Ülkemizde sporu en üst düzeylerde ve en üst mücadelelerle yapan tek bir sporcu var aslında.
O da Bülent KORKMAZ...
Çünkü kar,yerinde en çok kupa olan Türk futbolcu da o.
"29 kupa ile dünyanın en çok kupa kazanan Türk futbolcusu. 102 maç ile Avrupa kupalarında en çok maç yapan Türk futbolcudur. 8 şampiyonluk ile Galatasaray forması altında en fazla şampiyonluk yaşayan futbolcudur." Wikipedia
Nihat KAHVECİ'nin de dediği gibi yeni nesillerin bilmesi gerekir.
Yaygara TV kanalı eşsiz ve geleceğe miras bir iş yapmış bu video ile
Mutlaka izleyip 90'ların profesyonellerinin nasıl olduğuna dair bir şeyler öğrenin.
Video #iyiiçerik #populer ve #iyiçekim olmayı hak ediyor.
Ülkemizde sporu en üst düzeylerde ve en üst mücadelelerle yapan tek bir sporcu var aslında.
O da Bülent KORKMAZ...
Çünkü kar,yerinde en çok kupa olan Türk futbolcu da o.
"29 kupa ile dünyanın en çok kupa kazanan Türk futbolcusu. 102 maç ile Avrupa kupalarında en çok maç yapan Türk futbolcudur. 8 şampiyonluk ile Galatasaray forması altında en fazla şampiyonluk yaşayan futbolcudur." Wikipedia
Nihat KAHVECİ'nin de dediği gibi yeni nesillerin bilmesi gerekir.
Yaygara TV kanalı eşsiz ve geleceğe miras bir iş yapmış bu video ile
Mutlaka izleyip 90'ların profesyonellerinin nasıl olduğuna dair bir şeyler öğrenin.
Video #iyiiçerik #populer ve #iyiçekim olmayı hak ediyor.
Ülkemize ait elbette bir çok eşsiz şahsiyet var bir çok alanda...
Bazıları ise global çapta...
Namık EKİN bunların en eski ve bilinenlerinden...
Onun eşsiz kılan özelliklerinden ilki elbette ülkemizin yetiştirdiği en başarılı askerlerinden biri olması ve bunun yanında dünya rekorlar kitabı Guiness'e onlarca kez geçerek fiziksel ve mental meydan okumalarıyla bir çok inanılmaz şeyleri başarması.
Kendisini bir çok nesilden bir çok insan tanıyor, ama onu kendi ağzından kendi Youtube kanalında dinleme fırsatımız da var artık.
Bu videosunda kişisel bir hatası ile herkese bir tavsiye olduğu kadar, yaşadığı topluma karşı yaptığı iyiliklerle ve geçmişi başarılarla dolu bir insanın yer geldiğinde hayatında zor zamanlarda nasıl takdir gördüğünü ve ayakta kaldığını anlatıyor.
Onu yakından tanımak için kanalında yer alın, başkalarının kitaplarıyla mafya-devlet itirafları yapanı değil gerçek bir vatanseveri takip edin.
Video #iyiiçerik #çokizlenen etikeni çoktan hak ediyor
Ülkemize ait elbette bir çok eşsiz şahsiyet var bir çok alanda...
Bazıları ise global çapta...
Namık EKİN bunların en eski ve bilinenlerinden...
Onun eşsiz kılan özelliklerinden ilki elbette ülkemizin yetiştirdiği en başarılı askerlerinden biri olması ve bunun yanında dünya rekorlar kitabı Guiness'e onlarca kez geçerek fiziksel ve mental meydan okumalarıyla bir çok inanılmaz şeyleri başarması.
Kendisini bir çok nesilden bir çok insan tanıyor, ama onu kendi ağzından kendi Youtube kanalında dinleme fırsatımız da var artık.
Bu videosunda kişisel bir hatası ile herkese bir tavsiye olduğu kadar, yaşadığı topluma karşı yaptığı iyiliklerle ve geçmişi başarılarla dolu bir insanın yer geldiğinde hayatında zor zamanlarda nasıl takdir gördüğünü ve ayakta kaldığını anlatıyor.
Onu yakından tanımak için kanalında yer alın, başkalarının kitaplarıyla mafya-devlet itirafları yapanı değil gerçek bir vatanseveri takip edin.
Video #iyiiçerik #çokizlenen etikeni çoktan hak ediyor
İstanbul'un dünyanın ne kadar özel ve ilginç bir coğrafyası ve şehiri olduğunu anlatmaya gerek yok.
İstanbul tek başına bir yaşam biçimidir ve orada yaşayanların da yaşamayanların da kalbini çalan bir yerdir.
"Parayı bulsak kaçacağız bir an önce buradan" diye düşündüğümüz ama çoğu zaman onsuz yapamayacağımızı düşündüğümüz ve ne bulduysak o yaşama talim ettiğimiz bir yerdir.
İstanbul, İstanbul sakinlerinin çoğusu için bu kadar olduğu kadar ikinci bir canlılar içinde aynı zor hayat şartlarına sahiptir. O da İstanbul'un kedileri için..
Evet, artık nihayet adını da koyduk; kediler var evet birde İstanbul'un kedileri...
İstanbul kediler olmadan eksik olurdu diyebiliyoruz artık çünkü onlar her yerindeler ve müthiş bir şekilde bu şehre uyuyorlar...
İstanbul kedileri İstanbul'a o kadar adapte olmuşlardır ki, insanların ciğerlerini bile biliyorlar ve kimin peş para etmez kimin insan olduğunu en güzel onlar biliyorlar.
Üstelik, insanlarla olan bu anlaşılması zor ilişkileri artık Youtube'da da önemli yer edecek kadar var.
Bir çok kedi konulu Youtube kanalı var ve İstanbul'un bu eşsiz güzelliği olan sokak kedilerini çekip yayınlıyor ve hatta elde ettikleri izlenme geliri ile onlara mama alıyorlar.
İstanbul Cats'de bunlardan biri ve dünyaya İstanbul'un sokak kedilerini tanıyorlar.
Bedava terapi istiyorsanız mutlaka bir kedi konulu kanala abone olun. Onların güzelliklerini izleyerek kendinizi iyileştirin..
Video #iyiçerik ve #iyiçekim olmayı çok fazlasıyla hak ediyor.
İstanbul'un dünyanın ne kadar özel ve ilginç bir coğrafyası ve şehiri olduğunu anlatmaya gerek yok.
İstanbul tek başına bir yaşam biçimidir ve orada yaşayanların da yaşamayanların da kalbini çalan bir yerdir.
"Parayı bulsak kaçacağız bir an önce buradan" diye düşündüğümüz ama çoğu zaman onsuz yapamayacağımızı düşündüğümüz ve ne bulduysak o yaşama talim ettiğimiz bir yerdir.
İstanbul, İstanbul sakinlerinin çoğusu için bu kadar olduğu kadar ikinci bir canlılar içinde aynı zor hayat şartlarına sahiptir. O da İstanbul'un kedileri için..
Evet, artık nihayet adını da koyduk; kediler var evet birde İstanbul'un kedileri...
İstanbul kediler olmadan eksik olurdu diyebiliyoruz artık çünkü onlar her yerindeler ve müthiş bir şekilde bu şehre uyuyorlar...
İstanbul kedileri İstanbul'a o kadar adapte olmuşlardır ki, insanların ciğerlerini bile biliyorlar ve kimin peş para etmez kimin insan olduğunu en güzel onlar biliyorlar.
Üstelik, insanlarla olan bu anlaşılması zor ilişkileri artık Youtube'da da önemli yer edecek kadar var.
Bir çok kedi konulu Youtube kanalı var ve İstanbul'un bu eşsiz güzelliği olan sokak kedilerini çekip yayınlıyor ve hatta elde ettikleri izlenme geliri ile onlara mama alıyorlar.
İstanbul Cats'de bunlardan biri ve dünyaya İstanbul'un sokak kedilerini tanıyorlar.
Bedava terapi istiyorsanız mutlaka bir kedi konulu kanala abone olun. Onların güzelliklerini izleyerek kendinizi iyileştirin..
Video #iyiçerik ve #iyiçekim olmayı çok fazlasıyla hak ediyor.
Ülkemizin otomobil piyasası malumunuz ve dahası ülkemizde otomobile yüklenen gereksiz imajlar ve anlamlarda malum.
Biz maalesef ülkemizde arabanın sadece bir yerden bir yere gidip gelmeye yarayan bir araç olduğunu anlayamıyoruz.
Israrla, aptallıkla ve kibirle arabaları bir yaşam biçimi, sosyal statü, zenginlik ve güç göstergesi olarak kullanıyoruz ve bu değişmiyor. Bunun sonucunu bu araba inceleme videosunda da görüyoruz.
Benzin TV adlı kanalda son dönem çok büyük yankı uyandıran Citroen'in mini elektrikli aracı Ami tanıtılıyor, ama ısrarla bir tereddüt ve küçümseme var videoda araca karşı ve kimseye şehir içi kullanımda 4-5 metrelik yüksek motor hacimli ve çevreye zarar veren araçları kullanmanın gereksiz olduğundan ve artık en çevreci araçları kullanmanın birer zorunluluk olması gerektiği dillendirilmiyor.
