90'lar ve 2000 lerde çocuk olanlarla, 2010 ve sonrasında çocuk olanlar arasında gerçekten büyük farklar var.
Her anlamda bu farklar o kadar keskin ki, apayrı eğlencelere ve anlayışlara sahip oluyorlar.
Başta oyun ve eğlence ayrıca diğer sosyal ve bireysel aktivitilerde çok büyük farklar oluyor.
Bowling oyunu çoğumuzun eskiden de oynayamazsak bile bildiği 90'lara ait bir şey ve günümüz çocuklarının pek bilmediği ama eski filmerde gördüğü bir şey.
Bu sadece bir örnek eskilere dair, çünkü günümüzde olmayıp eskiderle olan o kadar çok farklı eğlence biçimi var ki şimdiki çocukların bilmediği. Bunları bilmeleri ve anne ve babalarının çocuklukları hakkında düşünebilmeleri gerekir.
O zaman daha dengel aileler ortaya çıkacaktır.
Bununla beraber tabletlerin çıkmasıyla fiziksel oyunlar giderek azaldı ve herşey ekran ve göz arasında ve ellerle gerçekleşiyor ve toplamda çocuklaırn çoğu oyunları kendi kapladıkları kadar yer alıyor.
Bunun dışına çıktıklarında ise, videodaki gibi çok daha eğlenceli oluyorlar ve zihinleri kadar bedenleri de geliyor.
Video bu özelliği ile çocukların oyun fiziksel oyun oynamasını da öne çıkardığı için #iyiiçerik olarak etiketliyoruz.
90'lar ve 2000 lerde çocuk olanlarla, 2010 ve sonrasında çocuk olanlar arasında gerçekten büyük farklar var.
Her anlamda bu farklar o kadar keskin ki, apayrı eğlencelere ve anlayışlara sahip oluyorlar.
Başta oyun ve eğlence ayrıca diğer sosyal ve bireysel aktivitilerde çok büyük farklar oluyor.
Bowling oyunu çoğumuzun eskiden de oynayamazsak bile bildiği 90'lara ait bir şey ve günümüz çocuklarının pek bilmediği ama eski filmerde gördüğü bir şey.
Bu sadece bir örnek eskilere dair, çünkü günümüzde olmayıp eskiderle olan o kadar çok farklı eğlence biçimi var ki şimdiki çocukların bilmediği. Bunları bilmeleri ve anne ve babalarının çocuklukları hakkında düşünebilmeleri gerekir.
O zaman daha dengel aileler ortaya çıkacaktır.
Bununla beraber tabletlerin çıkmasıyla fiziksel oyunlar giderek azaldı ve herşey ekran ve göz arasında ve ellerle gerçekleşiyor ve toplamda çocuklaırn çoğu oyunları kendi kapladıkları kadar yer alıyor.
Bunun dışına çıktıklarında ise, videodaki gibi çok daha eğlenceli oluyorlar ve zihinleri kadar bedenleri de geliyor.
Video bu özelliği ile çocukların oyun fiziksel oyun oynamasını da öne çıkardığı için #iyiiçerik olarak etiketliyoruz.
Gülmek en güzel terapi...
Bunu unutmayın ne yaşarsanız yaşayın bunu unutmayın..
Büyük suçlar veya hatalar işlemediğiniz her dönem bir insan olarak gündelik olarak gülebilmelisiniz...
Doların 10 TL olup ülkenin ekonomisinin ve dolayısıyla sizinde ekonominizin bozulmasına rağmen gülebilmelisiniz.
Gülmezseniz ne olur?
Gülmezseniz hastalanırsınız ve bu sağlık sisteminde bu pandemide hastane hastane gezer rezil olursunuz
En başta bu...
Diğerlerini siz düşünün artık..
Bu yüzden sizi gerçekten güldürenler internette bulun ve onu takip edin
Ozan VAROL size bunu vaad ediyor..
Gerçekten kendine has bir şekilde daha önce pek görmediğimiz "ekran önü" adlı konsepti ile sizi gerçekten gülmeye davet ediyor
Bunu unutmayın ne yaşarsanız yaşayın bunu unutmayın..
