Türkiye'nin İlk Fenomenini Tanıyın

 

Fenomen kavramın  ve kelimesini genel olarak Z kuşağı internet ünlüsü olarak biliyor ama ondan önce daha farklıydı ve bir kişi veya bir olayın popülerliğini veya varlığını açıklayamadığımız da şaşırtıcı derecede yönleri olduğunda o na fenomen derdik. 

Malum ülkemizde tiyatro, sinema ve komedi çok köklü bir geçmişe sahip.

"Peki hem tiyatroda sinemada komedide ülkemizde bu kökleri yani tohumları en güçlü şekilde, sonraki nesillerinde önünü açacak şekilde kim ekmiştir?" diye sorsalar maalesef alanının uzmanları dışında kimse cevap veremez.

Ama bu belgesel ile beraber hepimiz kolayca verebiliyoruz ve bazı şeyleri gerçekten daha net olarak anlıyoruz..

O Türkiye'nin İlk Fenomeni

Bu aralar Zafer Algöz'ünde KAFA TV kanalında sıklıkla işlediği, milyonların bayılarak izlediği, böylece giderek ortaya çıkan bir gizli hazinemizden bahsediyoruz bu analizimizde.

Kendisi, onun sadece ismini bilenler için kızı Seren Serengil'in babası.

Ama, biraz daha; hatta daha fazlasını bilenler için ise; "Türkiye'nin En Kendine Has Oyuncu ve Komedyeni diyebileceğimiz şahsiyet.

Cumhuriyetin ilk yıllarının öğretmenlerinden olan anne ve babasının katılığından kaçan, yetenekli ve hareketli bir genç olarak İstanbul'a gelip parasız ve yersiz yurtsuz şekilde sinema ve oyunculuk tutkusunun peşinden koşan ve bunu başararak Türkiye'nin en büyük oyuncusu ve komedyeni kısaca fenomeni olan bir kişiden bahsediyoruz.

O bir fenomen ve gizli hazine!

Öztürk Serengil, hakkında yapılan bu belgesel videoda kendisi o kadar güzel anlatılmış ki; sıfırdan zirve bir genç adamın Türkiye'nin zor zamanlarında ailesini de karşısına alarak, tek başına nasıl sanatını yaptığını ve sıfırdan aileden kimseden destek görmeden bir ülkenin en güçlü oyuncusu ve şov adamı olduğunu izliyorsunuzz.

Maalesef özellikle 90'lar sonrası ülkemizde sinema daha doğrusu sinema, oyunculuk ve komedi ağırlıkla Hababam Sınıfı oyuncuları üzerinden anlatıldı, tarif edildi ve tüm tiyatro ve sinema ve komedi tarihimiz buymuş gibi gösterildi.

Oysa daha köklü bir geçmişi ve öncesi var ve bu belgeselle anlıyoruz ki, Hababam Sınıfı oyuncularının Münir Özkul ve Adile Naşit dışında ki tüm oyuncuları Öztürk Serengil'in ancak getir götürünü yapabilirlermiş Türk sinemasına, tiyatrosuna ve komediye özgün olarak kattıkları anlamında. 

Belgeleseli Mutlaka Sonuna Kadar İzleyin!

Gerçekten inanılmaz bir şahsiyet ve başarı öyküsü. Yaşamının sonu her ne kadar çok dramatik olsa da Öztürk SERENGİL Türkiye'nin en büyük fenomeni olduğunu zamanında kanıtlamış ve bunu yeni nesilinde böyle bilmesi gerekir. Evet Türkiye'nin en büyük fenomeni Öztürk SERENDGİL'dir

Yıllar sonra bu belgeselle anlıyoruz ki, aslında Türk sinema ve tiyatro tarihinin bütün yıldızları, buna Kemal SUNAL, Şener ŞEN, Sadri ALIŞIK, Nejat UYGUR da dahil hepsi aslında Öztürk Serengil'in yaktığı ve zirveye çıkardığı meşaleyi taşıyan kişilermiş.

Evet belgesel o kadar iyi işlenmiş ki, bize bu şekilde bakınca eşsiz bir şahsiyet mirasımız değil aslında tüm Türkiye nin kısa bir sosyolojik tarihini anlatıyor onun hayatı.

Çünkü; başta dediğimiz gibi Cumhuriyet'in kuruluşunun ilk yıllarının katı ve militarist(askerci) devlet anlayışının birer neferi ve yontma aracı olan, çocuklarını anlayamayan ve yönlendiremeyen bir öğretmen anne ve babadan doğup onların koydukları sınırlar ve kurallardan kaçıp sadece yapabildiği en iyi şeyi; sanatını icra eden bir gençten her 10 yılda darbe yapan insana insan olarak değil rejimin neferi  olarak bakan militarist cumhuriyetçiliğin darbelerle giderek ülkeyi hukuksuz ve yolsuz , yani kapıtalist ve oportunist yaptığı zamanlarda 80'ler Türkiye'sinin kaotik ve yolsuz düzeninde sinemadan uzaklaşıp eğlence sektörüne giren ve orda kumar tutkusu içinde kaybolan bir büyük oyuncusunun hayat dönüşümünü ve ülkenin dönüşümünü izliyoruz.

Bu gerçekten bu anlamda çok acı ve utanç verici ülkemiz için. Öztür Serengil gibi bir ülkenin sinema ve komedi tarihinin kurucularından olan birinin, çok daha iyi bir hukuk ve demokrasi içinde yaşaması ve ordan oraya savrulmamaycaak bir psikolojiye eriştirmesi gerekirdi.

Maalesef ülkemize 1960'tan beri rejimi ve laikliği koruma bahanesi ile dayatılan militarist ve şöven faşizm yüzünden güzelim vatanımızda her 10 yılda yapılan askeri darbelerle sanat sektörümüzde en sert şekilde baltalanmış ve hatta mahvedilmiş ve çıkan çarpık ve bozuk düzende sadece Öztürk Serengil'ler değil İlyas Salman'lara Tarık Akan'lara Yılmaz Güney'lere büyük sıkıntılar yaşatılmıştır. (solculuk yapmak için söylenmiyor bunlar)

Öztürk Serengil bu faşist militarist elitist cumhuriyetçi anlayışın oluşturduğu düzenin en büyük kurbanlarından diyebiliriz ve her şeye rağmen kendini gerçekleştirmiş biri. 

Ama yaşadığı son tamamen ülke gerçeklerinin onu savurması ile ilgili onun beyninde tümor oluşturacak kadar. Libya'ya gidip orda gece hayatından para kazanmayı düşünmesini sağlayacak kadar kötü bir ülke gerçekleri içindede yaşıyordu.

Ve kötü geçen gençlik yılları onu bu hale getirmiştir.

Demokrasi, sivil kültür ve hukuk bu yüzden önemlidir. Kahrolsun insanların hayatını yakan militarist elitizm.

Video #iyiiçerik olmayı sonuna kadar hak ediyor. Belgeselci kanalınıza teşekkür ederiz.


Sizin Yorumunuz Nedir?

0 Yorum:

Yorum Yaz

Diğer Projelerimiz