çok İyi Anlatıyor

 

Son 1 haftadır Thodex Türkiye'nin en büyük gündemi oldu. Kripto para çılgınlığımız büyük bir vurgun/iflas ile duvara çarptı adeta. Umarız büyük dersler çıkarıyoruzdur. Bu anlamda bu videoda bir ders gibi.

Bu konuyu ana akım medyalardan daha iyi şekilde, en kapsamlı şekilde anlatan Kadir Kuru adlı bu genç Youtuber arkadaş, oturmuş ciddi cidi bir belgesel yapmış. Hatta örnekleme yaparak Banker Kastelli'ye kadar gitmiş ama orada küçük bir anlatım hatası yapmış; yaşı yetmediği için bir dönemi -mişli geçmiş zamanla anlatması gerekirdi.

Videoda bunun dışında çok önemli bir kusur yok, birazda göz yoran mavi arka plan ve kötü tasarlanmış video kapak fotosu dışında, nerdeyse mükemmmel bir içerik hazırlamış ve çok kapsamlı bir video olarak seslendirmiş bunu. Kesinlikle izlemeniz gerekir. Bilgilendirici şeylerde katarak videosunu çok kaliteli yapan bu arkadaşın bu emeği gerçekten çok daha kişiye ulaşmalı.

Eğer bir konuyu veya kişiyi videolaştırmak isterseniz rahatlıkla referans yani başvuru kaynağı olacak kalitede. Özellikle Youtuber gazetecilerimizin izlemesi çok faydalı olur.. Belkide en çok koca bir ekiple salllamasyon yayın yapan Cüneyt Özdemir'in izlemeye ihtiyacı var.

Sonuç olarak, videoyu #öneçıkanlar/popüler ve #iyiiçerik olarak etiketliyoruz.

 

Bergen'in dramını çok sade ve güzelce anlatan Haber Ekranı kanalı, seslendirme ve haber kanalı yapan Youtuber'lara örnek niteliğinde bir metin yazmış ve seslendirmiş; bunu da gayet başarılı bir şekilde videolaştırmış resimlerle ve arka plan müziği ile. Zaten bu başarısının karşılığını da 2 bin aboneye rağmen 500 bin izlenme alarak göstermiş. 

Gerçekten çok iyi iş çıkarmış hele kadın cinayetlerinin çok fazla yaşandığı ülkemizde umarız bazı kadınlarımıza ilham verir.

Tebrik ederiz. Başarılar, 

Videoyu #iyiiçerik olarak etiketliyoruz.

Bergen'in Dramını Çok İyi Anlatmış

 

Bergen'in dramını çok sade ve güzelce anlatan Haber Ekranı kanalı, seslendirme ve haber kanalı yapan Youtuber'lara örnek niteliğinde bir metin yazmış ve seslendirmiş; bunu da gayet başarılı bir şekilde videolaştırmış resimlerle ve arka plan müziği ile. Zaten bu başarısının karşılığını da 2 bin aboneye rağmen 500 bin izlenme alarak göstermiş. 

Gerçekten çok iyi iş çıkarmış hele kadın cinayetlerinin çok fazla yaşandığı ülkemizde umarız bazı kadınlarımıza ilham verir.

Tebrik ederiz. Başarılar, 

Videoyu #iyiiçerik olarak etiketliyoruz.

Videoyu biraz izleyiniz sonra okuyunuz lütfen.

Ekonomi gibi sıkıntılı bir konusu olan bir ülkede muhalif bir kanalda Ekonomist olarak konuşan birisi konu ne olursa olsun bu kadar cıvık ve saygısız olmamalı.

Tamam çağımızın gereği habercilikte ve tv tartışmalarında samimiyet, doğallık ve doğaçlama şeyler önde olsa da, orda bir açık oturum var ve ne dediğine ne konuştuğuna insan dikkat etmeli.

"Mağdurlar paraların üzerine soğuk su içsin...?" ne demek!

İnsanlar senin siyasi görüşünle değil, aynı zamanda üslübunla da ilgilidir ve eğer bu bir dolandırıcılıksa bile, mağdurlara karşı saygını kaybetmemen gerekir, böylece insanlarda senin insan gibi insan olduğuna kanaat getirsinler.

Programın moderatörünün düzetlmeye çalışmasına rağmen "ısrarla ben cıvıyacağım ve ağzımın ayarı yok" minavildeki davranış ve üslup çirkinliktir hem mağdurlara hem de izleyiciye karşı. 

"Burası bizim mahalle bizimkiler izliyor zaten, sallayayım ağzımıza ne gelirse" derseniz o zaman itibarınızda sallanır.

Kamuya karşı sorumlu ve saygılı olması gerekenler sadece siyasiler, bürokratlar ve devlet adamları değildir. Okumuş eğitim almış ve halka konuşan herkes halka saygılı olmalıdır, hele adıyla bir misyon edinmiş adı Halk TV olan bir kanalda.. Fashion TV değil orası.  

Ayrıca bu saygısızlığı seyredilmesi için öne bu şekilde çıkaran Halk TV Youtube editörüde saçmalıyor izleyenlere ve mağdurlara karşı.

Video #kötüstil olarak etiketliyoruz.


Murat Muratoğlu Cıvıklığı ve Saygısızlığı

Videoyu biraz izleyiniz sonra okuyunuz lütfen.

Ekonomi gibi sıkıntılı bir konusu olan bir ülkede muhalif bir kanalda Ekonomist olarak konuşan birisi konu ne olursa olsun bu kadar cıvık ve saygısız olmamalı.

Tamam çağımızın gereği habercilikte ve tv tartışmalarında samimiyet, doğallık ve doğaçlama şeyler önde olsa da, orda bir açık oturum var ve ne dediğine ne konuştuğuna insan dikkat etmeli.

"Mağdurlar paraların üzerine soğuk su içsin...?" ne demek!

İnsanlar senin siyasi görüşünle değil, aynı zamanda üslübunla da ilgilidir ve eğer bu bir dolandırıcılıksa bile, mağdurlara karşı saygını kaybetmemen gerekir, böylece insanlarda senin insan gibi insan olduğuna kanaat getirsinler.

Programın moderatörünün düzetlmeye çalışmasına rağmen "ısrarla ben cıvıyacağım ve ağzımın ayarı yok" minavildeki davranış ve üslup çirkinliktir hem mağdurlara hem de izleyiciye karşı. 

"Burası bizim mahalle bizimkiler izliyor zaten, sallayayım ağzımıza ne gelirse" derseniz o zaman itibarınızda sallanır.

Kamuya karşı sorumlu ve saygılı olması gerekenler sadece siyasiler, bürokratlar ve devlet adamları değildir. Okumuş eğitim almış ve halka konuşan herkes halka saygılı olmalıdır, hele adıyla bir misyon edinmiş adı Halk TV olan bir kanalda.. Fashion TV değil orası.  

Ayrıca bu saygısızlığı seyredilmesi için öne bu şekilde çıkaran Halk TV Youtube editörüde saçmalıyor izleyenlere ve mağdurlara karşı.

Video #kötüstil olarak etiketliyoruz.


 

Böyle bir rezalet olamaz. Yıllarca reyting için her şeyi yapıyorlar diye, nerdeyse bütün halk olarak sövdüğümüz TV'ler bile bu kadar aşşağılık bir iş yapmadılar. 

"Seri katilllerin son yemeğini denedik" diye bir  konu bulmuş bu arkadaşlar. Empati ve vicdan ve iş ahlakı hak getire...

"Seri katil" kelimesini duymakta ve kullanmakta ürpertici, çünkü; "seri katil" dediğinizde ilk andan itibaren düşünmeniz gereken ilk ve son şey, öldürdükleri masum insanlar ve onları avlamakta kullandıkları vahşi ve acımısız yöntemler ve kurbanlarını öldürme şekilleri olabilir ve zaten zihniniz bunu düşündükten sonra durur ve susar.

Bu arkadaşların ki susmamış veya hissetmiyorlar galiba. Amaç, sonuçta çok izlenmek ve para kazanmak. O zaman her şey mübah. Tekrar bakın lütfen video başlığına "Seri katilllerin son yemeğini denedik" Düşünün iyice bu ne riskler taşıyor...

Nedeni belli aslında, modern dünyada internet çağında bu gençler öyle bir boşluk ve savrulma yaşıyorlar ki, para ve güç kazanma yolunda her şey yüceltiliyor; şiddette ve vahşette bunlardan biri. Ve bu tür hassasiyeti olmayan arkadaşlar, bu insanlik dışı seylerde bile farklı anlamlar veya farklı yanlar arıyorlar ve bunu videodaki gibi para kazanma aracı veya eglence aracı olarak kullanabiliyor.

Ahlaken ; "Doğru olan nedir?" diye düşünmeden ve "Bu  yaptığımız şeyin anlamı nedir; özellikle genç ve çocuk takipçilerimiz için hangi anlamdadır ve ne tür ahlaki yanlışları içerir?" demeden fütursuzca kullanıyorlar böyle insanlik dışı seyleri.

Böyle oluncada, bu tür bir video yapıp böyle insanlık dışı bir konunun unsuru olan kişilere dari böyle rezalet farklı bakışlar ve yanlar bulmakla, aslında takipçileri olarak çocuklar ve gençleri zehirliyorlar ve onlarında bir nevi iç dünyalarında dolaylı şekilde seri katillik normal ve olağan sayılıyor hale gelebilir.

Oysa böyle bir fikir ortaya atıldığında ilke olarak, " insan öldürmek, hele bunu sistematik olarak peş peşe planlayarak yapan yani seri katillik en büyük insanlık suçlarindan ve kötülüklerdendir ve bunu yapanlara dair hiç birşey bizim konumuz olamaz, zıkkım yesinler ne yemişlerse yemişler bize ne!" denmiyor ve denmediği gibi birde eglencelik konu yapılıyor ve her yaştan insan izlenecek şekilde video konusu yapılıyor para ve reyting uğruna. Bu bir rezalettir.

Üstelik bu videoyu "tepki" adı altında 2 milyon takipçisi olan Youtube Tepkikolik kanalında gösteriyorlar. Tepki sadece bir şeye karşı reaksiyon anlamı içermez, karşıtlık da içerik kötü şeylere ve ona hizmet edecek şeylere. Bundan haberleri yok galiba, o yüzden kanallarıyla da çelişen rezalet bir iş yapmışlar. Aslında Youtube'un bunu yayınlamaması ve izleyen insanlarında tepki göstermesi gerekir. Çünkü sonuçları itibariyle bu bir tür  insanların zihninde cinayetleri normalleştirmedir dolaylı yollarla.

Düşünün, bunun "teröristlerin son yemeğini denedik"ten farkı nedir? Seri katilin ideolojisini bilmiyoruz diye mi bu konu olabilir ama teröristin ki olamaz. Pratikte ve ahlaken ikisi de aynı. Tek tek veya toplu olarak bir amaç için insanları öldürmek. Teröristinki de aynı seri katilinki de aynı. İkiside lanetlenmeli he bizim gibi terörizmden cinayetlerden çok çeken bir ülkenin çocukları tarafından.

Şimdi anlıyorsunuz umarız ne demek istediğimizi.

Bu sebeplerle bu zihniyette olan kanalı kesinlikle #izlenmez ve şaşkınlığımızı dile getirme anlamında #niyeya  olarak etiketliyoruz.

Çocuklarınızında bu kanala abone olup bu videyu izleyip izlemediğını lütfen sorgulayınız.

Böyle Bir Rezalet ve İş Ahlakı Olamaz

 

Böyle bir rezalet olamaz. Yıllarca reyting için her şeyi yapıyorlar diye, nerdeyse bütün halk olarak sövdüğümüz TV'ler bile bu kadar aşşağılık bir iş yapmadılar. 

"Seri katilllerin son yemeğini denedik" diye bir  konu bulmuş bu arkadaşlar. Empati ve vicdan ve iş ahlakı hak getire...

"Seri katil" kelimesini duymakta ve kullanmakta ürpertici, çünkü; "seri katil" dediğinizde ilk andan itibaren düşünmeniz gereken ilk ve son şey, öldürdükleri masum insanlar ve onları avlamakta kullandıkları vahşi ve acımısız yöntemler ve kurbanlarını öldürme şekilleri olabilir ve zaten zihniniz bunu düşündükten sonra durur ve susar.

Bu arkadaşların ki susmamış veya hissetmiyorlar galiba. Amaç, sonuçta çok izlenmek ve para kazanmak. O zaman her şey mübah. Tekrar bakın lütfen video başlığına "Seri katilllerin son yemeğini denedik" Düşünün iyice bu ne riskler taşıyor...

Nedeni belli aslında, modern dünyada internet çağında bu gençler öyle bir boşluk ve savrulma yaşıyorlar ki, para ve güç kazanma yolunda her şey yüceltiliyor; şiddette ve vahşette bunlardan biri. Ve bu tür hassasiyeti olmayan arkadaşlar, bu insanlik dışı seylerde bile farklı anlamlar veya farklı yanlar arıyorlar ve bunu videodaki gibi para kazanma aracı veya eglence aracı olarak kullanabiliyor.

Ahlaken ; "Doğru olan nedir?" diye düşünmeden ve "Bu  yaptığımız şeyin anlamı nedir; özellikle genç ve çocuk takipçilerimiz için hangi anlamdadır ve ne tür ahlaki yanlışları içerir?" demeden fütursuzca kullanıyorlar böyle insanlik dışı seyleri.

Böyle oluncada, bu tür bir video yapıp böyle insanlık dışı bir konunun unsuru olan kişilere dari böyle rezalet farklı bakışlar ve yanlar bulmakla, aslında takipçileri olarak çocuklar ve gençleri zehirliyorlar ve onlarında bir nevi iç dünyalarında dolaylı şekilde seri katillik normal ve olağan sayılıyor hale gelebilir.

Oysa böyle bir fikir ortaya atıldığında ilke olarak, " insan öldürmek, hele bunu sistematik olarak peş peşe planlayarak yapan yani seri katillik en büyük insanlık suçlarindan ve kötülüklerdendir ve bunu yapanlara dair hiç birşey bizim konumuz olamaz, zıkkım yesinler ne yemişlerse yemişler bize ne!" denmiyor ve denmediği gibi birde eglencelik konu yapılıyor ve her yaştan insan izlenecek şekilde video konusu yapılıyor para ve reyting uğruna. Bu bir rezalettir.

Üstelik bu videoyu "tepki" adı altında 2 milyon takipçisi olan Youtube Tepkikolik kanalında gösteriyorlar. Tepki sadece bir şeye karşı reaksiyon anlamı içermez, karşıtlık da içerik kötü şeylere ve ona hizmet edecek şeylere. Bundan haberleri yok galiba, o yüzden kanallarıyla da çelişen rezalet bir iş yapmışlar. Aslında Youtube'un bunu yayınlamaması ve izleyen insanlarında tepki göstermesi gerekir. Çünkü sonuçları itibariyle bu bir tür  insanların zihninde cinayetleri normalleştirmedir dolaylı yollarla.

Düşünün, bunun "teröristlerin son yemeğini denedik"ten farkı nedir? Seri katilin ideolojisini bilmiyoruz diye mi bu konu olabilir ama teröristin ki olamaz. Pratikte ve ahlaken ikisi de aynı. Tek tek veya toplu olarak bir amaç için insanları öldürmek. Teröristinki de aynı seri katilinki de aynı. İkiside lanetlenmeli he bizim gibi terörizmden cinayetlerden çok çeken bir ülkenin çocukları tarafından.

Şimdi anlıyorsunuz umarız ne demek istediğimizi.

Bu sebeplerle bu zihniyette olan kanalı kesinlikle #izlenmez ve şaşkınlığımızı dile getirme anlamında #niyeya  olarak etiketliyoruz.

Çocuklarınızında bu kanala abone olup bu videyu izleyip izlemediğını lütfen sorgulayınız.

 

Daha öncede malum bir teknoloji editörümüzü bu video analizimizde epey yermiştik şeklen.  Benzer bir şeyle karşı karşıyız gene ama, içerik şekli değil bu sefer giyim stili ile ilgili.

Bu Donanım Arşivi kanalı sahibi arkadaşımız teknoloji editörlüğü konusunda en eskilerden ve işini çok severek yapan sıcak birisi. Bu yüzden 1 milyon abonesi var. Ama gelgelelim bu sıcaklık ve enerji her şeye yetmiyor görüntü olarak. Belli ki o da farkında bu yüzden bir spor yorumcusu gibi kafaya bere geçirmiş artık. Malum o futbol yorumcusu arkadaşı zar zor atlatlık derken yetmezmiş gibi birde bu arkadaş sardı şimdi kafayı.