Varsa yoksa en büyük hacim, en yüksek konfor arandığı için kıyas yaparken de bu anlamda videoyu sunan kişi aracın ne kadar önemli bir şeye hizmet ettiğinden bahsedemiyor.
Oysa unuttuğumuz bir şey var ki, İstanbul gibi büyük şehirlerde veya yalnız veya iki kişi yaşayan genelde 5-50 km'lik bir alanda ev - iş yaşamı sürdüren insanların sayısı çok fazla ve bu insanların ya hem ekonomik hem de çevreci hemde hızlı bir ulaşım için ya toplu ulaşım kullanması ya da motor yada bu şekilde mini elektrikli araçlar kullanması gerekiyor. Bu bir zorunluluk tercih değil.
İstanbul'da özellikle artık park yeri sorunu da çok fazla ve yollar sokaklar arabalardan geçilmiyor. Bu açıdan da bu tür mini araçların ısrarla talep edilmesi ve devletin elektrikli mini araçları teşvik etmesi ve vergilerini düşürmesi için rahatsız edilmesi gerekiyor.
Farkında mısınız dünya fosil yakıt ve aşırı tüketimden ölüyor, bunu bu pandemi ile daha iyi anlamış olmalıyız ve en minimal ve çevreci yaşama geçmek zorundayız çocuklarımız torunlarımız için.
Video iyi bir içerik ama bu anlamda hiç bir sosyal duyarlılığı olmadığı ve dünya trendlerinden habersiz olduğu için kanalı #izlenmez ve #kötüperformans etiketini hak ediyor.
Kanal o kadar duyarsız ki, video altındaki aşağıdaki yoruma kalp bile bırakmış. Yuh!
"Çok şirin bi oyuncak zenginler çocuklarına arka bahçede sürmeleri için alır"
Ülkemizin otomobil piyasası malumunuz ve dahası ülkemizde otomobile yüklenen gereksiz imajlar ve anlamlarda malum.
Biz maalesef ülkemizde arabanın sadece bir yerden bir yere gidip gelmeye yarayan bir araç olduğunu anlayamıyoruz.
Israrla, aptallıkla ve kibirle arabaları bir yaşam biçimi, sosyal statü, zenginlik ve güç göstergesi olarak kullanıyoruz ve bu değişmiyor. Bunun sonucunu bu araba inceleme videosunda da görüyoruz.
Benzin TV adlı kanalda son dönem çok büyük yankı uyandıran Citroen'in mini elektrikli aracı Ami tanıtılıyor, ama ısrarla bir tereddüt ve küçümseme var videoda araca karşı ve kimseye şehir içi kullanımda 4-5 metrelik yüksek motor hacimli ve çevreye zarar veren araçları kullanmanın gereksiz olduğundan ve artık en çevreci araçları kullanmanın birer zorunluluk olması gerektiği dillendirilmiyor.
Varsa yoksa en büyük hacim, en yüksek konfor arandığı için kıyas yaparken de bu anlamda videoyu sunan kişi aracın ne kadar önemli bir şeye hizmet ettiğinden bahsedemiyor.
Oysa unuttuğumuz bir şey var ki, İstanbul gibi büyük şehirlerde veya yalnız veya iki kişi yaşayan genelde 5-50 km'lik bir alanda ev - iş yaşamı sürdüren insanların sayısı çok fazla ve bu insanların ya hem ekonomik hem de çevreci hemde hızlı bir ulaşım için ya toplu ulaşım kullanması ya da motor yada bu şekilde mini elektrikli araçlar kullanması gerekiyor. Bu bir zorunluluk tercih değil.
İstanbul'da özellikle artık park yeri sorunu da çok fazla ve yollar sokaklar arabalardan geçilmiyor. Bu açıdan da bu tür mini araçların ısrarla talep edilmesi ve devletin elektrikli mini araçları teşvik etmesi ve vergilerini düşürmesi için rahatsız edilmesi gerekiyor.
Farkında mısınız dünya fosil yakıt ve aşırı tüketimden ölüyor, bunu bu pandemi ile daha iyi anlamış olmalıyız ve en minimal ve çevreci yaşama geçmek zorundayız çocuklarımız torunlarımız için.
Video iyi bir içerik ama bu anlamda hiç bir sosyal duyarlılığı olmadığı ve dünya trendlerinden habersiz olduğu için kanalı #izlenmez ve #kötüperformans etiketini hak ediyor.
Kanal o kadar duyarsız ki, video altındaki aşağıdaki yoruma kalp bile bırakmış. Yuh!
"Çok şirin bi oyuncak zenginler çocuklarına arka bahçede sürmeleri için alır"
Bilmeyenler için hatırlatmakta fayda var ülkemize 2011 Sağlık Bakanlığı Ruh Sağlığı Raporu'na göre her 5 kişiden 1'i klinik düzeyde hastaydı. Bu oran şu an muhtemelen 5'te 3 düzeyinde.
Yani ülkemiz açık hava ruh sağlığı merkezi şu anda ve işin kötüsü bundan haberdar değiliz ve nasıl bir psikoloji sivil toplum örgütlerimiz varsa artık onlarda bundan memnun gibi ses çıkarmıyorlar.
Bir avrupa ülkesinde "5'imizden 1'imiz kliniğe yatırılacak kadar hasta" diye bir bakanlık açıklama yapsa o ülkede muhtemelen bu haftalarca konuşulur ve çözüm için sağlık bakanlığı veya varsa aile bakanlığı çözüm üretmeye zorlanırdı ama ülkemizde maalesef aynı kadın cinayetleri konusunda olduğu gibi veya hayvana şiddet konularında olduğu gibi çözüm üretilmiyor ve muhalefette bu konuları sıcak tutmuyor.
Bu yüzden psikoloji kanalları bizim için çok önemli Youtube'da. Öyle gözüküyor ki halk olarak ya kendimizi tedavi edecek ya da delireceğiz.
Bu iki uzman psikolog arkadaşta psikoloji konusunda kendi kanallarında üçerikleri üretiyorlar.
Ve günümüzün popüler konularından biri toksik ilişki konusunu ele almışlar.
İçerik ve anlatım gayet güzel ama biraz eksik var sanki.
Toksik ilişkileri birazda kişilik bozuklukları üzerinden ele almak daha mantıklı olurdu sanki.
Sağlıklı insanlar arasında çok fazla toksik durumlar olmaz. Karşınızdaki bir bipolar, borderline, narsist, çekingen kişilik, obsesif kompulsif veya şizofreni vb ise bu durumlar daha çok ortaya çıkar.
Durdur yere insanları ekonomik sebepler yüzünden de sıkıntıdayken "ilişkiniz toksik" diye huylandırmamak lazım.
Eğer bir vurgu yapılacaksa kadın cinayetlerine sebep olan ilişkiler toksik ilişkilerin devam ettirilmesi ve yanlış yöntemlerle sonlandırılmaya çalışılmasından oluyor. Bunu belirtmek gerekirdi
Her halükarda videoyu #iyiiçerik olarak etiketliyoruz.
Bilmeyenler için hatırlatmakta fayda var ülkemize 2011 Sağlık Bakanlığı Ruh Sağlığı Raporu'na göre her 5 kişiden 1'i klinik düzeyde hastaydı. Bu oran şu an muhtemelen 5'te 3 düzeyinde.
Yani ülkemiz açık hava ruh sağlığı merkezi şu anda ve işin kötüsü bundan haberdar değiliz ve nasıl bir psikoloji sivil toplum örgütlerimiz varsa artık onlarda bundan memnun gibi ses çıkarmıyorlar.
Bir avrupa ülkesinde "5'imizden 1'imiz kliniğe yatırılacak kadar hasta" diye bir bakanlık açıklama yapsa o ülkede muhtemelen bu haftalarca konuşulur ve çözüm için sağlık bakanlığı veya varsa aile bakanlığı çözüm üretmeye zorlanırdı ama ülkemizde maalesef aynı kadın cinayetleri konusunda olduğu gibi veya hayvana şiddet konularında olduğu gibi çözüm üretilmiyor ve muhalefette bu konuları sıcak tutmuyor.
Bu yüzden psikoloji kanalları bizim için çok önemli Youtube'da. Öyle gözüküyor ki halk olarak ya kendimizi tedavi edecek ya da delireceğiz.
Bu iki uzman psikolog arkadaşta psikoloji konusunda kendi kanallarında üçerikleri üretiyorlar.
Ve günümüzün popüler konularından biri toksik ilişki konusunu ele almışlar.
İçerik ve anlatım gayet güzel ama biraz eksik var sanki.
Toksik ilişkileri birazda kişilik bozuklukları üzerinden ele almak daha mantıklı olurdu sanki.
Sağlıklı insanlar arasında çok fazla toksik durumlar olmaz. Karşınızdaki bir bipolar, borderline, narsist, çekingen kişilik, obsesif kompulsif veya şizofreni vb ise bu durumlar daha çok ortaya çıkar.