Büyük suçlar veya hatalar işlemediğiniz her dönem bir insan olarak gündelik olarak gülebilmelisiniz...
Doların 10 TL olup ülkenin ekonomisinin ve dolayısıyla sizinde ekonominizin bozulmasına rağmen gülebilmelisiniz.
Gülmezseniz ne olur?
Gülmezseniz hastalanırsınız ve bu sağlık sisteminde bu pandemide hastane hastane gezer rezil olursunuz
En başta bu...
Diğerlerini siz düşünün artık..
Bu yüzden sizi gerçekten güldürenler internette bulun ve onu takip edin
Ozan VAROL size bunu vaad ediyor..
Gerçekten kendine has bir şekilde daha önce pek görmediğimiz "ekran önü" adlı konsepti ile sizi gerçekten gülmeye davet ediyor
Ülkemiz tuhaf bir yer gerçekten. Bölgesel olarak bakıyorsunuz Karadeniz'liler siyaseti ve ekonomiyi esir almış. Öbür bölgeler salmış.
Sonra iç anadolu Ankara diyorsunuz; koskoca cumhuriyetin başkenti, son ciddi ve resmi bir yer ama sıradan vatandaşına bakıyorsunuz Türkçe'leri kırık, kafalar kırık ve "bebe" "gardaş" falan diye konuşuyorlar.
İster istemez Ankara neden böyle diye düşünüyorsunuz elbette.
Çok komikler ayrı ama olayı açıklamak lazım neden böyle oluyor diye.
Tek bir açıklaması var, malum ülkemiz uzun zamandır askeri darbelerle ve katı devletçi, baskıcı politikalarla şekillenmiş 1960'tan günümüze ve devletçi bu katı ve halkımız darbelerle kırılıp döküldüğü için ülkede tamamen çarpık bir yapı oluşmuş ve yapıdanda en çok Ankara'da etkilenmiş çünkü; tüm bu polikaların pilot bölgesi Ankara ve en sert şekilde orda uygulandığı için demek ki orda etkileri daha sert oluyor. Zaten denizde olmadığı için insanlar hafta sonu bir yerlere kaçamamış ve havada alamamışlar yeterince ve balatalar yanmış bu güzide başkentimizde.
Zaten Benekli AYHAN adlı bu Youtuber arkadaşta tüm konuşmalarından bir tür bu vaziyeti belli ediyor ve sürekli bin türlü vergilerden ve zamlardan bahsediyor, tuhaf ülke yönetiminden bahsediyor ve araya sağlam espriler sıkıştırıyor.
Video da bir yolculuk var servis otobüs ile ve Benekli AYHAN pandeminin nasıl başladığı ve nasıl geliştiğini olayı çok güzel şekilde kendi iş hayatı üzerinden anlatıyor.
Benekli Ayhan bu videsounda bize hem ankarya dair seyir zevki hemde sövme zevki ve hemde deşarj olma imkanı sağlıyor.
Video her ne kadar isyanlarda olsa da biz #enkomikler olarak etiketliyoruz.
Ülkemiz tuhaf bir yer gerçekten. Bölgesel olarak bakıyorsunuz Karadeniz'liler siyaseti ve ekonomiyi esir almış. Öbür bölgeler salmış.
Sonra iç anadolu Ankara diyorsunuz; koskoca cumhuriyetin başkenti, son ciddi ve resmi bir yer ama sıradan vatandaşına bakıyorsunuz Türkçe'leri kırık, kafalar kırık ve "bebe" "gardaş" falan diye konuşuyorlar.
İster istemez Ankara neden böyle diye düşünüyorsunuz elbette.
Çok komikler ayrı ama olayı açıklamak lazım neden böyle oluyor diye.