Gerçekten nerden baksan saçma ve irrite edici bir görüntü var. Öncelikle eğer sağlık sorunu veya ani saç dökülmesi gibi özel bir gerekçe yoksa, kafayı kapalı ortamlarda kapatmak yanlıştır. Bu askerliğin de birinci kuralıdır. Maalesef işte 90 doğumlular, özellikle askerliğidi bedelli yaptıkları için böyle oluyor galiba.

Sorun çok net stil olarak, 10 metrekare alanda olduğunu insanlara gösterdiğin veya hissettirdiğin bir alanda yakın çekimde eğer kafana şapka veya bere takarsan bu karşı tarafta izleyeni sıkar. O an sen öyle seviyrosundur, kapatmışsındır kafanı ama yıllar sonra kendine gülersin. "Ben ne saçmalıyormuşum öyle o zamanlar arkadaş" diye. Bu böyledir. Birde eski Levent KIRCA skeçi vardır bilen bilir "ne kodun la kafana" der kafaya saplanmış baltayı görünce...

Bir ikincisi bu arkadaş "ama" yerine sürekli "lakin" kullanıyor. Bu da çok itici tekonoloji kanalı için. Çünkü lakin daha çok soayut anlatımlarda çok anlamlı oluyor. Ama deyip geçmek daha mantıklı olur çünkü lakin dediğinde insanın kafası başka bir yere gidiyor.

Maalesef daha öncede dediğimiz gibi teknoloji editörlerimizde bir acayiplik hep var nerdeyse. Artık çok karmaşık cihazlarla uğraşmaktan mı nedir kafa bazı konularda çalışmıyor kendilerini sunma konusunda. Bu konuda Pc Hocası kanalı çok başarılı ve bir TRT sunucusu gibi gerçekten. Donanım Arşivi en başarılısı ama şekil sorunlarını aşması gerek.

Sonuç olarak, içerik çok ilgi çekici gelse de  #kötüstil #niyeya olarak etiketliyoruz.

"Ne Kodun La Kafana"

 

Daha öncede malum bir teknoloji editörümüzü bu video analizimizde epey yermiştik şeklen.  Benzer bir şeyle karşı karşıyız gene ama, içerik şekli değil bu sefer giyim stili ile ilgili.

Bu Donanım Arşivi kanalı sahibi arkadaşımız teknoloji editörlüğü konusunda en eskilerden ve işini çok severek yapan sıcak birisi. Bu yüzden 1 milyon abonesi var. Ama gelgelelim bu sıcaklık ve enerji her şeye yetmiyor görüntü olarak. Belli ki o da farkında bu yüzden bir spor yorumcusu gibi kafaya bere geçirmiş artık. Malum o futbol yorumcusu arkadaşı zar zor atlatlık derken yetmezmiş gibi birde bu arkadaş sardı şimdi kafayı.

Gerçekten nerden baksan saçma ve irrite edici bir görüntü var. Öncelikle eğer sağlık sorunu veya ani saç dökülmesi gibi özel bir gerekçe yoksa, kafayı kapalı ortamlarda kapatmak yanlıştır. Bu askerliğin de birinci kuralıdır. Maalesef işte 90 doğumlular, özellikle askerliğidi bedelli yaptıkları için böyle oluyor galiba.

Sorun çok net stil olarak, 10 metrekare alanda olduğunu insanlara gösterdiğin veya hissettirdiğin bir alanda yakın çekimde eğer kafana şapka veya bere takarsan bu karşı tarafta izleyeni sıkar. O an sen öyle seviyrosundur, kapatmışsındır kafanı ama yıllar sonra kendine gülersin. "Ben ne saçmalıyormuşum öyle o zamanlar arkadaş" diye. Bu böyledir. Birde eski Levent KIRCA skeçi vardır bilen bilir "ne kodun la kafana" der kafaya saplanmış baltayı görünce...

Bir ikincisi bu arkadaş "ama" yerine sürekli "lakin" kullanıyor. Bu da çok itici tekonoloji kanalı için. Çünkü lakin daha çok soayut anlatımlarda çok anlamlı oluyor. Ama deyip geçmek daha mantıklı olur çünkü lakin dediğinde insanın kafası başka bir yere gidiyor.

Maalesef daha öncede dediğimiz gibi teknoloji editörlerimizde bir acayiplik hep var nerdeyse. Artık çok karmaşık cihazlarla uğraşmaktan mı nedir kafa bazı konularda çalışmıyor kendilerini sunma konusunda. Bu konuda Pc Hocası kanalı çok başarılı ve bir TRT sunucusu gibi gerçekten. Donanım Arşivi en başarılısı ama şekil sorunlarını aşması gerek.

Sonuç olarak, içerik çok ilgi çekici gelse de  #kötüstil #niyeya olarak etiketliyoruz.


Öncelikle şekil olarak, temel bir yerden analiz etmeye başlayalım videoyu. Hani derlerya "koskoca...." evet koskoca Prof. insanın youtube video kapak fotosunda böyle bir hassas konuda elinde iğnelerle kendini göstermesi son derece ciddiyetsiz ve kötü olmuş.

Çünkü şu an insanlar hastanede ölüyor, yakınları hastane olan insanlar var. Bu kadar ciddi bir konuda "ne vereyim abime" pozu kesmesi tam bir ucubelik. Geleceğe dönüş filmindeki çılgın mühendisi hatırlatıyor. Olabilir tabi sağlıkta çok ünlü ve hem çok medyatik olan Mehmet ÖZ gibi bir global markayı çıkarmış milletiz ve öykünmeler de olabilir, ama bu kadar hayati bir konuda daha ciddi ve saygılı olunmalıydı şeklen.

Tahmin edebiliyoruz tabii biz, bu kapağın neden konulduğunun sebebini evet, daha çok tıklama almak ilgi çekmek ve izlettirmek. Ama bu foto tercih edilmeden de daha çok izlettirebilirdi kendini değerli Profumuz. Üzücü bir yandan demek ki, proflarımızın maaşı az galiba ve Youtube'dan ek gelir elde etmeye çalışıyorlar. 

Baksanıza 5 dakikada bir reklam yayınlıyorlar bu videoda pandemi sürecinde bir Prof'un kanalında. Böyle hayati bir konuda üstelik.  Tabii o da haklıdır kendince, "neden böyle bir bilgiyi bedava vereyim" de demiş olabilir, o kadar emeği var videoda ve yılda Youtube dan kazanacağı ortalama 10000 tl ye de tamah ediyor olabilir; karıyerinin şu aşamasında böyle bilinen Youtuber kapak fotoları ile süsleyerek.. 

Aslında Cüneyt Özemir gibi katıl butonu koysa daha çok kazanabilirdi, bizim halkımız cömertte olabilir böyle hayati konularda rehber olarak çalışanlara da.

Gelelim muhtevaya... Videonun içeriğine gelirsek, şaşırtıcı derecede kapak fotosundan uzak bir emek, üslüp ve ciddiyet var ve hangi aşıyı olacağına karar veremeyenlere ışık tutacak bilgiler veriyor. Bunu da gerçekten örneklemeli ve kapsamlı olarak yapıyor. 

Sonuç olarak videoyu #kötüstil ve #iyiiçerik olarak etiketliyoruz.


Sinovac & Biontech? Ne Vereyim Abime?


Öncelikle şekil olarak, temel bir yerden analiz etmeye başlayalım videoyu. Hani derlerya "koskoca...." evet koskoca Prof. insanın youtube video kapak fotosunda böyle bir hassas konuda elinde iğnelerle kendini göstermesi son derece ciddiyetsiz ve kötü olmuş.

Çünkü şu an insanlar hastanede ölüyor, yakınları hastane olan insanlar var. Bu kadar ciddi bir konuda "ne vereyim abime" pozu kesmesi tam bir ucubelik. Geleceğe dönüş filmindeki çılgın mühendisi hatırlatıyor. Olabilir tabi sağlıkta çok ünlü ve hem çok medyatik olan Mehmet ÖZ gibi bir global markayı çıkarmış milletiz ve öykünmeler de olabilir, ama bu kadar hayati bir konuda daha ciddi ve saygılı olunmalıydı şeklen.

Tahmin edebiliyoruz tabii biz, bu kapağın neden konulduğunun sebebini evet, daha çok tıklama almak ilgi çekmek ve izlettirmek. Ama bu foto tercih edilmeden de daha çok izlettirebilirdi kendini değerli Profumuz. Üzücü bir yandan demek ki, proflarımızın maaşı az galiba ve Youtube'dan ek gelir elde etmeye çalışıyorlar. 

Baksanıza 5 dakikada bir reklam yayınlıyorlar bu videoda pandemi sürecinde bir Prof'un kanalında. Böyle hayati bir konuda üstelik.  Tabii o da haklıdır kendince, "neden böyle bir bilgiyi bedava vereyim" de demiş olabilir, o kadar emeği var videoda ve yılda Youtube dan kazanacağı ortalama 10000 tl ye de tamah ediyor olabilir; karıyerinin şu aşamasında böyle bilinen Youtuber kapak fotoları ile süsleyerek.. 

Aslında Cüneyt Özemir gibi katıl butonu koysa daha çok kazanabilirdi, bizim halkımız cömertte olabilir böyle hayati konularda rehber olarak çalışanlara da.

Gelelim muhtevaya... Videonun içeriğine gelirsek, şaşırtıcı derecede kapak fotosundan uzak bir emek, üslüp ve ciddiyet var ve hangi aşıyı olacağına karar veremeyenlere ışık tutacak bilgiler veriyor. Bunu da gerçekten örneklemeli ve kapsamlı olarak yapıyor. 

Sonuç olarak videoyu #kötüstil ve #iyiiçerik olarak etiketliyoruz.


 

Yurtdışna göçen insanlarımızın ordan bize gazeteceilik yapması harika bir Youtuberlık örneği, ama tabi gerçekçi olurlarlsa. Bu arkadaş gerçekçi bir şekilde enine boyuna incelemiş ve bize Seattle anlatmış. Madde madde iyi ve kötü yanlarını anlatmasıda çok iyi.

Videoyu yolun ortasında çekmesi tuhaf 400 tane park olan yerde. Sebebi muhtemelen insanları izlediklerinde hemen gaza getirmeyip; ne var neyi yoksa tıp Seattle a gitmeye çalışmalarına engel olmak olabilir. Sonuçta güneşli bir günde Seattle ın milli parklarından birine gidip video çekse herkes gaza gelebilirdi. Kışın 5 te akşam olduğunu söyleyince İstanbul daha iyi demey başlıyor insan.

Sonuç olarak, video içerik bakımında çok iyi ama stil bakımından kötü sayılır.

Bu sebeplerle sadece #iyiiçerik olarak etiketliyoruz.

Seattle Pek İç Açıcı Bir Yer Değilmiş

 

Yurtdışna göçen insanlarımızın ordan bize gazeteceilik yapması harika bir Youtuberlık örneği, ama tabi gerçekçi olurlarlsa. Bu arkadaş gerçekçi bir şekilde enine boyuna incelemiş ve bize Seattle anlatmış. Madde madde iyi ve kötü yanlarını anlatmasıda çok iyi.

Videoyu yolun ortasında çekmesi tuhaf 400 tane park olan yerde. Sebebi muhtemelen insanları izlediklerinde hemen gaza getirmeyip; ne var neyi yoksa tıp Seattle a gitmeye çalışmalarına engel olmak olabilir. Sonuçta güneşli bir günde Seattle ın milli parklarından birine gidip video çekse herkes gaza gelebilirdi. Kışın 5 te akşam olduğunu söyleyince İstanbul daha iyi demey başlıyor insan.

Sonuç olarak, video içerik bakımında çok iyi ama stil bakımından kötü sayılır.

Bu sebeplerle sadece #iyiiçerik olarak etiketliyoruz.



Facebook ve Youtube'ta denk geldiğinizde bir şöyle bakayım dediğiniz andan sonra kayıtsız kalmanız çok zor. Çünkü mizahın en gösterişsiz ve tabiri caizse varoş şeklini yapıyorlar.  

Varoş derken küçümsemek için söylemiyoruz, sadece diğerlerinden ayrıştıkları nokta; çekimlerinin daha çarpık yapılaşmanın olduğu bir yerde olması. Amatörce yapıyorlar ayrıca belli herhangi bir tiyatro geçmişleri yok gibi.

Oynadıkları skeçlerdeki ekipteki kişilere bakarsanız diksiyon vesaire hak getirse de hepsi bir başka şirinlikte ve özel karakterler.  Yaptıkları işe ne kadar özen gösterdiklerini esprilerindeki incelikten görmek münkün. 

Korkusuzlar ayrıca, "Pudra Şekeri" vakasında hemen ertesi gün bir torbacıyı canlandırıp içine pudra şekeri mizahını koymayı es geçmiyorlar. 

Kendilerini izlemekte ve ön yargısız şekilde yaptıkları mizahı görmekte fayda var. Gerçekten eğlendiriyorlar ve başarılılar.

Varoş Mizahının Mucidi Rıdvan Kevrek



Facebook ve Youtube'ta denk geldiğinizde bir şöyle bakayım dediğiniz andan sonra kayıtsız kalmanız çok zor. Çünkü mizahın en gösterişsiz ve tabiri caizse varoş şeklini yapıyorlar.  

Varoş derken küçümsemek için söylemiyoruz, sadece diğerlerinden ayrıştıkları nokta; çekimlerinin daha çarpık yapılaşmanın olduğu bir yerde olması. Amatörce yapıyorlar ayrıca belli herhangi bir tiyatro geçmişleri yok gibi.

Oynadıkları skeçlerdeki ekipteki kişilere bakarsanız diksiyon vesaire hak getirse de hepsi bir başka şirinlikte ve özel karakterler.  Yaptıkları işe ne kadar özen gösterdiklerini esprilerindeki incelikten görmek münkün. 

Korkusuzlar ayrıca, "Pudra Şekeri" vakasında hemen ertesi gün bir torbacıyı canlandırıp içine pudra şekeri mizahını koymayı es geçmiyorlar. 

Kendilerini izlemekte ve ön yargısız şekilde yaptıkları mizahı görmekte fayda var. Gerçekten eğlendiriyorlar ve başarılılar.

 

Her önyargınızı unutun bu sohbeti mutlaka izleyin

Video 3 ay öncesine ait ama hala çok güncel ve onu analiz etmemize engel değil. Saba Tümer vasat bir performans sergileyip, en fazla ara ara bilmeden çatalı gösterirken, Okan Bayülgen coşmuş bir dere gibi akıyor ve duymaktan hoşlanmayacağımız ama gerçek olan sosyal medya gerçeklerini izleyen herkesin kafasına işliyor.

İki tarafta aslında itici ve sevmeyeni çok.Video Saba'ya rağmen akıcı ve çok dolu içerikli. Saba Tümer "bayan kahkaha" olarak yerli yersiz kahkaları ile aklımızda yer etmiş biri, Okan ise malum sivir dilli "TV'nin yaramaz çocuğu" ama, TV öldükten sonraki şu pandemi döneminde ikisini birden Youtube'da bu eşsiz açıklıkta bir sohbette görmek bize çok iyi geliyor.

En bunalımlı anınızda bile size enerji verecek samimi bir performansla, para verseniz söyletemeyeceğiniz gözlem ve analizlerini bedavaya anlatıyor Okan Bayülgen ve buna Saba Tümer aracı oluyor. Saba'nın Okan'ın sivri dilini nötralize etme çabası da boşa çıkıyor, sohbet inanılmaz bir samimiyette devam ediyor.Bundan harika ne olabilir bir internet sohbeti röportajı için. 

Bizi pandemide 2 saate yakın böyle bedavaya eğlendiren Okan Bayulgen ve Saba Tümer'e teşekkür etmek lazım. Saba'nın kanalı amacına ulamış gözüküyor.

Ayrıca Instagram'da hava atmak için her yolu deneyen orta yaşlara ve ayrıca Z kuşağını dürttüğü için Okan Bayulgen'e teşekkür etmekte fayda var. Sonuç olarak, Okan Bayulgen bizi seviyorda bunları söylüyor diye düşünmekte fayda var; tek amacı kendine yaşlanınca iyi pilot veya doktor bulmak değildir umarız.

#iyiiçerik #öneçıkanlar olarak etiketliyoruz.


Okan Bayülgen - Saba Tümer Sohbeti Müthiş Eğlenceli

 

Her önyargınızı unutun bu sohbeti mutlaka izleyin

Video 3 ay öncesine ait ama hala çok güncel ve onu analiz etmemize engel değil. Saba Tümer vasat bir performans sergileyip, en fazla ara ara bilmeden çatalı gösterirken, Okan Bayülgen coşmuş bir dere gibi akıyor ve duymaktan hoşlanmayacağımız ama gerçek olan sosyal medya gerçeklerini izleyen herkesin kafasına işliyor.