Durdur yere insanları ekonomik sebepler yüzünden de sıkıntıdayken "ilişkiniz toksik" diye huylandırmamak lazım.
Eğer bir vurgu yapılacaksa kadın cinayetlerine sebep olan ilişkiler toksik ilişkilerin devam ettirilmesi ve yanlış yöntemlerle sonlandırılmaya çalışılmasından oluyor. Bunu belirtmek gerekirdi
Her halükarda videoyu #iyiiçerik olarak etiketliyoruz.
Mizah güzel elbette gülmeden yaşanmıyor hele hele böyle bir survivor yaşam şartları olan bir ülkede ilaç gibi geliyor.
Pandemide hergün 150-200 kişi ölürken hala insanların kafelerde toplanaması gibi böyle 100 metre kare yerlerde bir araya gelip "he he he ehehe eheheheeğğğ" diye ortalama ve kaba esprilere gülmesi çok tuhaf ve sağlıklı akıllı insanların yapmaması gereken bir şey.
İnsanların bu kadar düşüncesiz olması çok kötü.
Sonra çıkıp sokaklarda bu insanlar başka yerlerde insanlara duyar kasıyorlardır çevre ve kamu güvenliği ve sağlığı gibi konularda
Ha şunu da diyebilirsiniz "bunların dünya yansa umrunda olmaz..." haklısınız öyle bir halleri var.
Pandemi durumu bir yana asıl trajik olan şey mizah dedikleri şeyler...
Gerçekten bunlar iyi espri sayılmamalı...
Ha şunu dersiniz "sanane bununda bir alıcısı var"
Bende "bu seviyede esprilerin bu kadar yani milyonlarca alıcısı var ise yazık, hele şu şartlarda..."
Video ve kanal gerçekten bu vasatlığı ile çok itici ve izlenmeyi hak edecek bir seviyede değil
Mizah güzel elbette gülmeden yaşanmıyor hele hele böyle bir survivor yaşam şartları olan bir ülkede ilaç gibi geliyor.
Pandemide hergün 150-200 kişi ölürken hala insanların kafelerde toplanaması gibi böyle 100 metre kare yerlerde bir araya gelip "he he he ehehe eheheheeğğğ" diye ortalama ve kaba esprilere gülmesi çok tuhaf ve sağlıklı akıllı insanların yapmaması gereken bir şey.
İnsanların bu kadar düşüncesiz olması çok kötü.
Sonra çıkıp sokaklarda bu insanlar başka yerlerde insanlara duyar kasıyorlardır çevre ve kamu güvenliği ve sağlığı gibi konularda
Ha şunu da diyebilirsiniz "bunların dünya yansa umrunda olmaz..." haklısınız öyle bir halleri var.
Pandemi durumu bir yana asıl trajik olan şey mizah dedikleri şeyler...
Gerçekten bunlar iyi espri sayılmamalı...
Ha şunu dersiniz "sanane bununda bir alıcısı var"
Bende "bu seviyede esprilerin bu kadar yani milyonlarca alıcısı var ise yazık, hele şu şartlarda..."
Video ve kanal gerçekten bu vasatlığı ile çok itici ve izlenmeyi hak edecek bir seviyede değil
Filme Gitmeden Önce adlı bu kanal sinema dünyasının gizemli adamı Keanu Reeves'e mercek tutuyor.
Acaba gerçekten abartıldığı ve anlatıldığı kadar var mı?
Video onu daha yakından tanımamız için akıcı bir dille güzel bir anlatımla bize onu sunuyor.
Karar sizin elbette ama, bilim kurgu, dövüş-savaş, ölüm-kalım filmleri ile tanıdığımız Keanu Revees'in gerçek hayatta tam tersi sükunetten, barış ve paylaşımdan yana mütevazi bir hayata sahip olduğunu görmemek elde değil
Video #iyiiçerik ve #çokizlenen(populer) etiketlerini hak ediyor.
Filme Gitmeden Önce adlı bu kanal sinema dünyasının gizemli adamı Keanu Reeves'e mercek tutuyor.
Acaba gerçekten abartıldığı ve anlatıldığı kadar var mı?
Video onu daha yakından tanımamız için akıcı bir dille güzel bir anlatımla bize onu sunuyor.
Karar sizin elbette ama, bilim kurgu, dövüş-savaş, ölüm-kalım filmleri ile tanıdığımız Keanu Revees'in gerçek hayatta tam tersi sükunetten, barış ve paylaşımdan yana mütevazi bir hayata sahip olduğunu görmemek elde değil
Video #iyiiçerik ve #çokizlenen(populer) etiketlerini hak ediyor.
Son dönemlerde "iyi ki" yaptım dediğiniz bir şey olacak onu bu videoyu 1 saat boyunca gülerek izlemek...
Onu henüz daha tanımış olabilirsiniz veya daha önceden tanıyor olabilirsiniz.
Fark etmez, muhtemelen onu ilk defa bu kadar dolu dolu dinleyecek ve izleyeceksiniz eğer daha önce bir yerlerde konuşmalarına fiziki olarak katılmadıysanız.
Semih SAYGINER bizim dünya şampiyonumuz ve bu kadar değil aynı zamanda oyuncu, şarkıcı ve motivasyon konuşmacısı veya hatta bu video olduğu gibi epey stand-upçı...
Hepsinde de çok iyi..
Türkiye'de bileğinin hakkıyla dünya çapında işler yapan çok az kişi var, ama dönüp dünya çapında yaptığı iş kadar yerelde, bu topraklara özgü şeylerle de üst düzey başka işler yapan pek yok.
Semih SAYGINER muhtemelen bunu yapan tek fenomenimiz belkide.
Burada fenomeni internet fenomeni değil, elbette gerçek anlamıyla "tanımlanamayan" veya nasıl başardı anlaşılmayan anlamında kullanıyoruz.
Mekanın Sahibi kanalını daha önce de iyi bir içeriği ile analizlerimize almıştık, ama bu seferki başka bir şey hakketen, fenomen bir iş çıkmış ortaya...
Gülmekten ve hayret etmekten başka bir şey yapamayarak soluksuz 1 saat izleyeceksiniz, eğer Youtube premium'unuz varsa reklam olmayan.
Bildiğiniz en güzel sohbetleri ve tüm hikaye anlatıcılarını ve stand-upçıları unutun Semih SAYGINER'ın Cem YILMAZ'ı aştığı bir video belkide...
Video #enkomikler ve #populer listemizde yer almayı baştan sona hak ediyor.
Son dönemlerde "iyi ki" yaptım dediğiniz bir şey olacak onu bu videoyu 1 saat boyunca gülerek izlemek...
Onu henüz daha tanımış olabilirsiniz veya daha önceden tanıyor olabilirsiniz.
Fark etmez, muhtemelen onu ilk defa bu kadar dolu dolu dinleyecek ve izleyeceksiniz eğer daha önce bir yerlerde konuşmalarına fiziki olarak katılmadıysanız.
Semih SAYGINER bizim dünya şampiyonumuz ve bu kadar değil aynı zamanda oyuncu, şarkıcı ve motivasyon konuşmacısı veya hatta bu video olduğu gibi epey stand-upçı...
Hepsinde de çok iyi..
Türkiye'de bileğinin hakkıyla dünya çapında işler yapan çok az kişi var, ama dönüp dünya çapında yaptığı iş kadar yerelde, bu topraklara özgü şeylerle de üst düzey başka işler yapan pek yok.
Semih SAYGINER muhtemelen bunu yapan tek fenomenimiz belkide.
Burada fenomeni internet fenomeni değil, elbette gerçek anlamıyla "tanımlanamayan" veya nasıl başardı anlaşılmayan anlamında kullanıyoruz.
Mekanın Sahibi kanalını daha önce de iyi bir içeriği ile analizlerimize almıştık, ama bu seferki başka bir şey hakketen, fenomen bir iş çıkmış ortaya...
Gülmekten ve hayret etmekten başka bir şey yapamayarak soluksuz 1 saat izleyeceksiniz, eğer Youtube premium'unuz varsa reklam olmayan.
Bildiğiniz en güzel sohbetleri ve tüm hikaye anlatıcılarını ve stand-upçıları unutun Semih SAYGINER'ın Cem YILMAZ'ı aştığı bir video belkide...
Video #enkomikler ve #populer listemizde yer almayı baştan sona hak ediyor.
Kanalı keşfedip biraz videolarına bakıp sonra biraz "Çimen Show nedir" diye ayrıca aratıp biraz ekşi şözlük okuduktan sonra tekrar videoyu izlediğinizde bir süre sonra "bu nedir arkadaş?" demeye başlıyorsunuz.
Mizah ve komedi elbette geleneksel terbiye ahlak dışında olabilir ve içinde argo şeylerde barındırabilir ama, kamuya mal olmuş ve merhum olmuş şahsiyetlere saygısızlık barındıramaz.