Tek bir açıklaması var, malum ülkemiz uzun zamandır askeri darbelerle ve katı devletçi, baskıcı politikalarla şekillenmiş 1960'tan günümüze ve devletçi bu katı ve halkımız darbelerle kırılıp döküldüğü için ülkede tamamen çarpık bir yapı oluşmuş ve yapıdanda en çok Ankara'da etkilenmiş çünkü; tüm bu polikaların pilot bölgesi Ankara ve en sert şekilde orda uygulandığı için demek ki orda etkileri daha sert oluyor. Zaten denizde olmadığı için insanlar hafta sonu bir yerlere kaçamamış ve havada alamamışlar yeterince ve balatalar yanmış bu güzide başkentimizde.
Zaten Benekli AYHAN adlı bu Youtuber arkadaşta tüm konuşmalarından bir tür bu vaziyeti belli ediyor ve sürekli bin türlü vergilerden ve zamlardan bahsediyor, tuhaf ülke yönetiminden bahsediyor ve araya sağlam espriler sıkıştırıyor.
Video da bir yolculuk var servis otobüs ile ve Benekli AYHAN pandeminin nasıl başladığı ve nasıl geliştiğini olayı çok güzel şekilde kendi iş hayatı üzerinden anlatıyor.
Benekli Ayhan bu videsounda bize hem ankarya dair seyir zevki hemde sövme zevki ve hemde deşarj olma imkanı sağlıyor.
Video her ne kadar isyanlarda olsa da biz #enkomikler olarak etiketliyoruz.
İngilizce konuşabilmekle ilgili Youtube'da bir çok kaynak var. Bir çok Youtuber bu konuda içerikler üretiyor.
Hepimiz artık bir şekilde bu aralar İngilizce'ye bu sebeple daha fazla önem vermeye başladık.
Dillendim kanalı ise bu konuda gerçekten aktif ve kurucusu Reşat bir çok içerik üretiyor İngilizce ve diper diller hakkında ve bunlar arasında bazı videolar çok ilgi çekici.
Örneğin bu video ou videolardan birisi ve video da bazı ünlülerin İngilizce'lerini değerlendiriyor.
Kenan İmirzalioğlu, Nusret, Kerem Bursin ve daha fazlası...
Ortaya güzel bir video çıkmış ve bize gerçekten eğlenceli ve bilgilendirici anlar yaşatıyor.
Video baştan sona çok akıcı...
Bu yüzden #iyiiçerik olarak etieketlenmeyi hak ediyor
İngilizce konuşabilmekle ilgili Youtube'da bir çok kaynak var. Bir çok Youtuber bu konuda içerikler üretiyor.
Hepimiz artık bir şekilde bu aralar İngilizce'ye bu sebeple daha fazla önem vermeye başladık.
Dillendim kanalı ise bu konuda gerçekten aktif ve kurucusu Reşat bir çok içerik üretiyor İngilizce ve diper diller hakkında ve bunlar arasında bazı videolar çok ilgi çekici.
Örneğin bu video ou videolardan birisi ve video da bazı ünlülerin İngilizce'lerini değerlendiriyor.
Kenan İmirzalioğlu, Nusret, Kerem Bursin ve daha fazlası...
Ortaya güzel bir video çıkmış ve bize gerçekten eğlenceli ve bilgilendirici anlar yaşatıyor.
Video baştan sona çok akıcı...
Bu yüzden #iyiiçerik olarak etieketlenmeyi hak ediyor
Bu aralar Youtuber'ların gözde izlenme ve istismar etme soyal konuları var malum. Başta elbette komplo terörileri içeren şeyler illumunati(dünyayı yöneten bir grup zengin) sonra pandemi, iklim değişkliği/küresel ısınma, 5g, petrol/ plastik kirliği, ve geri dönüşüm ve elbette tek başına Bill Gates...
Bu videoda Evrim Ağacı kanalı hararetle baştan sona plastik ve geri dönüşüm konusunu anlatmış. Çokta detaylı anlatmış ama yetersiz ve anlamsız gelen tekrarlar var artık.