İki tarafta aslında itici ve sevmeyeni çok.Video Saba'ya rağmen akıcı ve çok dolu içerikli. Saba Tümer "bayan kahkaha" olarak yerli yersiz kahkaları ile aklımızda yer etmiş biri, Okan ise malum sivir dilli "TV'nin yaramaz çocuğu" ama, TV öldükten sonraki şu pandemi döneminde ikisini birden Youtube'da bu eşsiz açıklıkta bir sohbette görmek bize çok iyi geliyor.

En bunalımlı anınızda bile size enerji verecek samimi bir performansla, para verseniz söyletemeyeceğiniz gözlem ve analizlerini bedavaya anlatıyor Okan Bayülgen ve buna Saba Tümer aracı oluyor. Saba'nın Okan'ın sivri dilini nötralize etme çabası da boşa çıkıyor, sohbet inanılmaz bir samimiyette devam ediyor.Bundan harika ne olabilir bir internet sohbeti röportajı için. 

Bizi pandemide 2 saate yakın böyle bedavaya eğlendiren Okan Bayulgen ve Saba Tümer'e teşekkür etmek lazım. Saba'nın kanalı amacına ulamış gözüküyor.

Ayrıca Instagram'da hava atmak için her yolu deneyen orta yaşlara ve ayrıca Z kuşağını dürttüğü için Okan Bayulgen'e teşekkür etmekte fayda var. Sonuç olarak, Okan Bayulgen bizi seviyorda bunları söylüyor diye düşünmekte fayda var; tek amacı kendine yaşlanınca iyi pilot veya doktor bulmak değildir umarız.

#iyiiçerik #öneçıkanlar olarak etiketliyoruz.



Youtube'da zıpır gençleri saymazsak gerçek anlamda tek Türk fenomen var aslında, yaptığı işin niteliği açısından da kendisinden beklenmeyeni yapması anlamında da evet o en zirvedeki Youtube fenomenimiz; Armağan Çağlayan... 

Çünkü yaşlıları ve çoçukları çıkarınca, kalan 25-30 milyon insandan 1 milyonunu, tv de 30 yıldır  çokça yapılan ve pek yeni bir numara olmayan bir işle; ünlülerle röportajla kendisine abone yaptı.

İsmi gibi hediye oldu ona Youtube ve belki de aslında bitecek bir kariyeri yeniden çok daha güçlü şekilde başladı.Youtube'da yaptığı ünlü simalarla röportajları ile herkese dokunmayı başardı nerdeyse, aklı başında olan onu ön yargıyla yargılamayı bırakıp izleyebilen herkesin takdirini aldı.. Gör beni den farklı olarak "Dur Bi Dinle"deki bu yeni ortam ve kötü stili ile şaşırtıyor.

Çünkü kendisini bu videoda görünce "ne oldu o güzelim formata?" diye soramadan edemiyor insan. Dur Bi Dinle'de başka bir format kullanıldığını bilmesek. "Herhalde eski sahne yani çekim yeri tadilatta yoksa, bu "peşin satan" şeklindeki kötü kombinli kıyafetin başka bir açıklaması olamaz" diye düşünüyor insan.

"Gör Beni" deki gibi konuk ve konular bu kadar çok ilgi çekici iken, "Dur Bi Dinle"'deki bu yeni ortam ve kötü stil videoyu izlettirmemek için elinden geleni yapıyor. Rober Hatemo'nunda salmış "veresiye satan" halini üstüne koyunca gerçekten gözlerimiz kanadı.

Kendisini bir önceki analizimizde harika bulurken. Bu sebeplerle kendisine #kötüstil etiketini uygun gördük.

Armağan Peşin Satan Stilinde Çok Kötü Gözüküyor


Youtube'da zıpır gençleri saymazsak gerçek anlamda tek Türk fenomen var aslında, yaptığı işin niteliği açısından da kendisinden beklenmeyeni yapması anlamında da evet o en zirvedeki Youtube fenomenimiz; Armağan Çağlayan... 

Çünkü yaşlıları ve çoçukları çıkarınca, kalan 25-30 milyon insandan 1 milyonunu, tv de 30 yıldır  çokça yapılan ve pek yeni bir numara olmayan bir işle; ünlülerle röportajla kendisine abone yaptı.

İsmi gibi hediye oldu ona Youtube ve belki de aslında bitecek bir kariyeri yeniden çok daha güçlü şekilde başladı.Youtube'da yaptığı ünlü simalarla röportajları ile herkese dokunmayı başardı nerdeyse, aklı başında olan onu ön yargıyla yargılamayı bırakıp izleyebilen herkesin takdirini aldı.. Gör beni den farklı olarak "Dur Bi Dinle"deki bu yeni ortam ve kötü stili ile şaşırtıyor.

Çünkü kendisini bu videoda görünce "ne oldu o güzelim formata?" diye soramadan edemiyor insan. Dur Bi Dinle'de başka bir format kullanıldığını bilmesek. "Herhalde eski sahne yani çekim yeri tadilatta yoksa, bu "peşin satan" şeklindeki kötü kombinli kıyafetin başka bir açıklaması olamaz" diye düşünüyor insan.

"Gör Beni" deki gibi konuk ve konular bu kadar çok ilgi çekici iken, "Dur Bi Dinle"'deki bu yeni ortam ve kötü stil videoyu izlettirmemek için elinden geleni yapıyor. Rober Hatemo'nunda salmış "veresiye satan" halini üstüne koyunca gerçekten gözlerimiz kanadı.

Kendisini bir önceki analizimizde harika bulurken. Bu sebeplerle kendisine #kötüstil etiketini uygun gördük.

Bu Azamat adlı arkadaş Rus ve Türkçe dahil bir çok yabancı dili biliyor. Türkiye'ye özel bir kanal açmış ve çok samimi paylaşılmlar yapıyor. Bizim Rocky filminden aklımızda kalan Rus tiplemesine pek benzemiyor; sıska, çelimsiz ve sanki vitamizsiz kalmış gibi. Ama zihni fena çalışıyor.

Türkçe'yi espri yapacak seviyede geliştirmiş. Getir ülkeye koy sahneye stand up yapar. Gerçekten etkileyici. İzlemenizde fayda var ve böylece aklınızda ki "soğuk ülke" "acımasız, soğuk ve katı millet" veya "komünistler" veya "diktatör Putin'in ülkesi" eksenkli düşüncelerinizi kırmanıza yardımcı olur.

Bu yüzden hem #iyiiçerik hem #önceçıkanlar olarak etiketledik.

Dertli Türkçe Konuşan Rus: Azamat

Bu Azamat adlı arkadaş Rus ve Türkçe dahil bir çok yabancı dili biliyor. Türkiye'ye özel bir kanal açmış ve çok samimi paylaşılmlar yapıyor. Bizim Rocky filminden aklımızda kalan Rus tiplemesine pek benzemiyor; sıska, çelimsiz ve sanki vitamizsiz kalmış gibi. Ama zihni fena çalışıyor.

Türkçe'yi espri yapacak seviyede geliştirmiş. Getir ülkeye koy sahneye stand up yapar. Gerçekten etkileyici. İzlemenizde fayda var ve böylece aklınızda ki "soğuk ülke" "acımasız, soğuk ve katı millet" veya "komünistler" veya "diktatör Putin'in ülkesi" eksenkli düşüncelerinizi kırmanıza yardımcı olur.

Bu yüzden hem #iyiiçerik hem #önceçıkanlar olarak etiketledik.

 

Doğal demek yetmez bu video için, başka bir şeye daha sahip o da çokça samimiyet ve sevimli olma durumu. Esra Gönül adlı bu arkadaş kendi e-ticaret tecrübelerini insanlarla paylaşmaya çalışmış ama çok doğal ve sevimli bir şekilde başarmış bunu. 

Videonun kapak fotosu çok havalı olsa da, videonun tamamı tamamen spontane gelişiyor ve eğlenceli oluyor.  E-ticaret konusunda giriş seviyesi bilgiler paylaşmış ve bunu çok samimice yapmış.

Videosunu hiç bir şekilde editlemediği için son derece komik şeylerde olmuş.

Video da bir çok eksik var bu yüzden sadece #iyiiçerik olarak etiketliyoruz.


Doğal ve Amatörce E-ticaret Öğretiyor

 

Doğal demek yetmez bu video için, başka bir şeye daha sahip o da çokça samimiyet ve sevimli olma durumu. Esra Gönül adlı bu arkadaş kendi e-ticaret tecrübelerini insanlarla paylaşmaya çalışmış ama çok doğal ve sevimli bir şekilde başarmış bunu. 

Videonun kapak fotosu çok havalı olsa da, videonun tamamı tamamen spontane gelişiyor ve eğlenceli oluyor.  E-ticaret konusunda giriş seviyesi bilgiler paylaşmış ve bunu çok samimice yapmış.

Videosunu hiç bir şekilde editlemediği için son derece komik şeylerde olmuş.

Video da bir çok eksik var bu yüzden sadece #iyiiçerik olarak etiketliyoruz.


Malum e-ticaretle uğraşmak isteyen herkesin etrafından duyduğu bir şey var; Dropshopping. Bilmeyenler için kısaca, herhangi bir e-ticaret sitesinde sanırım satılan ürünü başka bir siteye yani gene Amazon'a kendinizinmiş gibi koyup üstüne kar koyup satmak. 

Fikir süper acayip değil mi; ama evet gerçek. Gerçek olduğunu da yıllar içinde öğrendik. Ama hala emin olamayanlar için Tuğer Akkaya adlı bu saç sakalı ağarmış arkadaşımız çok kaliteli bir kanal açmış ve insanları bilgilendiriyor.

Sonuç harika. Bu video da 17 yaşında bu işlere girip başarılı olan bir genci konuk etmiş ve harika bir program çıkmış ortaya. İzledikçe izleyesiniz geliyor.

Bu yüzden #iyiçekim ve #öneçıkanlar/popüler olarak etiketliyoruz

 


Stoksuz E-Ticaretin Nitelikli Yüzü

Malum e-ticaretle uğraşmak isteyen herkesin etrafından duyduğu bir şey var; Dropshopping. Bilmeyenler için kısaca, herhangi bir e-ticaret sitesinde sanırım satılan ürünü başka bir siteye yani gene Amazon'a kendinizinmiş gibi koyup üstüne kar koyup satmak. 

Fikir süper acayip değil mi; ama evet gerçek. Gerçek olduğunu da yıllar içinde öğrendik. Ama hala emin olamayanlar için Tuğer Akkaya adlı bu saç sakalı ağarmış arkadaşımız çok kaliteli bir kanal açmış ve insanları bilgilendiriyor.

Sonuç harika. Bu video da 17 yaşında bu işlere girip başarılı olan bir genci konuk etmiş ve harika bir program çıkmış ortaya. İzledikçe izleyesiniz geliyor.

Bu yüzden #iyiçekim ve #öneçıkanlar/popüler olarak etiketliyoruz

 


 


Aman aman ne büyük şeyler anlatıyor Youtube'muzun gözbebeği. Allah aşkına ya, yeter  artık ya; bırakalım bu etiksiz bilim ve teknoloji seviciliğini.

 "Bıhtık ya bıhtık" tamam ülkecek  ileri teknoloji üretmede öncü değiliz, en azından üretilen böyle etiksiz teknolojilere de öykünme ve afallamada da öncü olmayalım. 

Yıllardır bu ülkede, batının teknolojisine ilkesizce tamamen koşulsuz bir hayranlık duyurlarak ülkemizin değerli insanlarının gitmesine sebep olundu veya ülkemizde bilim gerçek hayattan koparıldı ve batı bilimi hayranlığı yaratıldı. Bırakalım bu şaşkın ve hayran teknoloji meraklısı haberciliğini veya belgeselciliğini de gerçeklere bakalım. Ve biz şunu da biliyoruz ki, bu salgın hayvanlara karşı ölçüsüz ve vahşi yaklaşımızdan doğdu ve bu pandeminin sebebi de gene bu videoki gibi hayvan istismarı.

Dünya pandemide hala ve insanlar patır patır ölüyor ve hayat insanlar için her anlamda giderek zorlaşıyor; evinde otururken iki video yapıp milyon kazanan Youtuberlar dışındaki herkes için hayat çok acımasız geçiyor bilmem farkındamıyız. Enflasyon, işsizlik ve dahası.

Bunu bilen dünyanın aklı başında bireyleri, çevre ve hayvan hakları için yırtınırken Youtube, Facebook, Twitter'da hayvanların denek olarak kullanılmasına ve vahşi ve ölçüsüzde yenmesine da karşı çıkarak daha doğal bir hayat ve sağlık ve ilaç bilimi savunurken insanlık ve doğa için,  bizim bilim bu Youtuber arkadaş olaya daha girer girmez bir heyacan bir heyacan.  Ne de güzel anlatıyor narsist Elon Musk'un maymunun beynini yarıp çip takmasını aynı videosunun kapağındaki gibi kafayı işaret ederek

Acı olan şu ki, bizim  gençlerimiz ve çocuklarımız gıpta ile arkadaşı izliyor. Sakalı ağarmış bu arkadaşın şaşırmasıyla ve afallamasıyla etiği(ahlakı) olmayan bilime özeniyor. Bundan daha zehirli ne olabilir...

Var mı bu güzide arkadaşımızın bir çevre, hayvan hakları, plastik kirliği ve geri dönüşüm hakkında nokta atışı videoları böyle özenerek yaptığı ve heyacanla anlattığı ve aşırı tüketim çılgınlığı konusunda.

Anlatamaz çünkü; havalı değil elitist olmuyor o zaman. Ve bu arkadaş şimdi "influencer" mı oluyor "kanaat önderi"mi oluyor yoksa "ilham veren kişi" mi?

Videoda görülen bu basum bir hayvanın doğada olması ailesi ile olması gerekirken bir deney için istismar edilmesi kafasının yarılıp çip takılması yani kısa bir hayvanın dramını böyle ballandr ballandıra anlatmak doğrudumudur.  Yok  maymuna muz suyu veriliyormuşta, şöyle oyun oynuyormuşta... 

Soralım, böyle insanlık dışı gayri ahlaki şeyleri, böyle afallaya afallaya anlatacağına neden Kenya'lı girişimci bir kadının plastikleri dönüştürerek yerler için tuğlalara çevirdiğini anlatamaz. Ya da bu beyne çip takmanın gelecekteki riskleri nedir. Saldırgan devletlerin veya terörsitlerin savunma veya saldırı amaçlı kullanımının önüne yani insalığın zararına kullanımın önüne geçecek önlem nedir?

Ne anlıyoruz bu videodan biz, engelliler için ilerde yapılacak bir teknoloji için hayvanların fütursuzca sonsuzca istismar edilip kullanımının mübah olduğunu ve bunun risklerinin olmadığını mı? Ne yapalım şimdi? Bizim zeki çocuklarımız dünya çevre yokolurken kasıp Harvard veya MIT kazanıp yurt dışına böyle şeyler yapmaya mı gitsinler.?

Sonuç olarak, Barış Özcan izlemek bir statü veya kimlik ve sanıldığı gibi faydalı değildir çocuklar ve gençler. Boşuna havaya girmeyin kıyas yaparak "ben Enes Batur izlemiyorum Barış Özcan izliyorum" diye. İkisi de aynı yola çıkıyor; tüketerek yok olan insanlığa hizmet, birisi sadece bunu daha dolaylı ve elitist şekilde yapıyor, bilimle kitap okumayla vesaire. Kanmayın özenmeyin gerçekçi ve vicdanlı olun ve sorgulayın bilimde de ahlak arayın

Bu şekilde düşünenler için #izlenmez #niyeya olarak etiketliyoruz videoyu ve kanalı.




Barış Özcan ile Etiksiz Bilim & Teknoloji Seviciliği

 


Aman aman ne büyük şeyler anlatıyor Youtube'muzun gözbebeği. Allah aşkına ya, yeter  artık ya; bırakalım bu etiksiz bilim ve teknoloji seviciliğini.

 "Bıhtık ya bıhtık" tamam ülkecek  ileri teknoloji üretmede öncü değiliz, en azından üretilen böyle etiksiz teknolojilere de öykünme ve afallamada da öncü olmayalım. 

Yıllardır bu ülkede, batının teknolojisine ilkesizce tamamen koşulsuz bir hayranlık duyurlarak ülkemizin değerli insanlarının gitmesine sebep olundu veya ülkemizde bilim gerçek hayattan koparıldı ve batı bilimi hayranlığı yaratıldı. Bırakalım bu şaşkın ve hayran teknoloji meraklısı haberciliğini veya belgeselciliğini de gerçeklere bakalım. Ve biz şunu da biliyoruz ki, bu salgın hayvanlara karşı ölçüsüz ve vahşi yaklaşımızdan doğdu ve bu pandeminin sebebi de gene bu videoki gibi hayvan istismarı.