Videoda konsept olarak anladığımız kadarıyla bir konuğa, pembe saçlı bir hanımefendiye bir talk show yapma fırsatı veriliyor ve ve o
da kendince; rahmetli üstad gazeteci ve televizyoncu Mehmet Ali Birand üzerinden güzel bir giriş
bir espri yapıyor, ama programın kanalın yapımcısı bu iki saygısız
arkadaş hemen ortamı biz yaptık bi salllayımda espri çıksın burdan babında hemen saldırıya geçiyor, daha anlamadan dinlemeden "ona ne lan
rahmetli sunucu kim" "ölülerden bahsetme hemen" gibi son derece çirkin
ve terbiyesizce bir davranışta bulunuyorlar ve zırva cümleler
kuruyorlar ve espride anılan "rahmetli duayen gazetecimiz" hiç bir şekilde vurgulanmadan ve anılmadan geçiştiriliyor.
3. dakikdan sonra bunlar oluyor...
Mesela siz Mehmet Ali Birand'ın torunu veya çocuğu olsanız ya da onunla çalışan biri olsanız ve bu videoya denk gelseniz onun bu şekilde iki yeni yetmenin kanalında böyle geçiştirildiğini görseniz ne derdiniz.? Böyle düşünmek gerek... Biraz empati...
Burdan sonra kanalı veya videoyu izlemenin bir anlamı olabilir mi sizce?
Elbette olmaz...
Mesele şu:
Program yapmaktan show yapmaktan, bilet satıp insanları fiziksel olarak bir yerlere pandemide toplamaktan önce yapılması gereken şeyler var. O da, iş ahlakı sahibi olmak, sosyal görgü ve nezaket kurallarını öğrenmek...
Mesela, ölmüş ve topluma mal olmuş, geçmişte kamusal bir iş yapan özellikle insanları bilgilendiren ve haberdar eden mesleklerde olanlara örneğin ölmüş gazeteci vb. insanlara saygı duymak ve eğer birisi onu bir şekilde mizah programında bile anıyorsa da, orda bir stop yapıp kendisine saygı ve güzel bir cümle anmak ve devam etmek gerekir...
Görüyorsunuz değil mi ülkemizdeki kabalığın boyutları nereye vardı ve para kazanmak için nasılda insanlar birbirini ezmeye kullanmaya meyilli olduğunu ve ne kadar iş ahlakından yoksun şekilde nezaketi ve saygıyı unuttuğunu...
Gerçekten içler acısı bir durumdayız. Hele şu sosyal medya çağında...
Video ve kanalı #izlenmez #kötüstil ve #niyeya olarak etiketliyoruz...
Kanalı izlemeyin ve çocuklarınıza izlettirmeyin...
Kanalı keşfedip biraz videolarına bakıp sonra biraz "Çimen Show nedir" diye ayrıca aratıp biraz ekşi şözlük okuduktan sonra tekrar videoyu izlediğinizde bir süre sonra "bu nedir arkadaş?" demeye başlıyorsunuz.
Mizah ve komedi elbette geleneksel terbiye ahlak dışında olabilir ve içinde argo şeylerde barındırabilir ama, kamuya mal olmuş ve merhum olmuş şahsiyetlere saygısızlık barındıramaz.
Videoda konsept olarak anladığımız kadarıyla bir konuğa, pembe saçlı bir hanımefendiye bir talk show yapma fırsatı veriliyor ve ve o
da kendince; rahmetli üstad gazeteci ve televizyoncu Mehmet Ali Birand üzerinden güzel bir giriş
bir espri yapıyor, ama programın kanalın yapımcısı bu iki saygısız
arkadaş hemen ortamı biz yaptık bi salllayımda espri çıksın burdan babında hemen saldırıya geçiyor, daha anlamadan dinlemeden "ona ne lan
rahmetli sunucu kim" "ölülerden bahsetme hemen" gibi son derece çirkin
ve terbiyesizce bir davranışta bulunuyorlar ve zırva cümleler
kuruyorlar ve espride anılan "rahmetli duayen gazetecimiz" hiç bir şekilde vurgulanmadan ve anılmadan geçiştiriliyor.
3. dakikdan sonra bunlar oluyor...
Mesela siz Mehmet Ali Birand'ın torunu veya çocuğu olsanız ya da onunla çalışan biri olsanız ve bu videoya denk gelseniz onun bu şekilde iki yeni yetmenin kanalında böyle geçiştirildiğini görseniz ne derdiniz.? Böyle düşünmek gerek... Biraz empati...
Burdan sonra kanalı veya videoyu izlemenin bir anlamı olabilir mi sizce?
Elbette olmaz...
Mesele şu:
Program yapmaktan show yapmaktan, bilet satıp insanları fiziksel olarak bir yerlere pandemide toplamaktan önce yapılması gereken şeyler var. O da, iş ahlakı sahibi olmak, sosyal görgü ve nezaket kurallarını öğrenmek...
Mesela, ölmüş ve topluma mal olmuş, geçmişte kamusal bir iş yapan özellikle insanları bilgilendiren ve haberdar eden mesleklerde olanlara örneğin ölmüş gazeteci vb. insanlara saygı duymak ve eğer birisi onu bir şekilde mizah programında bile anıyorsa da, orda bir stop yapıp kendisine saygı ve güzel bir cümle anmak ve devam etmek gerekir...
Görüyorsunuz değil mi ülkemizdeki kabalığın boyutları nereye vardı ve para kazanmak için nasılda insanlar birbirini ezmeye kullanmaya meyilli olduğunu ve ne kadar iş ahlakından yoksun şekilde nezaketi ve saygıyı unuttuğunu...
Gerçekten içler acısı bir durumdayız. Hele şu sosyal medya çağında...
Video ve kanalı #izlenmez #kötüstil ve #niyeya olarak etiketliyoruz...
Kanalı izlemeyin ve çocuklarınıza izlettirmeyin...
"Üstünlük" kelimesi narsisizm kökenli psikolojik bir hastalık tabiridir ve insanları başka insanlardan ayırt etmede ve karışlaştırmada kullanılmamalıdır, hele çocuklar arasında asla...
Bu tür videolarda bu tür şeylere neden dikkat edilmez anlamak mümkün değil, bu tür ifadeler videoyu izleyen diğer çocukları rencide edecektir. Bu yüzden bir başka kesimi olumsuz etkileyecek başlıklar ve sıfatlar kullanmamak gerekir.
Üstünlük mevzuysa, her çocuk üstün özelliklerle gelir çünkü; her çocuk kendine özel özellikleri ve yetenekleri barındırır.
Çok meraklıysanız bu tür çocukları nitelemeye "sıradışı yetenekli" "hızlı öğrenme eğilimli" gibi veya kısa "sıradışı IQ'lu" diyebilirsiniz.
+90 kanalına da sormak gerekir şimdi bu video ile neyi başardınız şimdi bu ailelerin havasınıa tmak dışında, bu videosunu yaptığınız çocuklar ve ebeveynleri bu videoyu ömür boyu hayatlarında kullanacaklar başka çocuklara ve diğer çevrelerindeki yetişkinlere karşı.
"Biliyor musun bizi ve çocuğumuz +90 Youtube kanalı belgesel yaptı" diye dolaşacak veya bir süre sonra bu "üstün yetenekli"çocukların okulda veya sokakta başka bir çocuk tartışınca "ben üstün yetenekliyim beni belgesel yaptılar sen kimsin?" diyerek ortalıkla hava atma ihtimalleri de var.
Kısaca bize faşist ideolojilerin eğitim sistemlerinin bir sonucu olarak var olan "üstün zekalardan" değil sosyal faydadan ve topluma zarar vermemekten bahsedin.
Greta Thunberg gibi koskoca örnek var karşınızda...
Bu "üstün yetenekli" dediğiniz çocuklar kullandıkları pilleri çöpe mi atıyorlar yoksa biriktirip geri dönüşüme mi veriyorlar bunu anlatın ve ailelerini bu yönde çevreci veya dünyada yoksuluk, savaşalar, paylaşım, ayrımcılık içeren şeylerde uyarıyorlar mı onlardan bahsedin.
Bırakın artık bu "üstünlük" gibi narsistik ve benzeri şeyleri semirmeyi izlenme için...
Bu kadar düşüncesiz ve duyarsız olmamalısınız sayın +90 editörleri, bu yaptığınız en bariz ayrımcılık yani faşizmdir.
Ha, şimdi çıkıp "ama literatürde böyle geçiyor" deyip bahane üreteceksiniz, o zaman bakın boksu da spor sayıyorlar her yerde, resmi olarak bir spor ama netice de para ve ünvan için insanların birbirini dövmesi ve kimse çocuğunun boksör olmasını istemez eğer narsistik değilse.
Sonuç olarak, +90 kanalı bir çok konuda duyar kasarken, böyle konu da da böyle düşüncesiz işler yapıyor maalesef... Ve bu büyük bir çelişki kendileri için...
Videoyu #kötüperformans içeriyor stil yani üslup olarakta #kötüstil
İzleyip zaman kaybetmeyiniz, hele "özel yetenekli" veya yüksek IQ'lu bir çocuğunuz yoksa hiç açmayın bile..
"Üstünlük" kelimesi narsisizm kökenli psikolojik bir hastalık tabiridir ve insanları başka insanlardan ayırt etmede ve karışlaştırmada kullanılmamalıdır, hele çocuklar arasında asla...