Kötü kısmı, en başta bu tür sosyal sorumlulluk gerektiren bir konuda bile artık Youtuber'lar izlenme amaçlı videolar yapıyorlar gibi geliyor ve sürekli birilerini suçluyorlar ve araya da "bu tür videolar yapmamı istiyorsanız patreondan para yatırın" diyebiliyorlar bu videoda olduğu gibi
Artık bu kurnazlığa ve hatta şarlatanalığa da dur demek lazım!
Zaten Google öyle yapmış ve iklim konusundaki metin içeriklerden reklam gelirine son vermiş.
Haklılar çünkü; baktılar ki iklim değişkliği gibi kesin bir konuda bir aptal komplo teorileri üreterek milyonlarca insanın sizi takip etmesini ve böylece içeriklerinziden reklam geliri etmeye yani bunu meslek yapmayı başarabiliyorsunuz.
Evet, çok ağır bir itham bu ama hak ediyorlar,
Çünkü, bu "kandırılık ey halkım geri dönüşüm de koca bir yalan" demek bizim duymak istediğimiz en son şey bu konuda.
Eğer geri dönüşüm ve plastik konusunda bir aldatmaca varsa bunu kısaca anlatıp, sonra sektöre saldırmaya saymaya gerek yok eğer o insanları yargılayacak bri düzen yoksa dünyada o zaman biz kendi sorumluluklarımıza bakmalıyız.
Çünkü bazı şeylerin tekrarının ve birilerinin suçlamanın faydası da yok artık sene 2021 Alaska'da yağan kar içinde miktorplastik var, evet dönülmez noktaya geldik ve hatta geçtik.
Çevreci küçük bir kızan Greta Thunberg'e bile komplo teorileri ile saldıran şuursuzları olduğu bir dünya burası. Yapacak şeyler endüstri ve siyasetçiler değil bizler önce kendi bahçemizden hareket edelim.
Çok dolandırmaya ve anlatmaya gerek yok, "yok öyleydi böyledi bizi kandırdılar" diye
Youtuber olarak önce siz de bireysel eylemlerinizden bahsedin, çevre konusunda yapacaklarınız bir youtube videosu olamaz elbette kişisel olarak.
O tombul halinle Evrim Ağacı yapımcısı olarak ne kadar az plastik tükettiğinden bahset mesela.
Çok duyarlıysanız madem çıkın gündelik hayatta nasıl plastik tüketmekten kaçındığınızı anlatın vlog olarak atın. Yok öyle ben uyarıcı meshim gibi videolar yapıp sonra burdan gelen izlenmenin paralarını plastik ambalajlı ürünlere harcamaya.
Basit çözüm, hem tüketmeyin evet hemde bu konuda aktivist olun çevreci olun evet ama "tüketmeyin tüketmeyin, plastik ambalajlı ürünleri tüketmeyin en az şekilde tüketin, canınız kola çeksede bisküvit çekse de bunun çevreye zararını düşünerek tüketmeyin bende öyle yapıyorum" diyebilin.
Ve bunun kanıtları olan vloglar çekin.
Video #iyiiçerik olarak 10 sene önce sunulabilirdi ama şimdi değil. Bize kişisel icraatlardan bashetmeniz lazım bireysel video yapımcıları olarak.
Bu yüzden #kötüperformans ve #kötüstil olarak etiketliyoruz.
Ek not: Evrim Ağacı gelen tepkiler sonucunda yeni bir video yaptı.
Peşin hükümlü ve genelleyici yargılarınız yüzünden evet epey tepki çekti
videonuz ve dersinize iyi çalışmamışsınız belli.. Plastiklerin çoğusu
dönüşmüyor ne demek? Dönüşümden kasıt ne? Aynı ürün değil elbette. Pet
plastiklerden tekrar gıda konan plastik ambalajlar şişeler yapmak
zorunda değilizki? Saksı da yapabilirsiniz asfalt da tuğla da...
Bunalrdan bahsedecek bir araştırmam yeteneğininizin olması asıl mesele.