Dünya pandemide hala ve insanlar patır patır ölüyor ve hayat insanlar için her anlamda giderek zorlaşıyor; evinde otururken iki video yapıp milyon kazanan Youtuberlar dışındaki herkes için hayat çok acımasız geçiyor bilmem farkındamıyız. Enflasyon, işsizlik ve dahası.

Bunu bilen dünyanın aklı başında bireyleri, çevre ve hayvan hakları için yırtınırken Youtube, Facebook, Twitter'da hayvanların denek olarak kullanılmasına ve vahşi ve ölçüsüzde yenmesine da karşı çıkarak daha doğal bir hayat ve sağlık ve ilaç bilimi savunurken insanlık ve doğa için,  bizim bilim bu Youtuber arkadaş olaya daha girer girmez bir heyacan bir heyacan.  Ne de güzel anlatıyor narsist Elon Musk'un maymunun beynini yarıp çip takmasını aynı videosunun kapağındaki gibi kafayı işaret ederek

Acı olan şu ki, bizim  gençlerimiz ve çocuklarımız gıpta ile arkadaşı izliyor. Sakalı ağarmış bu arkadaşın şaşırmasıyla ve afallamasıyla etiği(ahlakı) olmayan bilime özeniyor. Bundan daha zehirli ne olabilir...

Var mı bu güzide arkadaşımızın bir çevre, hayvan hakları, plastik kirliği ve geri dönüşüm hakkında nokta atışı videoları böyle özenerek yaptığı ve heyacanla anlattığı ve aşırı tüketim çılgınlığı konusunda.

Anlatamaz çünkü; havalı değil elitist olmuyor o zaman. Ve bu arkadaş şimdi "influencer" mı oluyor "kanaat önderi"mi oluyor yoksa "ilham veren kişi" mi?

Videoda görülen bu basum bir hayvanın doğada olması ailesi ile olması gerekirken bir deney için istismar edilmesi kafasının yarılıp çip takılması yani kısa bir hayvanın dramını böyle ballandr ballandıra anlatmak doğrudumudur.  Yok  maymuna muz suyu veriliyormuşta, şöyle oyun oynuyormuşta... 

Soralım, böyle insanlık dışı gayri ahlaki şeyleri, böyle afallaya afallaya anlatacağına neden Kenya'lı girişimci bir kadının plastikleri dönüştürerek yerler için tuğlalara çevirdiğini anlatamaz. Ya da bu beyne çip takmanın gelecekteki riskleri nedir. Saldırgan devletlerin veya terörsitlerin savunma veya saldırı amaçlı kullanımının önüne yani insalığın zararına kullanımın önüne geçecek önlem nedir?

Ne anlıyoruz bu videodan biz, engelliler için ilerde yapılacak bir teknoloji için hayvanların fütursuzca sonsuzca istismar edilip kullanımının mübah olduğunu ve bunun risklerinin olmadığını mı? Ne yapalım şimdi? Bizim zeki çocuklarımız dünya çevre yokolurken kasıp Harvard veya MIT kazanıp yurt dışına böyle şeyler yapmaya mı gitsinler.?

Sonuç olarak, Barış Özcan izlemek bir statü veya kimlik ve sanıldığı gibi faydalı değildir çocuklar ve gençler. Boşuna havaya girmeyin kıyas yaparak "ben Enes Batur izlemiyorum Barış Özcan izliyorum" diye. İkisi de aynı yola çıkıyor; tüketerek yok olan insanlığa hizmet, birisi sadece bunu daha dolaylı ve elitist şekilde yapıyor, bilimle kitap okumayla vesaire. Kanmayın özenmeyin gerçekçi ve vicdanlı olun ve sorgulayın bilimde de ahlak arayın

Bu şekilde düşünenler için #izlenmez #niyeya olarak etiketliyoruz videoyu ve kanalı.





Bu değerli birbirini çok sevdiği belli olan çiftimizin kanalı çok şenşakrak... 

Son sürat araba kullanırken hararetle konuştukları bir videolarına bile denk geldim geçende, bulursam yazıya ekleyeceğim, yanlarından kamyonların geçtiği ve onların bır bır konuştuğu. 

İnsan hayatı Yotuberlık'tan daha değersiz olmuş anlaşılan ama, buna müsaade edilmemesi gerekir kanun yapıcılar ve komuoyu tarafından. 

Arabada kendini video çekimi yasaklanmalıdır. Ne dersiniz? Bir kişinin hayatı kurtulacaksa bile, biz seyiciler bu zevkten ve arabada geçen zamanıda paraya çevirme fırsatından mahrum kalsın Youtuber'lar. Ne olacak sanki? Ölüm yokya... Ölüm var ya bu hareketin sonunda...

Hepimizin aklını başına devşirmesi gerekiyor. Bizim artık trafik konusunda çok daha ekstra şeylere ihtiyacımız var. Kadın cinayetlerinden ölenler yüzünden belki trafik kazalarını pek önemsemez olduk ama arabalar ve yollarda katil koca ve sevgililer kadar tehlikelidir. Ne dersiniz?

Gelelim daha özele, bu güzide çiftimiz mutluluklarını tek başına bir Youtuber ekonomisine de çevirmiş gözüküyorlar ve 1.5 miyon aboneleri var. 

Kıskandığımızdan değil Allah daha çok versin ama, bu kadar rahatlık ve boş çene muhabbeti sınırsız iticilik doğuruyor. 

Öyle yapın ki izleyen izlesin ama izlemeyen de nefret etmesin.

İsmen çoğumuz tanımasakta TV dizilerinden tanıyoruz galiba kendilerini ve açıkcası TV'den Yotube gibi özgür bir alana bu kadar laçka bir geçiş pek bir ilginç olmuştur izleyiciler için.

Noluyo Ya! konseptine uygun belki her şey ama bu kadarı fazla harbi size Noluyor Ya!

Bi durun! 

Bu sebelerle bu şekilde düşünenler için #izlenmez ve #niyeyadedirten kanal olarak etiketliyoruz kendilerini.


Sınırsız Rahatlık Sınırsız Antipati ve İticiliktir


Bu değerli birbirini çok sevdiği belli olan çiftimizin kanalı çok şenşakrak... 

Son sürat araba kullanırken hararetle konuştukları bir videolarına bile denk geldim geçende, bulursam yazıya ekleyeceğim, yanlarından kamyonların geçtiği ve onların bır bır konuştuğu. 

İnsan hayatı Yotuberlık'tan daha değersiz olmuş anlaşılan ama, buna müsaade edilmemesi gerekir kanun yapıcılar ve komuoyu tarafından. 

Arabada kendini video çekimi yasaklanmalıdır. Ne dersiniz? Bir kişinin hayatı kurtulacaksa bile, biz seyiciler bu zevkten ve arabada geçen zamanıda paraya çevirme fırsatından mahrum kalsın Youtuber'lar. Ne olacak sanki? Ölüm yokya... Ölüm var ya bu hareketin sonunda...

Hepimizin aklını başına devşirmesi gerekiyor. Bizim artık trafik konusunda çok daha ekstra şeylere ihtiyacımız var. Kadın cinayetlerinden ölenler yüzünden belki trafik kazalarını pek önemsemez olduk ama arabalar ve yollarda katil koca ve sevgililer kadar tehlikelidir. Ne dersiniz?

Gelelim daha özele, bu güzide çiftimiz mutluluklarını tek başına bir Youtuber ekonomisine de çevirmiş gözüküyorlar ve 1.5 miyon aboneleri var. 

Kıskandığımızdan değil Allah daha çok versin ama, bu kadar rahatlık ve boş çene muhabbeti sınırsız iticilik doğuruyor. 

Öyle yapın ki izleyen izlesin ama izlemeyen de nefret etmesin.

İsmen çoğumuz tanımasakta TV dizilerinden tanıyoruz galiba kendilerini ve açıkcası TV'den Yotube gibi özgür bir alana bu kadar laçka bir geçiş pek bir ilginç olmuştur izleyiciler için.

Noluyo Ya! konseptine uygun belki her şey ama bu kadarı fazla harbi size Noluyor Ya!

Bi durun! 

Bu sebelerle bu şekilde düşünenler için #izlenmez ve #niyeyadedirten kanal olarak etiketliyoruz kendilerini.



Yemek Youtuber'lığı konusunda örnek bir video aslında bu ustamızınki. 

Daha öncede bahsettiğimiz gibi, yemek anlatımı güçlü olmalı ve insanlara ilham vermelidir. Mıy mıy diye yemek anlatılmaz.

Çünkü durduk yerde kimse kalkıp bir Youtube yemek tarifini yapmaz. Eğer yapacağınız veya anlatacağınız yemeği güçlü bir doğal bir şekilde videolaştıramıyorsanız yapmayın daha iyi.

Burda ustamız tarifini çok güzel şekilde sunuyor ve örneğinide gösteriyor. İnsanı sıkmadan yormadan güzelce yapacağını yapıyor ve vermek istediği mesajıda güçlü ve doğal bir şekilde veriyor.

Sonuç; #iyiçekim #iyiiçerik olarak etiketliyoruz

Doğallık ve Ustalık Birleşince


Yemek Youtuber'lığı konusunda örnek bir video aslında bu ustamızınki. 

Daha öncede bahsettiğimiz gibi, yemek anlatımı güçlü olmalı ve insanlara ilham vermelidir. Mıy mıy diye yemek anlatılmaz.

Çünkü durduk yerde kimse kalkıp bir Youtube yemek tarifini yapmaz. Eğer yapacağınız veya anlatacağınız yemeği güçlü bir doğal bir şekilde videolaştıramıyorsanız yapmayın daha iyi.

Burda ustamız tarifini çok güzel şekilde sunuyor ve örneğinide gösteriyor. İnsanı sıkmadan yormadan güzelce yapacağını yapıyor ve vermek istediği mesajıda güçlü ve doğal bir şekilde veriyor.

Sonuç; #iyiçekim #iyiiçerik olarak etiketliyoruz

 

Teknoloji editörlerimiz kadar kendisini kaybeden Youtuber'larımız yok nerdeyse, genç zıpır Youtuber'larımızı saymazsak. Rahmetli Yurtsan Atakan'dı (Yazıları) bu işin duayeniydi ve o da ölünce böyle destursuz bir camia oluştu.

Bir hava bi hava sormayın... Sebebini bilmiyoruz, ama muhtemelen teknolojik ürünlerle ilgilidir ve bizim teknoloji editörü Youtuber arkadaşlara bakıyoruz; nedense bir türlü mütevazi olamıyorlar. Sürekli bir havalı ve abartılı olma hali. Sanırsınız kendileri üretiyorlar bu anlattıklarını.

Ama gerçekte olan ise, firmalar ürünlerini gönderiyor ve yalvarıyorlar bir nevi ya da hediye veriyorlar, arkadaşlarda bu hediyler karşısında inceleme tanıtım videoları çekiyorlar. Ama bu inceleme işini o kadar cilalayıp parlatıp abartıyorlar ki, bir süre sonra mevzu tamamen kişisel şova dönüşüyor bir habercilik olmaktan çıkıp. Birde kendi aralarında çok büyük rekabet var belliki, arada analistliğe girişiyor ve böyle fütüristik ve araştırmacı derin gazeceiliğede soyunuyorlar.

Ultra HD Abartılı Derin Bakışlı Araştırmacı Teknolog

Bu videoda bunun en güzel örneğini görüyoruz.  Erdi adlı arkaşta bir video yapıyor analizler eşliğinde ve bir bakış atıyor video kapağında görüleceği üzere... Videoyu Google bir lansman olarak yapsa bu kadar havalı ve abartı olmazdı herhalde. Görüntülere ve arkadaşın hallerine bakarsanız, sanki kendi şirketinin ürünü için bir lansman video yaptırmış ve o ürünün lansmanını yapıyor sanırsınız. Gerçekten trajikomik. Hele o videonun kapak fotosundan ki yana doğru  Android2e bakış.... Ahahahha yıkılıyoruz

Tamam anladık HD video stok aboneliğiniz var ama, bu kadar çok sürmeye gerek yoktu.

Bir sürü gereksiz karma videolar üzerine eklenmiş seslendirme ile videoyu mu izleyelim yoksa konuya mı sese mi odaklanalım arasında kalıyorsunuz.

Tabii zorlama fütüristik çabalarda var. Bu kafa hep o kafa aslında "Bizimde Bor'umuz var" diyenin bir üstü yani "Yapamıyoruz bari teknoloji nereye gidiyor biz önce tahmin edelim ve Google'un gizli planını deşifre edelim"kafası.  Peh peh... Yürü be kim tutar seni cevval teknoloji editörümüz.

Zaten loş karanlık neon ışıklı arka plandan belli çok iyi sistem yapmışsın, süper bilgisayarlar yapmışsın ve en kısa zamanda sen bu işi çözersin. Bizde son kullanıcı olarka uyanırız ve tedbirleri alırız.

Yok arkadaş bu ülke iflah olmaz; ya ifrat ya tefrit ya aşırılık veya da azlık arasında gidip gelecek.

Başlığa bakarmısınız "Android'i Bitirir mi?" Neymiş efendim şimdi Google Fuşya diye yeni bir işletim sistemi yapıyormuş ve bu gene Google'un olan Andorid i bitirirmiymiş ve bizde bunu abartılı bu video ile kendisinden dineleyeceğiz. Yok kalsın arkadaş bir normal yazı okuyalım yeter. 20 dakika karman çorman Ultra HD videoları izleyip "gavura bak neler yapıyor" triplerine girmeye gerek yok durduk yerde. Siz kendi aranızda en iyi teknoloji editörü savaşlarına devam edin havalı havalı.

Bu yüzden videoyu #izlenmez #niyeya olarak etiketledik.




Ultra HD Abartılı Derin Bakışlı Araştırmacı Teknolog

 

Teknoloji editörlerimiz kadar kendisini kaybeden Youtuber'larımız yok nerdeyse, genç zıpır Youtuber'larımızı saymazsak. Rahmetli Yurtsan Atakan'dı (Yazıları) bu işin duayeniydi ve o da ölünce böyle destursuz bir camia oluştu.

Bir hava bi hava sormayın... Sebebini bilmiyoruz, ama muhtemelen teknolojik ürünlerle ilgilidir ve bizim teknoloji editörü Youtuber arkadaşlara bakıyoruz; nedense bir türlü mütevazi olamıyorlar. Sürekli bir havalı ve abartılı olma hali. Sanırsınız kendileri üretiyorlar bu anlattıklarını.

Ama gerçekte olan ise, firmalar ürünlerini gönderiyor ve yalvarıyorlar bir nevi ya da hediye veriyorlar, arkadaşlarda bu hediyler karşısında inceleme tanıtım videoları çekiyorlar. Ama bu inceleme işini o kadar cilalayıp parlatıp abartıyorlar ki, bir süre sonra mevzu tamamen kişisel şova dönüşüyor bir habercilik olmaktan çıkıp. Birde kendi aralarında çok büyük rekabet var belliki, arada analistliğe girişiyor ve böyle fütüristik ve araştırmacı derin gazeceiliğede soyunuyorlar.

Ultra HD Abartılı Derin Bakışlı Araştırmacı Teknolog

Bu videoda bunun en güzel örneğini görüyoruz.  Erdi adlı arkaşta bir video yapıyor analizler eşliğinde ve bir bakış atıyor video kapağında görüleceği üzere... Videoyu Google bir lansman olarak yapsa bu kadar havalı ve abartı olmazdı herhalde. Görüntülere ve arkadaşın hallerine bakarsanız, sanki kendi şirketinin ürünü için bir lansman video yaptırmış ve o ürünün lansmanını yapıyor sanırsınız. Gerçekten trajikomik. Hele o videonun kapak fotosundan ki yana doğru  Android2e bakış.... Ahahahha yıkılıyoruz

Tamam anladık HD video stok aboneliğiniz var ama, bu kadar çok sürmeye gerek yoktu.

Bir sürü gereksiz karma videolar üzerine eklenmiş seslendirme ile videoyu mu izleyelim yoksa konuya mı sese mi odaklanalım arasında kalıyorsunuz.

Tabii zorlama fütüristik çabalarda var. Bu kafa hep o kafa aslında "Bizimde Bor'umuz var" diyenin bir üstü yani "Yapamıyoruz bari teknoloji nereye gidiyor biz önce tahmin edelim ve Google'un gizli planını deşifre edelim"kafası.  Peh peh... Yürü be kim tutar seni cevval teknoloji editörümüz.

Zaten loş karanlık neon ışıklı arka plandan belli çok iyi sistem yapmışsın, süper bilgisayarlar yapmışsın ve en kısa zamanda sen bu işi çözersin. Bizde son kullanıcı olarka uyanırız ve tedbirleri alırız.