Bu tür videolarda bu tür şeylere neden dikkat edilmez anlamak mümkün değil, bu tür ifadeler videoyu izleyen diğer çocukları rencide edecektir. Bu yüzden bir başka kesimi olumsuz etkileyecek başlıklar ve sıfatlar kullanmamak gerekir.
Üstünlük mevzuysa, her çocuk üstün özelliklerle gelir çünkü; her çocuk kendine özel özellikleri ve yetenekleri barındırır.
Çok meraklıysanız bu tür çocukları nitelemeye "sıradışı yetenekli" "hızlı öğrenme eğilimli" gibi veya kısa "sıradışı IQ'lu" diyebilirsiniz.
+90 kanalına da sormak gerekir şimdi bu video ile neyi başardınız şimdi bu ailelerin havasınıa tmak dışında, bu videosunu yaptığınız çocuklar ve ebeveynleri bu videoyu ömür boyu hayatlarında kullanacaklar başka çocuklara ve diğer çevrelerindeki yetişkinlere karşı.
"Biliyor musun bizi ve çocuğumuz +90 Youtube kanalı belgesel yaptı" diye dolaşacak veya bir süre sonra bu "üstün yetenekli"çocukların okulda veya sokakta başka bir çocuk tartışınca "ben üstün yetenekliyim beni belgesel yaptılar sen kimsin?" diyerek ortalıkla hava atma ihtimalleri de var.
Kısaca bize faşist ideolojilerin eğitim sistemlerinin bir sonucu olarak var olan "üstün zekalardan" değil sosyal faydadan ve topluma zarar vermemekten bahsedin.
Greta Thunberg gibi koskoca örnek var karşınızda...
Bu "üstün yetenekli" dediğiniz çocuklar kullandıkları pilleri çöpe mi atıyorlar yoksa biriktirip geri dönüşüme mi veriyorlar bunu anlatın ve ailelerini bu yönde çevreci veya dünyada yoksuluk, savaşalar, paylaşım, ayrımcılık içeren şeylerde uyarıyorlar mı onlardan bahsedin.
Bırakın artık bu "üstünlük" gibi narsistik ve benzeri şeyleri semirmeyi izlenme için...
Bu kadar düşüncesiz ve duyarsız olmamalısınız sayın +90 editörleri, bu yaptığınız en bariz ayrımcılık yani faşizmdir.
Ha, şimdi çıkıp "ama literatürde böyle geçiyor" deyip bahane üreteceksiniz, o zaman bakın boksu da spor sayıyorlar her yerde, resmi olarak bir spor ama netice de para ve ünvan için insanların birbirini dövmesi ve kimse çocuğunun boksör olmasını istemez eğer narsistik değilse.
Sonuç olarak, +90 kanalı bir çok konuda duyar kasarken, böyle konu da da böyle düşüncesiz işler yapıyor maalesef... Ve bu büyük bir çelişki kendileri için...
Videoyu #kötüperformans içeriyor stil yani üslup olarakta #kötüstil
İzleyip zaman kaybetmeyiniz, hele "özel yetenekli" veya yüksek IQ'lu bir çocuğunuz yoksa hiç açmayın bile..
Bunu en baştan söylemekte fayda var...
Bizim gibi tükenmişlik sendromu yaşayan ve başarı için oradan oraya zıplayıp, her şeyi yarım yamalak yapıp, asla bir şeyde uzmanlaşmayı istemeden en kısa yoldan köşeyi dönmeye çalışanların çoğunlukta olduğu bir toplumda, Semih SAYGINER'i tanımak sizi rahatsız edebilir.
Bilmeyenler için 90'larda kendisi çok ünlüydü ve Dünya Şampiyonu olan bir kaç sporcumuzdan biriydi, güreş ve halterle beraber. Sonrada öğreniyoruz ki onu da bu spordan soğutmuşlar ve 10 yıla yakın ara vermiş ve en son tekrar dünya şampiyonu oldu.
Bilardonun diğer sporlardan daha farklı hatta kahve/kafelerde bile yapılan bir spor olmasından dolayı br zamanlar çok popülerdi ve çok fazla etkileyici geliyordu Semih SAYGINER'in bu alandaki varlığı ve başarısı. Ve o zamanlar bir çok kişi onun sayesinde bu sporla tanışıyor ve okulu kırıp bilardo salonunda vakit geçiriyordu.
Yıllar geçti ve onu şimdi tekrar bilardoda Dünya Şampiyon'u olarak gündemlerde görür olduk.
StoryBox kanalı bize ve yeni nesile onu yakından tanıtmak için gayet sade ve güzel bir röportaj yapmış.
Onu daha yakından tanımamızı sağlamış. Ortaya çıkan sonuç gerçekten etkileyici.
Dünya çapında bir şampiyonun Türkiye'de hangi şartlarda nasıl kendini şampiyonluğa götürdüğünü ve özelde hayatında neler olduğunu kendi ağzından öğreniyoruz.
Evet, malum ülkemizde liyakat çok konuşulur oldu. Semih SAYGINER diğer tüm sporcularımızdan farklı olarak ülkemizin en imkanları kısıtlı dönemlerinde hiç bir siyasi ve ünlü desteği görmeden tek başına çıktığı yolda dünya çapında başarılı olan ender sporcularımızdan biri.
Ülkemizi dünyada temsil etme konusunda üstün başarılı olan bir beyefendi ve mentor aynı zamanda.
Daha fazla detay isteyen bu videoya ek olarak BloombergTV'nin Youtube kanalından Fatih Altay'lı ile olan programını ve Mekanın Sahibi kanalındaki videoyu da izleyebilir.
StoryBox yeni nesillere onu tanıma konusunda da güzel bir iş çıkarmış. Umudunu kaybeden ve kolay yoldan zengin ve ünlü olmak için internette her şeyi yapan özellikle umutsuz Z kuşağına büyük bir ilham kaynağı video çıkmış ortaya.
Aralarda bize verdiği hayat dersleri ve başarı anlayışı açısından da bakarsak bir miras olmuş geleceğe bırakılan.
Video #populer #iyiiçerik ve #iyiçekim etiketlerini hak ediyor.
Bizim gibi tükenmişlik sendromu yaşayan ve başarı için oradan oraya zıplayıp, her şeyi yarım yamalak yapıp, asla bir şeyde uzmanlaşmayı istemeden en kısa yoldan köşeyi dönmeye çalışanların çoğunlukta olduğu bir toplumda, Semih SAYGINER'i tanımak sizi rahatsız edebilir.
Bilmeyenler için 90'larda kendisi çok ünlüydü ve Dünya Şampiyonu olan bir kaç sporcumuzdan biriydi, güreş ve halterle beraber. Sonrada öğreniyoruz ki onu da bu spordan soğutmuşlar ve 10 yıla yakın ara vermiş ve en son tekrar dünya şampiyonu oldu.
Bilardonun diğer sporlardan daha farklı hatta kahve/kafelerde bile yapılan bir spor olmasından dolayı br zamanlar çok popülerdi ve çok fazla etkileyici geliyordu Semih SAYGINER'in bu alandaki varlığı ve başarısı. Ve o zamanlar bir çok kişi onun sayesinde bu sporla tanışıyor ve okulu kırıp bilardo salonunda vakit geçiriyordu.
Yıllar geçti ve onu şimdi tekrar bilardoda Dünya Şampiyon'u olarak gündemlerde görür olduk.
StoryBox kanalı bize ve yeni nesile onu yakından tanıtmak için gayet sade ve güzel bir röportaj yapmış.
Onu daha yakından tanımamızı sağlamış. Ortaya çıkan sonuç gerçekten etkileyici.
Dünya çapında bir şampiyonun Türkiye'de hangi şartlarda nasıl kendini şampiyonluğa götürdüğünü ve özelde hayatında neler olduğunu kendi ağzından öğreniyoruz.
Evet, malum ülkemizde liyakat çok konuşulur oldu. Semih SAYGINER diğer tüm sporcularımızdan farklı olarak ülkemizin en imkanları kısıtlı dönemlerinde hiç bir siyasi ve ünlü desteği görmeden tek başına çıktığı yolda dünya çapında başarılı olan ender sporcularımızdan biri.
Ülkemizi dünyada temsil etme konusunda üstün başarılı olan bir beyefendi ve mentor aynı zamanda.
Daha fazla detay isteyen bu videoya ek olarak BloombergTV'nin Youtube kanalından Fatih Altay'lı ile olan programını ve Mekanın Sahibi kanalındaki videoyu da izleyebilir.
StoryBox yeni nesillere onu tanıma konusunda da güzel bir iş çıkarmış. Umudunu kaybeden ve kolay yoldan zengin ve ünlü olmak için internette her şeyi yapan özellikle umutsuz Z kuşağına büyük bir ilham kaynağı video çıkmış ortaya.
Aralarda bize verdiği hayat dersleri ve başarı anlayışı açısından da bakarsak bir miras olmuş geleceğe bırakılan.
Video #populer #iyiiçerik ve #iyiçekim etiketlerini hak ediyor.