Yok arkadaş bu ülke iflah olmaz; ya ifrat ya tefrit ya aşırılık veya da azlık arasında gidip gelecek.

Başlığa bakarmısınız "Android'i Bitirir mi?" Neymiş efendim şimdi Google Fuşya diye yeni bir işletim sistemi yapıyormuş ve bu gene Google'un olan Andorid i bitirirmiymiş ve bizde bunu abartılı bu video ile kendisinden dineleyeceğiz. Yok kalsın arkadaş bir normal yazı okuyalım yeter. 20 dakika karman çorman Ultra HD videoları izleyip "gavura bak neler yapıyor" triplerine girmeye gerek yok durduk yerde. Siz kendi aranızda en iyi teknoloji editörü savaşlarına devam edin havalı havalı.

Bu yüzden videoyu #izlenmez #niyeya olarak etiketledik.




 

Trend listesinde 26'ıncı o yüzden bakmak gerek. Bakıyoruz bizde, video son derece sade bir video ama giderek sönükleşiyor, tabii altta 1.6 milyon aboneyi görünce beklentimizde artıyor. Ama maalesef video bir yemek pişirme videosu gibi gelmiyor. Son derece sönük bir performans ve kısık bir sesle sanki evdekiler rahatsız olmasın gibi gece yarısı çekilmiş gibi.

Gerçekten katlanılır gibi değil, hele kelimeleri anlatırken yutmalar vesaire. Hem çorba çok basit ama çok lezzetli diye beklenti oluşturuluyor ama videoya bakıyoruz son derece yetersiz bir anlatım.

"Çorba bu ne bekliyorsunuz?" da denebilir ama değil öyle. Eğer siz milyon kişiye ulaşmışsanız anlatımınız güçlü ve tok olmalı ki enerji versin insanlara o çorbayı yapmada.

Şu halde çorbayı ben asla denemem.

Videoyu #kötüperformans olarak etikerliyoruz


Aman Evdekiler Rahatsız Olmasın

 

Trend listesinde 26'ıncı o yüzden bakmak gerek. Bakıyoruz bizde, video son derece sade bir video ama giderek sönükleşiyor, tabii altta 1.6 milyon aboneyi görünce beklentimizde artıyor. Ama maalesef video bir yemek pişirme videosu gibi gelmiyor. Son derece sönük bir performans ve kısık bir sesle sanki evdekiler rahatsız olmasın gibi gece yarısı çekilmiş gibi.

Gerçekten katlanılır gibi değil, hele kelimeleri anlatırken yutmalar vesaire. Hem çorba çok basit ama çok lezzetli diye beklenti oluşturuluyor ama videoya bakıyoruz son derece yetersiz bir anlatım.

"Çorba bu ne bekliyorsunuz?" da denebilir ama değil öyle. Eğer siz milyon kişiye ulaşmışsanız anlatımınız güçlü ve tok olmalı ki enerji versin insanlara o çorbayı yapmada.

Şu halde çorbayı ben asla denemem.

Videoyu #kötüperformans olarak etikerliyoruz



Gençlerin Youtube başarıları son 3-4 yılda o kadar çok öne çıkmış durumdaki, şu an en ünlü popçu  bile onların yanında küçük görülüyor veya sönük kalıyor. 

D&R ise yazarlarından genç birisini seçip çok güzel bir youtube video reklamı hazırlamış. Bizde genç yazarların varlığını hatırlatan bu videoyu inceledik.

Yazarları ve Kitapları Unuttuk! D&R Reklamlarla Hatırlattı!

Miraç Çağrı Aktaş adlı bu 26 yaşındaki sempatik ve samimi arkadaşımız 500.000 tane satan kitabı bile olan bir yazarmış.

Gerçekten böyle kitap yazmayı seven insanların da var olduğunu bilmek çok güzel; çünkü herşey video içerik değil yazılar ve kitaplarda var olmalı hayatımızda.

Ayrıcan motivasyon öğeleri bile var video içerikte. Bu anlamda da gençlere örnek teşkil edebilir.

Video çok anlaşılır ve net bir şekilde kaydedilmiş yazarımızın güzel anlatımı ile. Çok sade ve güzel şekilde montajlamışlar. Yani sıkılmadan izlettiriyor. 

Bu yüzden  #iyicekim #iyiicerik olarak etiketledik.


Yazarları ve Kitapları Unuttuk!


Gençlerin Youtube başarıları son 3-4 yılda o kadar çok öne çıkmış durumdaki, şu an en ünlü popçu  bile onların yanında küçük görülüyor veya sönük kalıyor. 

D&R ise yazarlarından genç birisini seçip çok güzel bir youtube video reklamı hazırlamış. Bizde genç yazarların varlığını hatırlatan bu videoyu inceledik.

Yazarları ve Kitapları Unuttuk! D&R Reklamlarla Hatırlattı!

Miraç Çağrı Aktaş adlı bu 26 yaşındaki sempatik ve samimi arkadaşımız 500.000 tane satan kitabı bile olan bir yazarmış.

Gerçekten böyle kitap yazmayı seven insanların da var olduğunu bilmek çok güzel; çünkü herşey video içerik değil yazılar ve kitaplarda var olmalı hayatımızda.

Ayrıcan motivasyon öğeleri bile var video içerikte. Bu anlamda da gençlere örnek teşkil edebilir.

Video çok anlaşılır ve net bir şekilde kaydedilmiş yazarımızın güzel anlatımı ile. Çok sade ve güzel şekilde montajlamışlar. Yani sıkılmadan izlettiriyor. 

Bu yüzden  #iyicekim #iyiicerik olarak etiketledik.


 

Özensiz amatör işlerin milyon yüzbin abone ve izlenmelere ulaştığı Youtube'da uzun zamandır var olan ama gereken ilgili bir türlü görmeyen bir müzik tv kanalı MİLYON TV.  Mesela Çelik - Hakan Peker'le konuşuyor 10000 izleme almıyor gibi komik bir şeyler oluyor. Bu gerçekten üzücü, oysa hepsi çok özenli ve nitelikli yapımlar ve videolar.

Bu videoda biraz daha da gaza basmış gibiler ve çok özel bir konukları var ve çok kaliteli bir video olmuş, hem içerik hem teknik olarak. Bu yüzden alkışı hakediyor. Sunucu Emel YALÇIN çok samimi ve tıkanmıyor ve kekelemiyor. Çünkü normalde güçlü kariyerli sanatçı konuklar karşısında herkes tıkanır. Birazda kadın dayanışması olmuş.

Bu video gerçekten kalitenin zirvesinde. Bu yüzden ön çıkarmakta fayda var izleyin ve paylaşın.

#iyicerik #iyicekim #populer etiketlerini sonuna kadar ediyor. Devam hak ettiği yeri bulacak bu kanal.

Milyon TV Hakettiği İlgiyi Görmüyor

 

Özensiz amatör işlerin milyon yüzbin abone ve izlenmelere ulaştığı Youtube'da uzun zamandır var olan ama gereken ilgili bir türlü görmeyen bir müzik tv kanalı MİLYON TV.  Mesela Çelik - Hakan Peker'le konuşuyor 10000 izleme almıyor gibi komik bir şeyler oluyor. Bu gerçekten üzücü, oysa hepsi çok özenli ve nitelikli yapımlar ve videolar.

Bu videoda biraz daha da gaza basmış gibiler ve çok özel bir konukları var ve çok kaliteli bir video olmuş, hem içerik hem teknik olarak. Bu yüzden alkışı hakediyor. Sunucu Emel YALÇIN çok samimi ve tıkanmıyor ve kekelemiyor. Çünkü normalde güçlü kariyerli sanatçı konuklar karşısında herkes tıkanır. Birazda kadın dayanışması olmuş.

Bu video gerçekten kalitenin zirvesinde. Bu yüzden ön çıkarmakta fayda var izleyin ve paylaşın.

#iyicerik #iyicekim #populer etiketlerini sonuna kadar ediyor. Devam hak ettiği yeri bulacak bu kanal.

 

Ayaküstü Lezzetler adlı kanalına "Merhaba, bu hafta harika bir içerikle karşınızdayız" diye girmek. Sanki TV de sağlık konuşuyoruz...

"Merhaba bu hafta harika bir ayaküstü lezzet yiyecekle; pizza ile karşınızdayız" deseydiniz keşke arkadaşlar, en azından pizzaya olan saygınızdan...

Hele o elde kahvelerle videoya başlamak yok mu? Arkadaşlar bağırıyor adeta biz ayaküstülüğün değil iticiliğin ve özensizliğin dibine vuracağız diye. Artı hele o video yanındaki konuşurken dalıp gitmeler yok mu?

Ayrıca 30 bine yakın aboneye saygı gereği insan ne diyeceğini önceden iyice düşünür... Yazık o drone çekimine de onun ardından ki sonrasında bu kadar kötü bir giriş ve sunum var. 

Yemek kanalın ismine uygun ayaküstü olacak diye, herşey ayaküstü olmamalı kanalda. Yani konuşmaların özensizliği de dahil buna ve oturabilirsiniz biryerer bulup sonuçta 30-40 a yakın yaşınız var sürekli ayakta neden görünüyorsunuz.?.

"Hadi neyse" diyoruz devam ediyoruz, karanlık bir çekim çıkıyor karşımıza karanalıkta bir muahbbet dönüyor ve ilk pizza öyle karanlıkta pişiyor ve "bu çok büyük büyük" nidaları ile dışarda yer aramalar başlıyor vesaire. Biz sıkılıyoruz giderek.

Ayaküstü Lezzetler ayaküstü sefilliğe dönüşüyor dolmuşta ayakta gitmek gibi adeta ve daha ilk pizza tatma denemesinde pizzayı unutuyor ve arkadaşların haline üzülmeye başlıyoruz.
 
Tamam kanalın adı ayaküstü lezzetler ama,  o ilk pizzayı sahile bir parka gidip, güzelce bağdaş kurup pizzayı yerde aranıza koyup adam gibi yemenize engel değildi.
 
Sonuçta kafasında saç kalmayacak kadar yaş almışsınız insalarsınız, gidip elalemin kayığının üstünde neden pizza tırtıklıyorsunuz..

Film burda kopuyor açıkcası, sonrası ne olduğu mühim değil ve izleyerek kendinizi strese sokmayın.

Videomuz 3 kategoride olmayı hak ediyor.. #niyeya #kötüperformans


Ayaküstü Lezzet Sefillik Olursa

 

Ayaküstü Lezzetler adlı kanalına "Merhaba, bu hafta harika bir içerikle karşınızdayız" diye girmek. Sanki TV de sağlık konuşuyoruz...

"Merhaba bu hafta harika bir ayaküstü lezzet yiyecekle; pizza ile karşınızdayız" deseydiniz keşke arkadaşlar, en azından pizzaya olan saygınızdan...

Hele o elde kahvelerle videoya başlamak yok mu? Arkadaşlar bağırıyor adeta biz ayaküstülüğün değil iticiliğin ve özensizliğin dibine vuracağız diye. Artı hele o video yanındaki konuşurken dalıp gitmeler yok mu?

Ayrıca 30 bine yakın aboneye saygı gereği insan ne diyeceğini önceden iyice düşünür... Yazık o drone çekimine de onun ardından ki sonrasında bu kadar kötü bir giriş ve sunum var. 

Yemek kanalın ismine uygun ayaküstü olacak diye, herşey ayaküstü olmamalı kanalda. Yani konuşmaların özensizliği de dahil buna ve oturabilirsiniz biryerer bulup sonuçta 30-40 a yakın yaşınız var sürekli ayakta neden görünüyorsunuz.?.

"Hadi neyse" diyoruz devam ediyoruz, karanlık bir çekim çıkıyor karşımıza karanalıkta bir muahbbet dönüyor ve ilk pizza öyle karanlıkta pişiyor ve "bu çok büyük büyük" nidaları ile dışarda yer aramalar başlıyor vesaire. Biz sıkılıyoruz giderek.

Ayaküstü Lezzetler ayaküstü sefilliğe dönüşüyor dolmuşta ayakta gitmek gibi adeta ve daha ilk pizza tatma denemesinde pizzayı unutuyor ve arkadaşların haline üzülmeye başlıyoruz.
 
Tamam kanalın adı ayaküstü lezzetler ama,  o ilk pizzayı sahile bir parka gidip, güzelce bağdaş kurup pizzayı yerde aranıza koyup adam gibi yemenize engel değildi.
 
Sonuçta kafasında saç kalmayacak kadar yaş almışsınız insalarsınız, gidip elalemin kayığının üstünde neden pizza tırtıklıyorsunuz..

Film burda kopuyor açıkcası, sonrası ne olduğu mühim değil ve izleyerek kendinizi strese sokmayın.

Videomuz 3 kategoride olmayı hak ediyor.. #niyeya #kötüperformans



Videoyu izlerken, önce arkadaşların çocuksu hal ve hareketlerine sonra kanal abone sayısına sonra 20 tl mevuzusuna sonra tarihi mekanlara ve genel olarak videodaki karmaşaya bakıyorsunuz.

7 milyon kanal abonesine sahip olup, hala daha kanalı yeni açmış gibi doğal olmalarıda ilginç geliyor. Zaten bir süre sonra sizde videonun ne mahiyetle çekildiğini veya ne yapılmaya çalışıldığını arkadaşların neci olduğunu unutuyorsunuz. Çünkü o kadar rahatlar ki arkadaşlar; tarihi camii içinde halı sahaya girmiş gibi bir o yana bir bi bu yana bile koşmaya başlıyorlar.

Evden izinsiz İstanbul'u gezmeye çıkan 10 yaşlarında 3 şımarık küçük çocuk gibi şen olan bu gençlerin ne yapmayı amaçladıkları gerçekten muamma. "20 TL ile gezilip eğlenilir mi?" deneyi yapıyorlar ama bu olay arada kaynıyor gibi. Zaten "şu parayla şu nu bunu yaptık olur mu" mevsusu da bayatladığı için onlar da pek takmıyorlar ve oardan oraya savruluyor.

Ve onlarda 20 tl nin peş para etmediğini artık biliyorlar, bu yüzden "Silivri korkusundan muhaliflik yapamıyoruz, en azından saykoya bağlayalım" durumu var gibi. İyi de yapıyorlar siyaset muhalefet partilerinin işi 25000 lira maaş alan vekillerin en başta. Bu beyacanlı delikanlı gençlerin değil.

Kanal abone sayısına rağmen videonun bir prodüksiyon olmadığı zaten ortada ve nereye varacağı da hiç belli değil. Bu yüzden yarıda bırakıp 30 dakikanızı harcamanıza gerek yok. Muhtemelen ben ne izledim diyeceksiniz sonunda.

Kendilerine tavsiye edeceğimiz şey, daha farklı konular bulmaları ve dağınık değil biraz odaklanarak hareket etmeleri, birden fazla kameraman yapmaları ve seslerini iyi tonlama yaparak kullanmaları.

Bu yüzden hem #izlenmez hemde #niyeya olarak işaretledik.

Kafalar : 20 TL İLE BİR GÜN GEÇİRMEK!




Takipçiler 7 Milyon Ama Kafalar 20 Milyon


Videoyu izlerken, önce arkadaşların çocuksu hal ve hareketlerine sonra kanal abone sayısına sonra 20 tl mevuzusuna sonra tarihi mekanlara ve genel olarak videodaki karmaşaya bakıyorsunuz.

7 milyon kanal abonesine sahip olup, hala daha kanalı yeni açmış gibi doğal olmalarıda ilginç geliyor. Zaten bir süre sonra sizde videonun ne mahiyetle çekildiğini veya ne yapılmaya çalışıldığını arkadaşların neci olduğunu unutuyorsunuz. Çünkü o kadar rahatlar ki arkadaşlar; tarihi camii içinde halı sahaya girmiş gibi bir o yana bir bi bu yana bile koşmaya başlıyorlar.

Evden izinsiz İstanbul'u gezmeye çıkan 10 yaşlarında 3 şımarık küçük çocuk gibi şen olan bu gençlerin ne yapmayı amaçladıkları gerçekten muamma. "20 TL ile gezilip eğlenilir mi?" deneyi yapıyorlar ama bu olay arada kaynıyor gibi. Zaten "şu parayla şu nu bunu yaptık olur mu" mevsusu da bayatladığı için onlar da pek takmıyorlar ve oardan oraya savruluyor.

Ve onlarda 20 tl nin peş para etmediğini artık biliyorlar, bu yüzden "Silivri korkusundan muhaliflik yapamıyoruz, en azından saykoya bağlayalım" durumu var gibi. İyi de yapıyorlar siyaset muhalefet partilerinin işi 25000 lira maaş alan vekillerin en başta. Bu beyacanlı delikanlı gençlerin değil.

Kanal abone sayısına rağmen videonun bir prodüksiyon olmadığı zaten ortada ve nereye varacağı da hiç belli değil. Bu yüzden yarıda bırakıp 30 dakikanızı harcamanıza gerek yok. Muhtemelen ben ne izledim diyeceksiniz sonunda.

Kendilerine tavsiye edeceğimiz şey, daha farklı konular bulmaları ve dağınık değil biraz odaklanarak hareket etmeleri, birden fazla kameraman yapmaları ve seslerini iyi tonlama yaparak kullanmaları.

Bu yüzden hem #izlenmez hemde #niyeya olarak işaretledik.

Kafalar : 20 TL İLE BİR GÜN GEÇİRMEK!





Konu harika ve harika başlıyor her şey "amanın o da ne?" her şey birden hızlanıyor ve karmaşık hale geliyor; aynı gene bu video da eleştirildiği üzere internetin ve internet ürünlerinin google, facebok, youtube gibi başladıktan sonra geldikleri hallerindeki gibi.

Arkadaşlar bu ne acele? Bu kadar mühim bir konuyu 15 dakikaya sığrdırmanız gerekmezdi biz hayli hayli 30 dakikamızı verirdik. 

Nedir o seslendirmedeki ve görüntülerideki hız ve karmaşıklık?  Amaç ne burda ? Hepimizi hızlı okuma ve dikkat konsantrasyon eğitimi kursuna mı göndermek? Yoksa videoyu yaparken hacker filmleri mi izlediniz?

Böyle iyi bir saçmalama olamaz! Tamam sizde avrupalı haberciler olarak ABD'de deki fast food haberciliği örnek almaya çalışmışsınız, anladık; havalı görüntüler, hızlı geçişler ve hızlı anlatımlar vs ama avrupalı olduğunuzu ve ABD'li bir vatandaştan 3x yavaş düşündüğünüzü, yaşadığınızı ve tükettiğinizi veya 3x yavaş geç anladığınızı unuttunuz galiba.

Sonuç mu? Çok iyi saçmalamışsınız. İyi çünkü içeirk çok iyi saçma çünkü izlenecek gibi değil. 

Videonuzu bu haliyle 15 dakika sabredip izlemeyecek kimse... Bir çuval inciri berbat etmişsiniz. Saçmalamanız videonun içeirğinin önemini unutturmuş.

Bu sebeplerle sizi #kötüperformans ve #izlenmez olarak etiketledik.


Böyle İyi Saçmalamak Olamaz!


Konu harika ve harika başlıyor her şey "amanın o da ne?" her şey birden hızlanıyor ve karmaşık hale geliyor; aynı gene bu video da eleştirildiği üzere internetin ve internet ürünlerinin google, facebok, youtube gibi başladıktan sonra geldikleri hallerindeki gibi.

Arkadaşlar bu ne acele? Bu kadar mühim bir konuyu 15 dakikaya sığrdırmanız gerekmezdi biz hayli hayli 30 dakikamızı verirdik. 

Nedir o seslendirmedeki ve görüntülerideki hız ve karmaşıklık?  Amaç ne burda ? Hepimizi hızlı okuma ve dikkat konsantrasyon eğitimi kursuna mı göndermek? Yoksa videoyu yaparken hacker filmleri mi izlediniz?

Böyle iyi bir saçmalama olamaz! Tamam sizde avrupalı haberciler olarak ABD'de deki fast food haberciliği örnek almaya çalışmışsınız, anladık; havalı görüntüler, hızlı geçişler ve hızlı anlatımlar vs ama avrupalı olduğunuzu ve ABD'li bir vatandaştan 3x yavaş düşündüğünüzü, yaşadığınızı ve tükettiğinizi veya 3x yavaş geç anladığınızı unuttunuz galiba.

Sonuç mu? Çok iyi saçmalamışsınız. İyi çünkü içeirk çok iyi saçma çünkü izlenecek gibi değil. 

Videonuzu bu haliyle 15 dakika sabredip izlemeyecek kimse... Bir çuval inciri berbat etmişsiniz. Saçmalamanız videonun içeirğinin önemini unutturmuş.

Bu sebeplerle sizi #kötüperformans ve #izlenmez olarak etiketledik.



 

Karşımızda yine bir "Niye Ya?" "Why Bro?" dedirten bir video daha.

Arkadaş çok iyi niyetli ve öğretici bir şey yapıyor belli, ama kanalın ismine sonra video başlığına ve sonra video açıklamasına bakınca hiç bir şey anlayamıyoruz. İnsan düşünüyor neden bu videoyu izleyeyim diye.

200 bine yakın abone yapmış birisinin bu hataları yapması normal değil ve kimsenin vakti bu kadar değersiz değil.

Bu yüzden #niyeya olarak etiketliyoruz.

 


Konu Ne Anlaşılmıyor


 

Karşımızda yine bir "Niye Ya?" "Why Bro?" dedirten bir video daha.

Arkadaş çok iyi niyetli ve öğretici bir şey yapıyor belli, ama kanalın ismine sonra video başlığına ve sonra video açıklamasına bakınca hiç bir şey anlayamıyoruz. İnsan düşünüyor neden bu videoyu izleyeyim diye.

200 bine yakın abone yapmış birisinin bu hataları yapması normal değil ve kimsenin vakti bu kadar değersiz değil.

Bu yüzden #niyeya olarak etiketliyoruz.

 



 

Videonun başlığına bakınca baştan sona özgün bir video ve videonun başlığındaki olayı anlatan bir video bulacağınızı sanıyorsunuz. 

Maalesef değil. Çeştili videolardan alıntı yapılarak karma bir videonun üzerine hikaye anlatımı hatta masal anlatımı gibi bir seslendirme yapılmış. Sonuç olarak hayalkırıklığı yaşıyorsunuz.

Seslendirmesi son derece iyi olan bu arkadaşın neden içerik konusunda başarısız bir iş çıkardığını anlamak zor.

Bu tür kanalların habere tıklatmak için başlığını farklı kullanan haber sitelerinden farkı yok. Amaç sadece para.

Video Başlığı İçerikle Tam Eşleşmiyor


 

Videonun başlığına bakınca baştan sona özgün bir video ve videonun başlığındaki olayı anlatan bir video bulacağınızı sanıyorsunuz. 

Maalesef değil. Çeştili videolardan alıntı yapılarak karma bir videonun üzerine hikaye anlatımı hatta masal anlatımı gibi bir seslendirme yapılmış. Sonuç olarak hayalkırıklığı yaşıyorsunuz.

Seslendirmesi son derece iyi olan bu arkadaşın neden içerik konusunda başarısız bir iş çıkardığını anlamak zor.

Bu tür kanalların habere tıklatmak için başlığını farklı kullanan haber sitelerinden farkı yok. Amaç sadece para.

 

Pandemide malum e-ticaret çok önemli hale geldi. Bu yüzden e-ticaret yapma konusunda gerek yazılım gerekse danışmanlık firmaları insanlara ve işletmelere rehberlik konusunda bir çok işler yapıyorlar. 

E-Ticaret Türkiye kanalı da e-ticaret yapanlara rehberlik konusunda bir kanal açmış ve nitelikli videolar yapıyor. Bu video da bunlardan birisi, özellikle Instagram üzerinden e-ticaret yapan bir toplum olduğumuz için çok fazla ilgi çekecek ve insanlara doğru bilgiler sunmayı amaçlayan nitelikli bir video yapılmış.

Hem içerik hem çekim olarak her açıdan mükemmele yakın bir rehberlik videosu olan bu videyo mutlaka izleyin.

Nitelikli E-Ticarete Giriş ve Doğru Bilgi

 

Pandemide malum e-ticaret çok önemli hale geldi. Bu yüzden e-ticaret yapma konusunda gerek yazılım gerekse danışmanlık firmaları insanlara ve işletmelere rehberlik konusunda bir çok işler yapıyorlar. 

E-Ticaret Türkiye kanalı da e-ticaret yapanlara rehberlik konusunda bir kanal açmış ve nitelikli videolar yapıyor. Bu video da bunlardan birisi, özellikle Instagram üzerinden e-ticaret yapan bir toplum olduğumuz için çok fazla ilgi çekecek ve insanlara doğru bilgiler sunmayı amaçlayan nitelikli bir video yapılmış.

Hem içerik hem çekim olarak her açıdan mükemmele yakın bir rehberlik videosu olan bu videyo mutlaka izleyin.

Başta izleyince çok şapşik geliyorlar hatta tanımıyorsanız geçmişlerini "şunlara bak kendilerini komik mi sanıyorlar?" dedirtiyorlar. Ama bakmayın videolarının böyle başladığına, Cenk ve Erdem çok zekiler ve konularını çok özenle seçiyorlar. 

Zaten sonradan açılıyorlar ve ilerleyen dakikalarda giderek aralara çok ince espriler ekleyerek sizi sürekli akışta tutuyorlar. Rastgele fena sallama yetenekleri ve üstün zekaları ile insanı sürekli sırıtma ve gülme arası bir yerde tutmayı başarıyorlar. En büyük özellikleride bu. 

Ayrıca ingilizce I'ı Türkçe kelime telefuzlarında kullanma gibi bir özellikleri var daha doğrusu tüm kelimelerle oynuyorlar.

Cenk ve Erdem 30 yıla varan radyoculuktaki eşsiz performanslarını, görüntülü şekilde Youtube'a taşımış görünüyorlar. Bu Youtube'daki mizaha olan ihtiyacımız için büyük bir fırsat ve harika bir arşivleri oluşmuş şimdiden. 

 Esprileri sınırsız ve alabildiğince absürd. Eğer tahammül ederseniz, zaten mevzuyu anlıyor köfteyi çakıyorsunuz. Biraz bağımlılık yapıyor sonrasında ve Türkiye gibi kaotik bir ülkede onları ayrı bir yere koymaya başlıyorsunuz. Sıkıldığınız anda açıp izleyerek herşeyi herkesi unutabilirsiniz. Böyle de acımasız güzel bir özellikleri var. 

 Pandeminin dünyayı vurup geçtiği dönemlerde, insanları bir nebze güldürmek istemişler ve fazlasıyla başarılılılar. 

Ayrıca bizler ülke olarak her şeyi unutmaya ve kafa dağıtmaya ihtiyacımız var ülke olarak. Bu da çok keyifli geliyor zamanla ve hatta bir süre sonra Türkiye'de olduğunuzu; ekonominin ve hayatınızın battığını bile unutuyor ve hiç birşeyi sorgulmayan nötr ve nötralize edilmiş bir kafaya erişiyorsunuz. Daha ne olsun çiçek gibi. 

Kendinize iyilik yapıp, bu kanala abone olun psikolojiniz kurtulsun.

Bu sebeplerle videoyu #enkomikler olarak etiketliyoruz

Komiklikte Çığır Açımı; Cenk & Erdem

Başta izleyince çok şapşik geliyorlar hatta tanımıyorsanız geçmişlerini "şunlara bak kendilerini komik mi sanıyorlar?" dedirtiyorlar. Ama bakmayın videolarının böyle başladığına, Cenk ve Erdem çok zekiler ve konularını çok özenle seçiyorlar. 

Zaten sonradan açılıyorlar ve ilerleyen dakikalarda giderek aralara çok ince espriler ekleyerek sizi sürekli akışta tutuyorlar. Rastgele fena sallama yetenekleri ve üstün zekaları ile insanı sürekli sırıtma ve gülme arası bir yerde tutmayı başarıyorlar. En büyük özellikleride bu. 

Ayrıca ingilizce I'ı Türkçe kelime telefuzlarında kullanma gibi bir özellikleri var daha doğrusu tüm kelimelerle oynuyorlar.

Cenk ve Erdem 30 yıla varan radyoculuktaki eşsiz performanslarını, görüntülü şekilde Youtube'a taşımış görünüyorlar. Bu Youtube'daki mizaha olan ihtiyacımız için büyük bir fırsat ve harika bir arşivleri oluşmuş şimdiden. 

 Esprileri sınırsız ve alabildiğince absürd. Eğer tahammül ederseniz, zaten mevzuyu anlıyor köfteyi çakıyorsunuz. Biraz bağımlılık yapıyor sonrasında ve Türkiye gibi kaotik bir ülkede onları ayrı bir yere koymaya başlıyorsunuz. Sıkıldığınız anda açıp izleyerek herşeyi herkesi unutabilirsiniz. Böyle de acımasız güzel bir özellikleri var. 

 Pandeminin dünyayı vurup geçtiği dönemlerde, insanları bir nebze güldürmek istemişler ve fazlasıyla başarılılılar. 

Ayrıca bizler ülke olarak her şeyi unutmaya ve kafa dağıtmaya ihtiyacımız var ülke olarak. Bu da çok keyifli geliyor zamanla ve hatta bir süre sonra Türkiye'de olduğunuzu; ekonominin ve hayatınızın battığını bile unutuyor ve hiç birşeyi sorgulmayan nötr ve nötralize edilmiş bir kafaya erişiyorsunuz. Daha ne olsun çiçek gibi. 

Kendinize iyilik yapıp, bu kanala abone olun psikolojiniz kurtulsun.

Bu sebeplerle videoyu #enkomikler olarak etiketliyoruz


 

Ruhi Çenet ismiyle müsemma biri. Yani yaptığı şeyle ismi örtüşüyor. Ruhi(ruhla ilgili) demek bilinmeyen görünmeyen şeyleri ifade ediyor, bi anlamda kendisi de bilinmeyeni gizemli konuları irdeliyor.

Her haliyle sanki bu işler için yaratılmış izlenimini veriyor size. Esrarengiz konuları araştırıp belegeselleştirip seslendiren birisi o.  Bunu eşsiz derecede gizemli sesiyle harika bir uyum içinde yapıyor ve bu doğal yeteneği ve azimli çalışmasıyla muhtemelen bu abone sayılarınada ulaşması çok zor olmadı.

Ama bazı tuhaf şeyler var onun bu stiliyle yaptığı işlerde. Örneğin, bu videodaki gibi. Şöyle düşünün, güneş enerjisi ve çevrecilik konusunda insanlara esrarengiz ve derin manalı gelecek şey nedir? Nerdeyse hiç bir şey... Zaten yetişkin veya ergen bir insan bile, dünyayı fosil yakıtların mahvettiğini biliyor az çok. Bu yüzden bunu gizemli bir bilgi gibi anlatamazsınız böyle.

Peki o zaman Ruhi Çenet bu konuyu neden bu gizemli ses tonu ve bilinen o esrarengiz stiliyle işliyor. Yani bu gözle bakınca çok tuhaf gelmiyor mu size de? Çünkü sesini kısıp veya daha karizmatik yani etkileyici hale getirmesini gerektirecek bir durum yok ortada. Ortada gizemli değil vahim olan bir durum var insanlık ve çevre açısından. O da fosil yakıtların dünyayı ve iklimi mahvetmesi ve bizim bir an önce çevreci enerjilere geçmemiz gerektiği.

O zaman şu ortaya çıkıyor, eğer siz 5 milyona kadar insana hitap ediyorsanız epey bir bukelemun gibi olmalısınız; konusuna göre, aynı bir sinema veya seslendirme oyuncusu gibi farklı bir şekil almalı ve sesinizin rengini ve duruşunu değiştirmelisiniz. Çünkü her konu kendine özgüdür ve her konu mistik ve gizemli değildir. 

Güneş enerjisi yatırımını gerekiyorsa bir girişimci ve aktivist gibi anlatmalısınz ki, burada kendisi aslında girişimci halini anlatıyor. O zaman neden bu esararengiz ses tonu ve duruş? 

Bu konuyu güzel ve sade bir ses tonuyla ve farklı bir vurgulama tekniği ile anlatmalıydı. Büyüsü bozulmazdı kanalının.

Yani bu anlatımla hangi genç ve yetişkin çevre duyarlılığı veya girişimciliğe dair gerçek bir ilham alabilir. Hiç kimse....

Bu sebeplerle #kötüperformans #kötüstil olarak etiketliyoruz

Hayatta Her Konu Gizemli Değildir


 

Ruhi Çenet ismiyle müsemma biri. Yani yaptığı şeyle ismi örtüşüyor. Ruhi(ruhla ilgili) demek bilinmeyen görünmeyen şeyleri ifade ediyor, bi anlamda kendisi de bilinmeyeni gizemli konuları irdeliyor.

Her haliyle sanki bu işler için yaratılmış izlenimini veriyor size. Esrarengiz konuları araştırıp belegeselleştirip seslendiren birisi o.  Bunu eşsiz derecede gizemli sesiyle harika bir uyum içinde yapıyor ve bu doğal yeteneği ve azimli çalışmasıyla muhtemelen bu abone sayılarınada ulaşması çok zor olmadı.