Çağımızda her şeyin tamamen dijitalleşip yazılımlarla yapıldığı ve sanatında böylece giderek bilgisayarlaştığı bir dönemde, sanatçılarımızın reel sanatsal üretimleriyde kendini var kılmaya çalışması çok anlamlı.
Öyleki teknolojiye karşı reel sanatların yenilmezcesine, insanların
elleriyle fiziksel olarak yüksek çözünürlüklü(HD) görseller
çizebildiğine internet ile beraber şahit oluyoruz son dönemlerde.
İncelemizdeki bu videodaki gibi resim sanatında özellikle bunları görmek; bize aslında her şeyin giderek yapay sanatlara dönüşen insan becerisinin reelde de var olarak bir tür insanlığın gerçek sanat anlayışının soyunun tükenmemesini sağlıyor.
Farklı teknik ve boyalarla yapılan bu resim sanatı adeta bize enfes aldırıyor, estetiği ile bizim gerçek görsel sanat ihtiyacımızı karşılıyor.
ARTTV kanalı da bu anlamda bu tür reel sanatın tüm renklerini bize yansıtan bir kanal olarak Youtube'da gerçekten büyük bir boşluğu kapatıyor.
"Türkiye'nin İlk Online Sanat Televizyonu" sloganı ile orjinal içeriklerle bize gerçek sanatı dolayısıyla gerçek estetiği yansıtıyor.
Bu sebeplerle bu video ve kanalı #iyiçerik #iyiçekim olarak etiketliyoruz
Çağımızda her şeyin tamamen dijitalleşip yazılımlarla yapıldığı ve sanatında böylece giderek bilgisayarlaştığı bir dönemde, sanatçılarımızın reel sanatsal üretimleriyde kendini var kılmaya çalışması çok anlamlı.
Öyleki teknolojiye karşı reel sanatların yenilmezcesine, insanların
elleriyle fiziksel olarak yüksek çözünürlüklü(HD) görseller
çizebildiğine internet ile beraber şahit oluyoruz son dönemlerde.
İncelemizdeki bu videodaki gibi resim sanatında özellikle bunları görmek; bize aslında her şeyin giderek yapay sanatlara dönüşen insan becerisinin reelde de var olarak bir tür insanlığın gerçek sanat anlayışının soyunun tükenmemesini sağlıyor.
Farklı teknik ve boyalarla yapılan bu resim sanatı adeta bize enfes aldırıyor, estetiği ile bizim gerçek görsel sanat ihtiyacımızı karşılıyor.
ARTTV kanalı da bu anlamda bu tür reel sanatın tüm renklerini bize yansıtan bir kanal olarak Youtube'da gerçekten büyük bir boşluğu kapatıyor.
"Türkiye'nin İlk Online Sanat Televizyonu" sloganı ile orjinal içeriklerle bize gerçek sanatı dolayısıyla gerçek estetiği yansıtıyor.
Bu sebeplerle bu video ve kanalı #iyiçerik #iyiçekim olarak etiketliyoruz
İnternette komiklikte, argoda sınır ve bir nevi RTÜK olmadığı için ülkemize dair en doğal olan şeyler gibi en komik şeyler de genelde Youtube'da oluyor.
Bu iki kafadar Türk arkadaş meşhur "Salak ile Avanak" filmindeki iki kafadarı anımsatıyor ve videolarında ABD'nin bir kaç bölgesini gezip doğal doğal saçmalıyorlar, mütevazı sohbetler yapıyorlar.
Ortaya çıkan şey gerçekten güzel ve eğlenceli.
Yapmacık değiller; kasıntı hiç değiller.
Biri hatta kanalın sahibi olan arkadaş Ahmet KURAL'ın kayıp ikizi gibi.
Ahmet KURAL Malum SILA mevzusundan sonra gülme çippini yakmış ve artık komedi yapamaz olmuştu.
İzlerken sizde muhtemelen fark edeceksiniz ki, bu haliyle bu arkadaş rahatlıkla onun yerini doldurabilir.
Video #enkomikler ve #iyiçekim listemizde yer almayı hak ediyorlar.
İnternette komiklikte, argoda sınır ve bir nevi RTÜK olmadığı için ülkemize dair en doğal olan şeyler gibi en komik şeyler de genelde Youtube'da oluyor.
Bu iki kafadar Türk arkadaş meşhur "Salak ile Avanak" filmindeki iki kafadarı anımsatıyor ve videolarında ABD'nin bir kaç bölgesini gezip doğal doğal saçmalıyorlar, mütevazı sohbetler yapıyorlar.
Ortaya çıkan şey gerçekten güzel ve eğlenceli.
Yapmacık değiller; kasıntı hiç değiller.
Biri hatta kanalın sahibi olan arkadaş Ahmet KURAL'ın kayıp ikizi gibi.
Ahmet KURAL Malum SILA mevzusundan sonra gülme çippini yakmış ve artık komedi yapamaz olmuştu.
İzlerken sizde muhtemelen fark edeceksiniz ki, bu haliyle bu arkadaş rahatlıkla onun yerini doldurabilir.
Video #enkomikler ve #iyiçekim listemizde yer almayı hak ediyorlar.
Video başlığına ve konseptine bakınca ne düşünüyorsunuz?
Çok komik mi bu şimdi veya motive edici mi?
Neyin peşinde acaba bu Youtuber arkadaş?
Elbette izlenmenin ve daha çok gelir elde etmenin..
Biliyorsunuz ülkemizde artık aleni şekilde insanlara sıkıntısını çektikleri konularda eleştiri yapar gibi "mal", "sakat galiba" "şizofren", "çomar" "makarnacı" ve bilumum çirkin sıfatlarla hitap etmek ve onları rencide etmek yeni moda oldu.
Şaka yoluyla da bile söylense oysa biraz dışardan bakınca bunun her şeklinin son derece aşağılık bir şey olduğunu görebilirsiniz.
İngilizce veya başka bir konuda; gerçek şu ki, eğer siz bir şeyi biliyorsanız ve başka insanlar bilmiyorsa bunu anlatırken veya birilerine öğretirken bilmeyen insanları birer video izleyicisi olup gerçekte karşınızda olmasalar da böyle aşağılayamazsınız.
Aşağılarsanız aşağılık olursunuz.
İngilizce öğrenmenin ülkemizde bazı veya çoğunluk insan için zor olmasını da istismar ediyorlar gördüğünüz gibi.
Her şeyin şakası olmaz, asıl bunu "öğrenememek" mallık...
Video ve kanalı #izlenmez olarak etiketliyoruz.
Hatta videoyu videonun sağda altındaki 3 nokta şeklindeki BİLDİR butonundan Youtube'a şikayet etmenizi öneriyoruz.
Video başlığına ve konseptine bakınca ne düşünüyorsunuz?
Çok komik mi bu şimdi veya motive edici mi?
Neyin peşinde acaba bu Youtuber arkadaş?
Elbette izlenmenin ve daha çok gelir elde etmenin..
Biliyorsunuz ülkemizde artık aleni şekilde insanlara sıkıntısını çektikleri konularda eleştiri yapar gibi "mal", "sakat galiba" "şizofren", "çomar" "makarnacı" ve bilumum çirkin sıfatlarla hitap etmek ve onları rencide etmek yeni moda oldu.
Şaka yoluyla da bile söylense oysa biraz dışardan bakınca bunun her şeklinin son derece aşağılık bir şey olduğunu görebilirsiniz.
İngilizce veya başka bir konuda; gerçek şu ki, eğer siz bir şeyi biliyorsanız ve başka insanlar bilmiyorsa bunu anlatırken veya birilerine öğretirken bilmeyen insanları birer video izleyicisi olup gerçekte karşınızda olmasalar da böyle aşağılayamazsınız.
Aşağılarsanız aşağılık olursunuz.
İngilizce öğrenmenin ülkemizde bazı veya çoğunluk insan için zor olmasını da istismar ediyorlar gördüğünüz gibi.
Her şeyin şakası olmaz, asıl bunu "öğrenememek" mallık...
Video ve kanalı #izlenmez olarak etiketliyoruz.
Hatta videoyu videonun sağda altındaki 3 nokta şeklindeki BİLDİR butonundan Youtube'a şikayet etmenizi öneriyoruz.
Video ilk başta ilginizi çekiyor ve araba kullanma konusunda eğlenceli ve eğitici bir video olacak sanıyorsunuz?
Ama nerdeee? Gençler sanki ilk buluşmalarına gelmişler gibi.
Dekolte kıyafetler ve daha nice flört şakaları...
Video daha 5 dakika olmadan kaotik bir hala alıyor ve konu giderek saçmalama ve aleni sarkıntılık veya flörtleşmeye kadar dönüşüyor.
Çekim olarak da çok kaliteli olmayan bir video ayrıca
Videonun da başlığı bu anlamda çok manidar...
Çocukların izlediğini de düşünürsek gerçekten çok kötü bir içerik çıkmış ortaya...
Araba kullanmak hayatlara mal olan bir şeydir. Bunu öğretmenin şakası hele böyle tuhaf ve kafa karıştıran bir videoya konu yapılması hoş değil. (Sosyal Mesaj)
Şu haliyle video konu araba değilde "ilk buluşma" konulu bir video olarak yapılabilirdi.
Bu haliyle iki youtuber içinde video #kötüperformans #izlenmez ve #kötüstil ile etiketlenmeyi hak ediyor
Video ilk başta ilginizi çekiyor ve araba kullanma konusunda eğlenceli ve eğitici bir video olacak sanıyorsunuz?
Ama nerdeee? Gençler sanki ilk buluşmalarına gelmişler gibi.
Dekolte kıyafetler ve daha nice flört şakaları...
Video daha 5 dakika olmadan kaotik bir hala alıyor ve konu giderek saçmalama ve aleni sarkıntılık veya flörtleşmeye kadar dönüşüyor.
Çekim olarak da çok kaliteli olmayan bir video ayrıca
Videonun da başlığı bu anlamda çok manidar...
Çocukların izlediğini de düşünürsek gerçekten çok kötü bir içerik çıkmış ortaya...
Araba kullanmak hayatlara mal olan bir şeydir. Bunu öğretmenin şakası hele böyle tuhaf ve kafa karıştıran bir videoya konu yapılması hoş değil. (Sosyal Mesaj)
Şu haliyle video konu araba değilde "ilk buluşma" konulu bir video olarak yapılabilirdi.
Bu haliyle iki youtuber içinde video #kötüperformans #izlenmez ve #kötüstil ile etiketlenmeyi hak ediyor
Seramik sanatı ülkemizde çoğunluk tarafından bilinen bir sanat ve estetik yönü, ince işcilik gerektirmesi ile biliniyor.
Kültürümüzdeki en özel, hassas ve güzel sanatlardan biri olan ve büyük emek gerektiren bu sanatı yaşatmak ve tanımak bizim estetistik anlayışımıza anlamlar katacaktır.
Füreye KORAL ise, buna inanmış seramik sanatına adanmış hayatıyla, bu nadide sanatı ülkemizde bize geliştirerek sunanların en önde gelen ismi.
Türkiye'de seramik sanatını Osmanlı'dan alıp bugünlere taşıyan ve yenileneyerek gelişmesine öncülük eden birinin hayatını izliyoruz bu video belgeselde.
Belgeselde bu özel şahsiyetin sanatı kadar, Osmanlı ve Türkiye dönemine dair anekdotlarla bize tarihimizi ve kültürümüze yeniden keşfetmemizi ve bu yönümüze yakın bir bakış atmamıza ve yeni şeyler öğrenmemize sebep olacak bilgiler var.
Sanata, kültüre, düşünsel hayata adanmış bu tür özel şahsiyetleri yakından tanıyarak modern dünyanın sahte ve anlamsız içeriklerinden ve uğraşlarından bir nebze uzaklaşıp gerçek sanatlara, insanlara ve mücadelelere yakından tanıklık edebilirsiniz.
Belgesel baştan sona son derece kapsamlı içeriği ile bize Füreya KORAL'ı ve seramik sanatını ve onun dönemini keşfetmemizi sağlıyor.
Video bize tarihimizi, kültürümüzü ve önemli şahsiyetlerimizi sadece sanatlarıyal değil insan ruhu ve düşünsel hayatıyla kapsamlı ve özenle tanıtıp hatırlattığı için #iyiiçerik ve #iyiçekim olarak etiketlenmeyi hak ediyor.
Zuhal Demirarslan‘ın hazırlayıp sunduğu "Benim Sanatım" belgeselleri size YouTube'da sanata ve insana dair yeni bir pencere açıyor.
Seramik sanatı ülkemizde çoğunluk tarafından bilinen bir sanat ve estetik yönü, ince işcilik gerektirmesi ile biliniyor.
Kültürümüzdeki en özel, hassas ve güzel sanatlardan biri olan ve büyük emek gerektiren bu sanatı yaşatmak ve tanımak bizim estetistik anlayışımıza anlamlar katacaktır.
Füreye KORAL ise, buna inanmış seramik sanatına adanmış hayatıyla, bu nadide sanatı ülkemizde bize geliştirerek sunanların en önde gelen ismi.
Türkiye'de seramik sanatını Osmanlı'dan alıp bugünlere taşıyan ve yenileneyerek gelişmesine öncülük eden birinin hayatını izliyoruz bu video belgeselde.
Belgeselde bu özel şahsiyetin sanatı kadar, Osmanlı ve Türkiye dönemine dair anekdotlarla bize tarihimizi ve kültürümüze yeniden keşfetmemizi ve bu yönümüze yakın bir bakış atmamıza ve yeni şeyler öğrenmemize sebep olacak bilgiler var.
Sanata, kültüre, düşünsel hayata adanmış bu tür özel şahsiyetleri yakından tanıyarak modern dünyanın sahte ve anlamsız içeriklerinden ve uğraşlarından bir nebze uzaklaşıp gerçek sanatlara, insanlara ve mücadelelere yakından tanıklık edebilirsiniz.
Belgesel baştan sona son derece kapsamlı içeriği ile bize Füreya KORAL'ı ve seramik sanatını ve onun dönemini keşfetmemizi sağlıyor.
Video bize tarihimizi, kültürümüzü ve önemli şahsiyetlerimizi sadece sanatlarıyal değil insan ruhu ve düşünsel hayatıyla kapsamlı ve özenle tanıtıp hatırlattığı için #iyiiçerik ve #iyiçekim olarak etiketlenmeyi hak ediyor.
Zuhal Demirarslan‘ın hazırlayıp sunduğu "Benim Sanatım" belgeselleri size YouTube'da sanata ve insana dair yeni bir pencere açıyor.
Sanat, modern dünyanın giderek teknik ve robotik olan yaşam anlayışı içinde en insani olan şeylerden biri aslında.
Bizler sanatı ve estetiği hayatımızdan çıkardıkça aslında giderek yok oluyoruz aslında.
Sinema sanatı ise, bize tarihin tüm zamanlarını sentezleyerek bir öykü ile insana dair her şeyi görsel ve işitsel olarak resmeden en önemli sanatlardan birisi.
Türkiye sinema sanatı çok derin ve köklü bir ülkede. Bugün bile hala 1970-80'lerin sinema filmleri ve sinema oyuncuları ve emekçileri üzerinden ülke olarak kendimize bir insanlık tarifi yapıyoruz çoğu zaman.
Son 10 yılda giderek sanattan uzaklaşan kabalaşan bir toplum olmaktan
çıkıp artık hayata sanatla bakıp her sanatı yeniden keşfetmeye
ihtiyacımız var.
Youtube bu yönüyle aslında çok büyük bir hazineyi; sanatı ve dünya
tarihini ve şahsiyetlerini öğrenmemiz için bize büyük bir fırsat sunuyor
Nuri Bilge Ceylan'da ülkemize ait son dönemin en önemli sinemacılarından birisi.
Çoğumuz onu bizi yurtdışında çok iyi temsil eden bir elçi gibi uzaktan tanıyoruz ve ödül aldığı ve imza attığı özel yapımlarla tanıyoruz.
Benim Sanatım Yotube kanalı ise, sanata adanmış bir kanal olarak bize bu video da Nuri Bilge Ceylan'ı daha yakından tanımamız için çok geniş bir pencere açmış ve kendisinin ağzından onun sanatını dinleme ve hayata bakış şeklini görmemizi sağlamış.
Video bu haliyle bir sanatçının iç dünyasını da anlatarak baştan sona bize çok değerli bilgiler ve bakış açıları sunuyor.
Bu yüzden #iyiiçerik olarak etiketliyoruz.
Zuhal Demirarslan‘ın hazırlayıp sunduğu Benim Sanatım belgeselleri size Youtube'da yeni bir pencere açıyor.
Zuhal
Demirarslan‘ın hazırlayıp sunduğu "Benim Sanatım" belgeselleri size
YouTube'da sanata ve insana dair yeni bir pencere açıyor.
Sanat, modern dünyanın giderek teknik ve robotik olan yaşam anlayışı içinde en insani olan şeylerden biri aslında.
Bizler sanatı ve estetiği hayatımızdan çıkardıkça aslında giderek yok oluyoruz aslında.
Sinema sanatı ise, bize tarihin tüm zamanlarını sentezleyerek bir öykü ile insana dair her şeyi görsel ve işitsel olarak resmeden en önemli sanatlardan birisi.
Türkiye sinema sanatı çok derin ve köklü bir ülkede. Bugün bile hala 1970-80'lerin sinema filmleri ve sinema oyuncuları ve emekçileri üzerinden ülke olarak kendimize bir insanlık tarifi yapıyoruz çoğu zaman.
Son 10 yılda giderek sanattan uzaklaşan kabalaşan bir toplum olmaktan
çıkıp artık hayata sanatla bakıp her sanatı yeniden keşfetmeye
ihtiyacımız var.
Youtube bu yönüyle aslında çok büyük bir hazineyi; sanatı ve dünya
tarihini ve şahsiyetlerini öğrenmemiz için bize büyük bir fırsat sunuyor
Nuri Bilge Ceylan'da ülkemize ait son dönemin en önemli sinemacılarından birisi.