Ama bazı tuhaf şeyler var onun bu stiliyle yaptığı işlerde. Örneğin, bu videodaki gibi. Şöyle düşünün, güneş enerjisi ve çevrecilik konusunda insanlara esrarengiz ve derin manalı gelecek şey nedir? Nerdeyse hiç bir şey... Zaten yetişkin veya ergen bir insan bile, dünyayı fosil yakıtların mahvettiğini biliyor az çok. Bu yüzden bunu gizemli bir bilgi gibi anlatamazsınız böyle.

Peki o zaman Ruhi Çenet bu konuyu neden bu gizemli ses tonu ve bilinen o esrarengiz stiliyle işliyor. Yani bu gözle bakınca çok tuhaf gelmiyor mu size de? Çünkü sesini kısıp veya daha karizmatik yani etkileyici hale getirmesini gerektirecek bir durum yok ortada. Ortada gizemli değil vahim olan bir durum var insanlık ve çevre açısından. O da fosil yakıtların dünyayı ve iklimi mahvetmesi ve bizim bir an önce çevreci enerjilere geçmemiz gerektiği.

O zaman şu ortaya çıkıyor, eğer siz 5 milyona kadar insana hitap ediyorsanız epey bir bukelemun gibi olmalısınız; konusuna göre, aynı bir sinema veya seslendirme oyuncusu gibi farklı bir şekil almalı ve sesinizin rengini ve duruşunu değiştirmelisiniz. Çünkü her konu kendine özgüdür ve her konu mistik ve gizemli değildir. 

Güneş enerjisi yatırımını gerekiyorsa bir girişimci ve aktivist gibi anlatmalısınz ki, burada kendisi aslında girişimci halini anlatıyor. O zaman neden bu esararengiz ses tonu ve duruş? 

Bu konuyu güzel ve sade bir ses tonuyla ve farklı bir vurgulama tekniği ile anlatmalıydı. Büyüsü bozulmazdı kanalının.

Yani bu anlatımla hangi genç ve yetişkin çevre duyarlılığı veya girişimciliğe dair gerçek bir ilham alabilir. Hiç kimse....

Bu sebeplerle #kötüperformans #kötüstil olarak etiketliyoruz


 

Hepimiz başarı hikaylerini duymak isteriz ve bize ne katacağını düşünerek izleriz. Bu başarı hikayesi gerçekten bu isteğin en zirvesi sanki. 1 saatte duyabileceğimiz şeyleri de 16 dakikada duyuyorsunuz. Bu en güzel kısmı ve tabii ki samimiyet ve prodüksiyonun kusursuzluğu.

Seçilen mekandan tutun, farklı noktalardan çekilen sahneler herşey ama herşey don derece akıcı şekilde devam ediyor, ta ki Youtube reklamları çıkana kadar.... 

"İçerik budur" diyorsunuz izlerken kendi kendinize. Çünkü konu veya hikayenin anlatımı gerçekten insanların ilgisini çeken bir konu; başarılı hikayeleri. Herkes bir şekilde bir şeyler öğrenip hayatına uygulamak istiyor başarılı insanların hayat hikayelerini izleyerek. 

Günaydın restorantlarının sahibi Cüneyt ASAN gerçekten çok etkileyici bir insan, ama asıl mesela onu böyle konuşturacak bir prodüksiyonu yapmak ve bunu StoryBOX ekibi başarmış ve Cüneyt bey ne var ne yok dökülmüş ve sormadan anlatmış gibi herşeyi.

Başarılı İnsanları Konuşturmak Zordur!

Evet, normalde bir başarılı insanı konuşturmak için epey zordur, çok soru sormanız gerekir doğru şekilde. Burda sorular sorulmuş mu o da belli değil; çünkü Cünyet Asan hiç soluklanmadan anlatmış gibi görünüyor. Çocukluğundan geldiği yaşa kadar geçirdiği evreleri gerçekten inanılmaz samimi ve güçlü bir dille anlatmış ve bir yandan da İstanbul'un son 40-50 yılına şahitlik etmiş oluyoruz...

StoryBox gerçekten iyi bir içerik oluşturmuş. Tüm çekimler ve herşey son derece iyi düşünülmüş.

Başarılı İnsanları Konuşturmak Zordur!


 

Hepimiz başarı hikaylerini duymak isteriz ve bize ne katacağını düşünerek izleriz. Bu başarı hikayesi gerçekten bu isteğin en zirvesi sanki. 1 saatte duyabileceğimiz şeyleri de 16 dakikada duyuyorsunuz. Bu en güzel kısmı ve tabii ki samimiyet ve prodüksiyonun kusursuzluğu.

Seçilen mekandan tutun, farklı noktalardan çekilen sahneler herşey ama herşey don derece akıcı şekilde devam ediyor, ta ki Youtube reklamları çıkana kadar.... 

"İçerik budur" diyorsunuz izlerken kendi kendinize. Çünkü konu veya hikayenin anlatımı gerçekten insanların ilgisini çeken bir konu; başarılı hikayeleri. Herkes bir şekilde bir şeyler öğrenip hayatına uygulamak istiyor başarılı insanların hayat hikayelerini izleyerek. 

Günaydın restorantlarının sahibi Cüneyt ASAN gerçekten çok etkileyici bir insan, ama asıl mesela onu böyle konuşturacak bir prodüksiyonu yapmak ve bunu StoryBOX ekibi başarmış ve Cüneyt bey ne var ne yok dökülmüş ve sormadan anlatmış gibi herşeyi.

Başarılı İnsanları Konuşturmak Zordur!

Evet, normalde bir başarılı insanı konuşturmak için epey zordur, çok soru sormanız gerekir doğru şekilde. Burda sorular sorulmuş mu o da belli değil; çünkü Cünyet Asan hiç soluklanmadan anlatmış gibi görünüyor. Çocukluğundan geldiği yaşa kadar geçirdiği evreleri gerçekten inanılmaz samimi ve güçlü bir dille anlatmış ve bir yandan da İstanbul'un son 40-50 yılına şahitlik etmiş oluyoruz...

StoryBox gerçekten iyi bir içerik oluşturmuş. Tüm çekimler ve herşey son derece iyi düşünülmüş.


 

Masaüstü bilgisayarlar altın çağını yaşıyor pandemi sürecinde ve bir istatistiğe göre bilgisayar satışları 15 kat artmış. Çünkü insanlar pandemide evde vakit geçirirken masaüstü ve laptop bilgisayarlara ihtiyaç duyuyorlar hemde evden çalışmak zorundalar.

PCHOCASI kanalı bu videoda işin uzmanı olarak gelinen son noktayı ele almış ve çok güzel bir içerik çıkmış ortaya. Bir uzman gözüyle bilgisayar sahiplerinin bilgisayar sistemlerini değerlendirmeye almış ve çok güzel bir şekilde bunu anlatmış.

Evet, bu işin en uç kısmı; oyun veya yayın bilgisayarları bunlar ama, yinede bilgisayar sahibi olan herkesin izleyebileceği bir video olmuş. 

Sosyal mesajımızı da verelim burdan; lütfen gençler ve yetişkinler, bu bilgisayar başında iş dışında saçma düzeyde saatler geçirip kendinizi mahvetmeyin. Hem sağlığınıza hem kesenize yazık bu aletler 500 watt yakıyorlar en az ve malum elektirik fiyatları ülkemizde uçuk seviyede.

Sonuç olarak PCHOCASI kanalı izlenmesi keyifli iyi bir içerik oluşturmuş ve sunucu arkadaşında harika anlatımı ile çok güzel bir içerik ortaya çıkarmış. Tebrikler!

Bu yüzden #iyiiçerik olarak etiketliyoruz

Anlatımda Konuda Etkileyici


 

Masaüstü bilgisayarlar altın çağını yaşıyor pandemi sürecinde ve bir istatistiğe göre bilgisayar satışları 15 kat artmış. Çünkü insanlar pandemide evde vakit geçirirken masaüstü ve laptop bilgisayarlara ihtiyaç duyuyorlar hemde evden çalışmak zorundalar.

PCHOCASI kanalı bu videoda işin uzmanı olarak gelinen son noktayı ele almış ve çok güzel bir içerik çıkmış ortaya. Bir uzman gözüyle bilgisayar sahiplerinin bilgisayar sistemlerini değerlendirmeye almış ve çok güzel bir şekilde bunu anlatmış.

Evet, bu işin en uç kısmı; oyun veya yayın bilgisayarları bunlar ama, yinede bilgisayar sahibi olan herkesin izleyebileceği bir video olmuş. 

Sosyal mesajımızı da verelim burdan; lütfen gençler ve yetişkinler, bu bilgisayar başında iş dışında saçma düzeyde saatler geçirip kendinizi mahvetmeyin. Hem sağlığınıza hem kesenize yazık bu aletler 500 watt yakıyorlar en az ve malum elektirik fiyatları ülkemizde uçuk seviyede.

Sonuç olarak PCHOCASI kanalı izlenmesi keyifli iyi bir içerik oluşturmuş ve sunucu arkadaşında harika anlatımı ile çok güzel bir içerik ortaya çıkarmış. Tebrikler!

Bu yüzden #iyiiçerik olarak etiketliyoruz


 

Adem Metan - Fatih Altaylı röportajı teknik anlamda ve stil anlamında  her açıdan bir eziyet. Her ne bikadar Fatih Altaylı çok ilgi çekici biri olsa ve söyledikleri şeyler ilgi çekse de, izlemesi çok zor bir iş çıkmış ortaya. 

En başta röportajın şekli ve kamera açıları ve kıyafetler çok tuhaf iki tarafında. 

Şimdi en baştan başlayalım, madem çok renkli bir kişilik olan Fatih Altaylı ile röportaj yapıyorsunuz, iyi güzel ama neden o patron koltuğunda ve siz neden iş görüşmesine gelmiş gibi alçak oturuyorsunuz.? 

Sonuçta normal veya diktatör bir devlet başkanı, bakan veya bir eski ve yaşlı holding başkanı da değil. Bir gazeteci kendisi sizde gazetecilik yapıyorsunuz burada.

Neden bir gazeteciyi böyle; otorite, patron veya büyük gösterme gereği duydunuz? Geçmişine saygıdansa bile çok saçma bir seviyede olmuş bu. Sonuçta kendisi çok hürmet gören biride değil bu camiiada. Çok dobra ve fütürsuz bir stille tanınıyor.

Yaşasaydı Mehmet Ali Birand'la röportaj yapsanız böyle bir çekimi kabul etmezdi muhtemelen. Röportaj karşılıklı oturulur öyle yapılır ve demokratik olanı aynı seviyeden olur. Gör Beni/Armağan'ın ki gibi eşit seviyede olur karşılıklı. Yaşasa bir Vehbi KOÇ'la 85-90 yaşında bir röportaj yapsanız patron koltuğunda olur bak bu stil; çünkü onlar yaşı ve geçmişleri ve emekleri gereği ekstra bir sayıgıyı hakediyorlar.

Gelelim kıyafetlere, Fatih Altaylı neden Alaaddin Çakıcı gibi giyinmiş ve siz neden o kadar zıttı ve gereksiz bir davet kıyafeti içindesiniz Adem Bey? Karşınızdaki kişi dediğimiz gibi 1000 lerce kişiye istihdam veren çok bir iş adamı veya bir STK başkanı veya emekli devlet başkanı vesaire değil.

Bir diğer konu, madem Fatih Altaylı gibi dobra biriyle konuşacaksınız, o zaman neden onun böyle yüksek tondan konuşmasını dengeleyecek farklı bir yapı oluşturup insanlara onu gerçek daha sade haliyle gündelik haliyle göstermeyi düşünemediniz? Burda bildiğiniz Galatasaray yöneticisi modunda konuşuyor. Biz zaten onun bu halini biliyoruz. Farklı olan ne burda?

Şu halde kendisi yaptığı TV programlarının daha üstü bir perdede, bir medya patronu gibi gözüküyor. Oysa biz onu işin mutfağını anlatacak bir stilde görmek isterdik.

Bu sebeplerle videoyu şekil olarak değerlendirmeye ladık sadece ve #kötüstil ve #niyeya olarak etiketledik.


Bu Ne Hal Böyle? (Doktor Bu Ne?)


 

Adem Metan - Fatih Altaylı röportajı teknik anlamda ve stil anlamında  her açıdan bir eziyet. Her ne bikadar Fatih Altaylı çok ilgi çekici biri olsa ve söyledikleri şeyler ilgi çekse de, izlemesi çok zor bir iş çıkmış ortaya. 

En başta röportajın şekli ve kamera açıları ve kıyafetler çok tuhaf iki tarafında. 

Şimdi en baştan başlayalım, madem çok renkli bir kişilik olan Fatih Altaylı ile röportaj yapıyorsunuz, iyi güzel ama neden o patron koltuğunda ve siz neden iş görüşmesine gelmiş gibi alçak oturuyorsunuz.? 

Sonuçta normal veya diktatör bir devlet başkanı, bakan veya bir eski ve yaşlı holding başkanı da değil. Bir gazeteci kendisi sizde gazetecilik yapıyorsunuz burada.

Neden bir gazeteciyi böyle; otorite, patron veya büyük gösterme gereği duydunuz? Geçmişine saygıdansa bile çok saçma bir seviyede olmuş bu. Sonuçta kendisi çok hürmet gören biride değil bu camiiada. Çok dobra ve fütürsuz bir stille tanınıyor.

Yaşasaydı Mehmet Ali Birand'la röportaj yapsanız böyle bir çekimi kabul etmezdi muhtemelen. Röportaj karşılıklı oturulur öyle yapılır ve demokratik olanı aynı seviyeden olur. Gör Beni/Armağan'ın ki gibi eşit seviyede olur karşılıklı. Yaşasa bir Vehbi KOÇ'la 85-90 yaşında bir röportaj yapsanız patron koltuğunda olur bak bu stil; çünkü onlar yaşı ve geçmişleri ve emekleri gereği ekstra bir sayıgıyı hakediyorlar.

Gelelim kıyafetlere, Fatih Altaylı neden Alaaddin Çakıcı gibi giyinmiş ve siz neden o kadar zıttı ve gereksiz bir davet kıyafeti içindesiniz Adem Bey? Karşınızdaki kişi dediğimiz gibi 1000 lerce kişiye istihdam veren çok bir iş adamı veya bir STK başkanı veya emekli devlet başkanı vesaire değil.

Bir diğer konu, madem Fatih Altaylı gibi dobra biriyle konuşacaksınız, o zaman neden onun böyle yüksek tondan konuşmasını dengeleyecek farklı bir yapı oluşturup insanlara onu gerçek daha sade haliyle gündelik haliyle göstermeyi düşünemediniz? Burda bildiğiniz Galatasaray yöneticisi modunda konuşuyor. Biz zaten onun bu halini biliyoruz. Farklı olan ne burda?

Şu halde kendisi yaptığı TV programlarının daha üstü bir perdede, bir medya patronu gibi gözüküyor. Oysa biz onu işin mutfağını anlatacak bir stilde görmek isterdik.

Bu sebeplerle videoyu şekil olarak değerlendirmeye ladık sadece ve #kötüstil ve #niyeya olarak etiketledik.



 

Tepkikolik çok güzel bir konsept kanal ismi gibi. Yani olması gerekir bir kanal ve 2 milyona yakın abonesi var. Demek ki ciddi ciddi tepki(reaksiyon anlamında) gösteriyorlar bazı şeylere ve onları da insanlar takip ediyor. 

Bizde bu yüzden onların genel tepki fikirlerini ve gösterdikleri tepkilerini kendimize de bir nevi başvuru kaynağı olarak görmek istedik ve TikTok fenomenini Cellat36 rumuzlu arkadaşı analiz edip tepkilerini yansttıkları videoyu izleyelim dedik. Pişmanlıkla kafa karışıklığı arasında bir şey yaşadık. Gerçekten afallamışlar ve onlarda bizler gibi seyrediyorlar aslında.

Tamam kabul, bu genç arkadaşın bulunduğu mecradan TikTok tan çok manalı bir şey çıkmaz, kendileri de bu ön yargıyla izlemeye başlıyorlar ama yinede daha iyi analizler ve tepkiler çıkarılabilirdi.

Mesela ilk şey şu olabilirdi, 4 milyon takipçisi var çünkü; çocuğun fiziğini güzel bulan genç kız akranları ve onun gibi olmak isteyen erkek akranları çoktur ve tıpkı Justin Bieber gibi... Sosyal analiz olarakta şu tepki ek olurdu mesela, bu arkadaşı takip edenler muhtemelen bir dönem bizim apaçhiler dediğimiz kesim olabilir. 

Bunların da estetik ve sanat anlayışları çok fakrlı ve kendilerine göre ve başkalarına çok nitelikli gelmiyor.. Çünkü temel yaşam felsefelerinde gider yapmak ve delikanlılık raconları var, aykırı olmak tarz olmak var kendilerine özgü olarak. Bunlarda kişiden kişie göre değiştiği ve daha çok formalist yani şekilci oldukları içinde, daha çok böyle görsel şölenler peşinde koşuyorlar tavus kuşu gibi açılıyor vs...

Tabii birde bunların kendi aralarında bir rekabet ve çatışma olduğu için küçük çaplı yer altı savaşları gibi, genel olarak daha çok laf sokmak diss atma dedikleri şeyleri var. Bu yüzden aslında bu videolarda sergilenen bu tuhaf davranışlar aslında takipçilere değil düşmanlarınadır. Bunları da ancak düşmanları ve kavgalı oldukları kişiler anlarlar.

Sonuç olarak, Tepkikolik biraz daha ders çalışarak tepki göstermeli öyle masaya yayılarak geniş geniş konuşmamalılar...


TepkiKolike Tepki


 

Tepkikolik çok güzel bir konsept kanal ismi gibi. Yani olması gerekir bir kanal ve 2 milyona yakın abonesi var. Demek ki ciddi ciddi tepki(reaksiyon anlamında) gösteriyorlar bazı şeylere ve onları da insanlar takip ediyor. 

Bizde bu yüzden onların genel tepki fikirlerini ve gösterdikleri tepkilerini kendimize de bir nevi başvuru kaynağı olarak görmek istedik ve TikTok fenomenini Cellat36 rumuzlu arkadaşı analiz edip tepkilerini yansttıkları videoyu izleyelim dedik. Pişmanlıkla kafa karışıklığı arasında bir şey yaşadık. Gerçekten afallamışlar ve onlarda bizler gibi seyrediyorlar aslında.

Tamam kabul, bu genç arkadaşın bulunduğu mecradan TikTok tan çok manalı bir şey çıkmaz, kendileri de bu ön yargıyla izlemeye başlıyorlar ama yinede daha iyi analizler ve tepkiler çıkarılabilirdi.

Mesela ilk şey şu olabilirdi, 4 milyon takipçisi var çünkü; çocuğun fiziğini güzel bulan genç kız akranları ve onun gibi olmak isteyen erkek akranları çoktur ve tıpkı Justin Bieber gibi... Sosyal analiz olarakta şu tepki ek olurdu mesela, bu arkadaşı takip edenler muhtemelen bir dönem bizim apaçhiler dediğimiz kesim olabilir. 

Bunların da estetik ve sanat anlayışları çok fakrlı ve kendilerine göre ve başkalarına çok nitelikli gelmiyor.. Çünkü temel yaşam felsefelerinde gider yapmak ve delikanlılık raconları var, aykırı olmak tarz olmak var kendilerine özgü olarak. Bunlarda kişiden kişie göre değiştiği ve daha çok formalist yani şekilci oldukları içinde, daha çok böyle görsel şölenler peşinde koşuyorlar tavus kuşu gibi açılıyor vs...

Tabii birde bunların kendi aralarında bir rekabet ve çatışma olduğu için küçük çaplı yer altı savaşları gibi, genel olarak daha çok laf sokmak diss atma dedikleri şeyleri var. Bu yüzden aslında bu videolarda sergilenen bu tuhaf davranışlar aslında takipçilere değil düşmanlarınadır. Bunları da ancak düşmanları ve kavgalı oldukları kişiler anlarlar.

Sonuç olarak, Tepkikolik biraz daha ders çalışarak tepki göstermeli öyle masaya yayılarak geniş geniş konuşmamalılar...



 

Egirişim ve teknoloji konusunda Türkiye'de bir çok büyük haber portal ve youtube kanalı var. Egirişimclik konusunda bilinen en büyük ve başarılı iş Webrazzi'den sonra, Egirisim.com ise son dönemde öne çıkanlardan birisi. 

Kanalın sahibi Hilmi adlı bu arkadaş, genel olarak başarılı başarısız egirişimcilerle kanalda röportaj yapıyor ama, kronikleşen bir sorunu olan prezantasyon kötülüğü konusunda ısrarla yıllardır bir gelişme sağlayamadı; diksiyonunu ve hitabını hala düzeltemedi. 

Egirişimcilik gibi son derece hassas ve dinamik bir alanda, Türkiye'de eğer bu seviyede bir sunum şekliniz varsa, siz aslında hitap ettiğiniz bu dinamik ve hassas insanlara yani egirişimcilere yeterli kalitede bir sunum ve habercilik yapamazsınız. Hassas bir konu çünkü; insanlar egirişimcilik yaparken hayatlarıyla oynuyorlar bir anlamda bu yüzden insanlar hassas ve herşeyden kıl tük kapabiliyorlar.

Kanalın çok takip edilmesi, 80 bin abonesinin olması sizin iyi olduğunuz ve iyi işler yaptığınız anlamına gelmez. Çünkü Türkiye'de egirişimcilik 15-20 yıldır nerdeyse çok popüler ve herkes nerdeyse bir alan adı alıp egirişim yapmaya çalışıyor. Burada bu abone sayısı sizin üstün becerinizden değil, insanlar röportaj yaptığınız egirişimci insanlardan "izlesem bir şey kaparmıyım" diye beklemesindendir. Bu yüzden kanala gözü kapalı abone oluyorlar.

Bunun en büyük kanıtı da zaten Hilmi'nin konuksuz yaptığı bu videodan anlaşılıyor. 80.000 abone olan kanalda 10 bin izlenme bile alamamış.

Nerden başlasak ki? Başta ortam felaket öncelikle, arkada iki ampul ile arkaplandan tasarruf edilmeye çalışılmış galiba ve bu bile başlı başına felaket. Egirişim mi yoksa hayatın sırları ve derin konular mı konuşulacak belli değil. Sonuçta bu bir haftalık ebülten ve dinamik ve canlı olması lazım görüntünün.

Yok muydu odada bir arka basit tablo ve iki aydınlatma tepeden şöyle! Polis sorguya mı çekiyor karnalık o da da? Nedir bu hal Hilmi bey?

Diksiyon deseniz hak getire... Ses tonlama ve vurgu nerdeyse yok gibi. Biraz daha zorlasa aslında pembe yanaklı bir makyaj videosu çıkaracak gibi bu tuhaf sunum ve ortamdan.

Olmaz böyle! "Kanal için bir yenilik yapıp daha çok içerik üreteceğim ve haftalık bülten yapacağım" deyip berbat etmişsiniz bir çuval inciri. 

Lütfen egirişime yakışır bir sunuma geçin. Bizim gençlerimiz ve tüm egirişimcilerimiz daha iyi sunumlara layıklar böyle karanlık ambiyanslara ve kötü haberciliğe değil. İnsan bu bülteni izlerse yatırımcıdandan egirişimciliktende soğuyabilir.

Bu sebeplerle #kötüperformans #kötüstil #niyeya olarak etiketliyoruz.


Meditasyon mu eGirişim mi Anlatıyoruz?


 

Egirişim ve teknoloji konusunda Türkiye'de bir çok büyük haber portal ve youtube kanalı var. Egirişimclik konusunda bilinen en büyük ve başarılı iş Webrazzi'den sonra, Egirisim.com ise son dönemde öne çıkanlardan birisi. 

Kanalın sahibi Hilmi adlı bu arkadaş, genel olarak başarılı başarısız egirişimcilerle kanalda röportaj yapıyor ama, kronikleşen bir sorunu olan prezantasyon kötülüğü konusunda ısrarla yıllardır bir gelişme sağlayamadı; diksiyonunu ve hitabını hala düzeltemedi. 

Egirişimcilik gibi son derece hassas ve dinamik bir alanda, Türkiye'de eğer bu seviyede bir sunum şekliniz varsa, siz aslında hitap ettiğiniz bu dinamik ve hassas insanlara yani egirişimcilere yeterli kalitede bir sunum ve habercilik yapamazsınız. Hassas bir konu çünkü; insanlar egirişimcilik yaparken hayatlarıyla oynuyorlar bir anlamda bu yüzden insanlar hassas ve herşeyden kıl tük kapabiliyorlar.

Kanalın çok takip edilmesi, 80 bin abonesinin olması sizin iyi olduğunuz ve iyi işler yaptığınız anlamına gelmez. Çünkü Türkiye'de egirişimcilik 15-20 yıldır nerdeyse çok popüler ve herkes nerdeyse bir alan adı alıp egirişim yapmaya çalışıyor. Burada bu abone sayısı sizin üstün becerinizden değil, insanlar röportaj yaptığınız egirişimci insanlardan "izlesem bir şey kaparmıyım" diye beklemesindendir. Bu yüzden kanala gözü kapalı abone oluyorlar.

Bunun en büyük kanıtı da zaten Hilmi'nin konuksuz yaptığı bu videodan anlaşılıyor. 80.000 abone olan kanalda 10 bin izlenme bile alamamış.

Nerden başlasak ki? Başta ortam felaket öncelikle, arkada iki ampul ile arkaplandan tasarruf edilmeye çalışılmış galiba ve bu bile başlı başına felaket. Egirişim mi yoksa hayatın sırları ve derin konular mı konuşulacak belli değil. Sonuçta bu bir haftalık ebülten ve dinamik ve canlı olması lazım görüntünün.

Yok muydu odada bir arka basit tablo ve iki aydınlatma tepeden şöyle! Polis sorguya mı çekiyor karnalık o da da? Nedir bu hal Hilmi bey?

Diksiyon deseniz hak getire... Ses tonlama ve vurgu nerdeyse yok gibi. Biraz daha zorlasa aslında pembe yanaklı bir makyaj videosu çıkaracak gibi bu tuhaf sunum ve ortamdan.

Olmaz böyle! "Kanal için bir yenilik yapıp daha çok içerik üreteceğim ve haftalık bülten yapacağım" deyip berbat etmişsiniz bir çuval inciri. 

Lütfen egirişime yakışır bir sunuma geçin. Bizim gençlerimiz ve tüm egirişimcilerimiz daha iyi sunumlara layıklar böyle karanlık ambiyanslara ve kötü haberciliğe değil. İnsan bu bülteni izlerse yatırımcıdandan egirişimciliktende soğuyabilir.

Bu sebeplerle #kötüperformans #kötüstil #niyeya olarak etiketliyoruz.



 

Kabul edelim, yabancı bir kadın ve bir Türk Yotuber erkekle bir araya gelince olaya uçkursal bakıyoruz ama bunu gerçekten aşan bir içerik olmuş. 

Oğuz'un kanalına ara sıra denk gelirim ve abone kasmak için her türlü maymunluğu yapmaya hazır gibi geldiğinden fazla izlemem, hele özellikle ayaküstü öğrencilere Türk yemekleri tanıtmaya çalışması çok yapay gelirdi. 

Gerçekten doğruymuş ve en doğrusu güzelce bir masaya oturup insanlarla sohbet etmesiymiş. Bu videoda harika bir iş çıkarmış ve kaliteli bir içerik oluşturmuş. Sohberin nitelikli ve bilgilendirici olması da hayli etkileyici. Sonuçta karşısında bir doktor var onu da hesaba katalım. Hanımefendi de çok kibar ve Türkiye ile ilgili çok güzel şeyler söylemiş.

Videoda gördüğümüz şu ki, Oğuz ilk defa amacına ulaşmış ve insanlara Türkiye'yi ayaküstü değil, doğru şekilde temsil edeceğini göstermiş. Umarız bu seviye de gider.


İyi iş çıkardın Gönüllü Türk elçisi Oğuz


 

Kabul edelim, yabancı bir kadın ve bir Türk Yotuber erkekle bir araya gelince olaya uçkursal bakıyoruz ama bunu gerçekten aşan bir içerik olmuş. 

Oğuz'un kanalına ara sıra denk gelirim ve abone kasmak için her türlü maymunluğu yapmaya hazır gibi geldiğinden fazla izlemem, hele özellikle ayaküstü öğrencilere Türk yemekleri tanıtmaya çalışması çok yapay gelirdi. 

Gerçekten doğruymuş ve en doğrusu güzelce bir masaya oturup insanlarla sohbet etmesiymiş. Bu videoda harika bir iş çıkarmış ve kaliteli bir içerik oluşturmuş. Sohberin nitelikli ve bilgilendirici olması da hayli etkileyici. Sonuçta karşısında bir doktor var onu da hesaba katalım. Hanımefendi de çok kibar ve Türkiye ile ilgili çok güzel şeyler söylemiş.

Videoda gördüğümüz şu ki, Oğuz ilk defa amacına ulaşmış ve insanlara Türkiye'yi ayaküstü değil, doğru şekilde temsil edeceğini göstermiş. Umarız bu seviye de gider.



 

"Yiyicilik" yani yemek üzerine kurulu bir kanal ve arkadaş hakkını veriyor gerçekten. Başta ilk izlerken "bu küpeli entel kim?" diye bakıyorsunuz ama öyle değil, tıpkı her sakallının dedeniz olmaması gibi. Şaka bir yana kanal sahibi arkadaş gerçekten sempatik ve iyi bir anlatıcı.

Sonuç olarak, video içeriği genel olarak her açıdan çekim ve espriler ve doğallık açısından gerçekten çok iyi hatta eğlenceli ve heyacan verici...Ustaya yürümesi dışında sorun yok :) Şaka şaka...

Yerel mutfağı tanıtma anlamında gerçekten doyurucu bir içerik ve insanlara ilham verecek şekilde damak tadı peşinde koşturacak şekilde etkileyici bir anlatımı var. Tebrikler

#iyiicerik olarak etiketliyoruz


Yiyicilerin Sempatiği


 

"Yiyicilik" yani yemek üzerine kurulu bir kanal ve arkadaş hakkını veriyor gerçekten. Başta ilk izlerken "bu küpeli entel kim?" diye bakıyorsunuz ama öyle değil, tıpkı her sakallının dedeniz olmaması gibi. Şaka bir yana kanal sahibi arkadaş gerçekten sempatik ve iyi bir anlatıcı.

Sonuç olarak, video içeriği genel olarak her açıdan çekim ve espriler ve doğallık açısından gerçekten çok iyi hatta eğlenceli ve heyacan verici...Ustaya yürümesi dışında sorun yok :) Şaka şaka...

Yerel mutfağı tanıtma anlamında gerçekten doyurucu bir içerik ve insanlara ilham verecek şekilde damak tadı peşinde koşturacak şekilde etkileyici bir anlatımı var. Tebrikler

#iyiicerik olarak etiketliyoruz



 

Malum ilk yemek videosu eleştirimizde Orkun Işıtmak'ın korkunç makarna konulu videosunu eleştirdik ve ardından harika bir videoya denk geldik ve "hah işte bu aradığımız kalitede yemek videosu" dedirtti. Çünkü yemek videosu tam anlamıyla eğlenceli olmalı ve bilgilendirmeli yani kişisel tuhaflıklarınız ve iticiliğiniz yemeğin önüne geçmemeli. Öylede yapmışlar.

Yabancı Türk ortaklığı ile, sıkı bir muhabbetle gerçekten güzel bir meydan okuma olmuş. Sucuklu pizzanında hakkını teslim edip yabancılara göstermişsiniz Gökhan bey. Sexist video başlığını bile unutturan bir performans olmuş.. Gerçi Gulianna ta ki, "pizzan senin evin gibi kokuyor" diyene kadar bizde inanmadık ama olsun. Olur öyle.

Pizzanın yapılış evrelini de bu arada göstermeniz gerçekten güzel olmuş.

Sonuç olarak videoya #iyiiçerik etiketi veriyoruz






Bu başka bir seviye!


 

Malum ilk yemek videosu eleştirimizde Orkun Işıtmak'ın korkunç makarna konulu videosunu eleştirdik ve ardından harika bir videoya denk geldik ve "hah işte bu aradığımız kalitede yemek videosu" dedirtti. Çünkü yemek videosu tam anlamıyla eğlenceli olmalı ve bilgilendirmeli yani kişisel tuhaflıklarınız ve iticiliğiniz yemeğin önüne geçmemeli. Öylede yapmışlar.

Yabancı Türk ortaklığı ile, sıkı bir muhabbetle gerçekten güzel bir meydan okuma olmuş. Sucuklu pizzanında hakkını teslim edip yabancılara göstermişsiniz Gökhan bey. Sexist video başlığını bile unutturan bir performans olmuş.. Gerçi Gulianna ta ki, "pizzan senin evin gibi kokuyor" diyene kadar bizde inanmadık ama olsun. Olur öyle.

Pizzanın yapılış evrelini de bu arada göstermeniz gerçekten güzel olmuş.

Sonuç olarak videoya #iyiiçerik etiketi veriyoruz






X ŞEYLER KANALI

Önerilen Kanal