Çoğumuz onu bizi yurtdışında çok iyi temsil eden bir elçi gibi uzaktan tanıyoruz ve ödül aldığı ve imza attığı özel yapımlarla tanıyoruz.
Benim Sanatım Yotube kanalı ise, sanata adanmış bir kanal olarak bize bu video da Nuri Bilge Ceylan'ı daha yakından tanımamız için çok geniş bir pencere açmış ve kendisinin ağzından onun sanatını dinleme ve hayata bakış şeklini görmemizi sağlamış.
Video bu haliyle bir sanatçının iç dünyasını da anlatarak baştan sona bize çok değerli bilgiler ve bakış açıları sunuyor.
Bu yüzden #iyiiçerik olarak etiketliyoruz.
Zuhal Demirarslan‘ın hazırlayıp sunduğu Benim Sanatım belgeselleri size Youtube'da yeni bir pencere açıyor.
Zuhal
Demirarslan‘ın hazırlayıp sunduğu "Benim Sanatım" belgeselleri size
YouTube'da sanata ve insana dair yeni bir pencere açıyor.
.
İnternetin en büyük tehlikesi yetişkinler değil, çocuklar için. Sınırsız çerk ve sınırsız kötülük ve yanlış içerikler var.
İntertnet doğru kullanılırsa elbette hem yetişkinler hemde çocuklar için bulunmaz bir eğitim kaynağı.
Bunu en çok tv ve ansiklopedilere kütüphanelere mecbur olan insanlar biliyor.
Bu video da çocukların hayvanlara olan ilgisi ve irade geliştirme amaçlayan bir oyun var.
İntetneti sadece oyun oynamak için değil aynı zamanda bu şekilde çcoukların iradelerini ve zihinsel performanslarını da geliştirecek onları hayvan ve doğa ile oyun oynamaya döndürecek bir yol gösterilmiş.
Bu farklı bakışı yüzünden videoyu #iyiiçerik olarka etiektliyoruz.
İnternetin en büyük tehlikesi yetişkinler değil, çocuklar için. Sınırsız çerk ve sınırsız kötülük ve yanlış içerikler var.
İntertnet doğru kullanılırsa elbette hem yetişkinler hemde çocuklar için bulunmaz bir eğitim kaynağı.
Bunu en çok tv ve ansiklopedilere kütüphanelere mecbur olan insanlar biliyor.
Bu video da çocukların hayvanlara olan ilgisi ve irade geliştirme amaçlayan bir oyun var.
İntetneti sadece oyun oynamak için değil aynı zamanda bu şekilde çcoukların iradelerini ve zihinsel performanslarını da geliştirecek onları hayvan ve doğa ile oyun oynamaya döndürecek bir yol gösterilmiş.
Bu farklı bakışı yüzünden videoyu #iyiiçerik olarka etiektliyoruz.
Müzik nerdeyse herkesin yaşamında dönem dönem veya bazılarında olduğu gibi ise hayat boyu büyük bir anlama sahip oluyor.
Çocukluktan gençliğe, orta yaştan ve yaşlılığa sürekli gelişen ve evrilen bir uğraş gibi hayatımızda hep müzik var.
Bütün insanlar müzik üretmese de müziği tüketmeyi yani zihinsel hayatına müziği sokmayı her zaman bir şekilde başarıyor. Adapte olması en kolay sanat belkide.
Müzik icra eden insanların da özellikle son 100 yılda çok farklı türlerde yapılan müziklerle insanların gündeklik hayatlarına bile indiklerini ve onların nerdeyse duygularına ve fikirlerine tercüman olduklarını görüyoruz.
Rap müzikte bunlardan biri, enstrumanlardan çok sözlerin, insan ilişkilerinin veya sosyal konuların öne çıktığını görüoruz.
Bu müzik türünde ve temelde insana veya varlıkta bulunan herşeye dair bir dert ve konu tüm açıklığı ile çok yoğun şekilde derinden ifade ediliyor sansürsüz olarak.
Bu müziğin başka müzik veya sanatlardan daha direkt şekilde toplumdaki veya insanlardaki yanlışları protesto ettiğini görüyoruz. Bu yüzden samimi bir duruşu var.
İnsanlığın modern dünyanın içinde giderek büyük bireysel sosyal buhranlar yaşadığı ve ideolojiler, savaşlar ve ekonomik sıkıntılar içinde toplumların giderek sıkıştığı hatta patladığı bu dönemde, artık insanlar eskisi gibi pop müzik, hard veya soft rock kadar dinlemek istemiyor ve RAP müziğin daha deşarj eden yanıyla öne çıktığına şahit oluyoruz.
Türkçe RAP müzik ise altın çağını yaşıyor son 10 yıldır ve insanlar bu; hızlı, bol sözlü ve ritmik müzikle beraber modern yaşam kaosunun içinde bşak bir şekilde kendilerine nefes aldırıyorla.
Bu incelemizde İbrahim Sünney'in rap müziğini youtube kanalınına taşdığına ve bu müziği daha özgün ve nitelikli şekilde icra ettiğine şahit oluyoruz.
Güçlü alt yapıları, soundu ve dolu dolu sözleri kadar solo performansıyla da dikkri çekiyor.
Muhtemelen eğer rap dinlemiyorsanız bile sizi etkileyecek kadar özenli şarkıları var..
Altın çağı olduğu kadar Türkçe RAP'in giderek ayağa düşmeye başladığı ve herkesin bu müziği bir çıkar, şöhret yani fenomen olma aracı olarak kullanmaya başladığı bir dönemda rapin bu tür nitelikli olanları bulup dinlemeyi onları desteklemeyi başarmamız lazım.
Yoksa ortaya kirli modern toplum gibi kirli bir türkçe Rap de çıkabilir.
Bunu önlemenin yolu da dediğimiz gibi bu işi ehli olarak böyle nitelikli rap yapanların öne çıkarılması.
Bu yüzden bu şarkıyı ve kanalı başlı başına kalitesi yüzünden #iyiiçerik olarak etiketliyoruz.
Müzik nerdeyse herkesin yaşamında dönem dönem veya bazılarında olduğu gibi ise hayat boyu büyük bir anlama sahip oluyor.
Çocukluktan gençliğe, orta yaştan ve yaşlılığa sürekli gelişen ve evrilen bir uğraş gibi hayatımızda hep müzik var.
Bütün insanlar müzik üretmese de müziği tüketmeyi yani zihinsel hayatına müziği sokmayı her zaman bir şekilde başarıyor. Adapte olması en kolay sanat belkide.
Müzik icra eden insanların da özellikle son 100 yılda çok farklı türlerde yapılan müziklerle insanların gündeklik hayatlarına bile indiklerini ve onların nerdeyse duygularına ve fikirlerine tercüman olduklarını görüyoruz.
Rap müzikte bunlardan biri, enstrumanlardan çok sözlerin, insan ilişkilerinin veya sosyal konuların öne çıktığını görüoruz.
Bu müzik türünde ve temelde insana veya varlıkta bulunan herşeye dair bir dert ve konu tüm açıklığı ile çok yoğun şekilde derinden ifade ediliyor sansürsüz olarak.
Bu müziğin başka müzik veya sanatlardan daha direkt şekilde toplumdaki veya insanlardaki yanlışları protesto ettiğini görüyoruz. Bu yüzden samimi bir duruşu var.
İnsanlığın modern dünyanın içinde giderek büyük bireysel sosyal buhranlar yaşadığı ve ideolojiler, savaşlar ve ekonomik sıkıntılar içinde toplumların giderek sıkıştığı hatta patladığı bu dönemde, artık insanlar eskisi gibi pop müzik, hard veya soft rock kadar dinlemek istemiyor ve RAP müziğin daha deşarj eden yanıyla öne çıktığına şahit oluyoruz.
Türkçe RAP müzik ise altın çağını yaşıyor son 10 yıldır ve insanlar bu; hızlı, bol sözlü ve ritmik müzikle beraber modern yaşam kaosunun içinde bşak bir şekilde kendilerine nefes aldırıyorla.
Bu incelemizde İbrahim Sünney'in rap müziğini youtube kanalınına taşdığına ve bu müziği daha özgün ve nitelikli şekilde icra ettiğine şahit oluyoruz.
Güçlü alt yapıları, soundu ve dolu dolu sözleri kadar solo performansıyla da dikkri çekiyor.
Muhtemelen eğer rap dinlemiyorsanız bile sizi etkileyecek kadar özenli şarkıları var..
Altın çağı olduğu kadar Türkçe RAP'in giderek ayağa düşmeye başladığı ve herkesin bu müziği bir çıkar, şöhret yani fenomen olma aracı olarak kullanmaya başladığı bir dönemda rapin bu tür nitelikli olanları bulup dinlemeyi onları desteklemeyi başarmamız lazım.
Yoksa ortaya kirli modern toplum gibi kirli bir türkçe Rap de çıkabilir.
Bunu önlemenin yolu da dediğimiz gibi bu işi ehli olarak böyle nitelikli rap yapanların öne çıkarılması.
Bu yüzden bu şarkıyı ve kanalı başlı başına kalitesi yüzünden #iyiiçerik olarak etiketliyoruz.