Çünkü bunu yapanlar var dünyada ve yapılmak istenirse çok daha fazla şey
yapılır ama elbette bu yüzden plastik tüketimi ni arttırmamamlıyız
azaltıp onun yerine organik doğada çözünen paketleme maddeleri
üretmeliyiz...
http://www.vimtre.com/2021/10/youtuberlarn-gozde-izlenme-ve-istismar-alani-cevrecilik.html
Bu aralar Youtuber'ların gözde izlenme ve istismar etme soyal konuları var malum. Başta elbette komplo terörileri içeren şeyler illumunati(dünyayı yöneten bir grup zengin) sonra pandemi, iklim değişkliği/küresel ısınma, 5g, petrol/ plastik kirliği, ve geri dönüşüm ve elbette tek başına Bill Gates...
Bu videoda Evrim Ağacı kanalı hararetle baştan sona plastik ve geri dönüşüm konusunu anlatmış. Çokta detaylı anlatmış ama yetersiz ve anlamsız gelen tekrarlar var artık.
Kötü kısmı, en başta bu tür sosyal sorumlulluk gerektiren bir konuda bile artık Youtuber'lar izlenme amaçlı videolar yapıyorlar gibi geliyor ve sürekli birilerini suçluyorlar ve araya da "bu tür videolar yapmamı istiyorsanız patreondan para yatırın" diyebiliyorlar bu videoda olduğu gibi
Artık bu kurnazlığa ve hatta şarlatanalığa da dur demek lazım!
Zaten Google öyle yapmış ve iklim konusundaki metin içeriklerden reklam gelirine son vermiş.
Haklılar çünkü; baktılar ki iklim değişkliği gibi kesin bir konuda bir aptal komplo teorileri üreterek milyonlarca insanın sizi takip etmesini ve böylece içeriklerinziden reklam geliri etmeye yani bunu meslek yapmayı başarabiliyorsunuz.
Evet, çok ağır bir itham bu ama hak ediyorlar,
Çünkü, bu "kandırılık ey halkım geri dönüşüm de koca bir yalan" demek bizim duymak istediğimiz en son şey bu konuda.
Eğer geri dönüşüm ve plastik konusunda bir aldatmaca varsa bunu kısaca anlatıp, sonra sektöre saldırmaya saymaya gerek yok eğer o insanları yargılayacak bri düzen yoksa dünyada o zaman biz kendi sorumluluklarımıza bakmalıyız.
Çünkü bazı şeylerin tekrarının ve birilerinin suçlamanın faydası da yok artık sene 2021 Alaska'da yağan kar içinde miktorplastik var, evet dönülmez noktaya geldik ve hatta geçtik.
Çevreci küçük bir kızan Greta Thunberg'e bile komplo teorileri ile saldıran şuursuzları olduğu bir dünya burası. Yapacak şeyler endüstri ve siyasetçiler değil bizler önce kendi bahçemizden hareket edelim.
Çok dolandırmaya ve anlatmaya gerek yok, "yok öyleydi böyledi bizi kandırdılar" diye
Youtuber olarak önce siz de bireysel eylemlerinizden bahsedin, çevre konusunda yapacaklarınız bir youtube videosu olamaz elbette kişisel olarak.
O tombul halinle Evrim Ağacı yapımcısı olarak ne kadar az plastik tükettiğinden bahset mesela.
Çok duyarlıysanız madem çıkın gündelik hayatta nasıl plastik tüketmekten kaçındığınızı anlatın vlog olarak atın. Yok öyle ben uyarıcı meshim gibi videolar yapıp sonra burdan gelen izlenmenin paralarını plastik ambalajlı ürünlere harcamaya.
Basit çözüm, hem tüketmeyin evet hemde bu konuda aktivist olun çevreci olun evet ama "tüketmeyin tüketmeyin, plastik ambalajlı ürünleri tüketmeyin en az şekilde tüketin, canınız kola çeksede bisküvit çekse de bunun çevreye zararını düşünerek tüketmeyin bende öyle yapıyorum" diyebilin.
Ve bunun kanıtları olan vloglar çekin.
Video #iyiiçerik olarak 10 sene önce sunulabilirdi ama şimdi değil. Bize kişisel icraatlardan bashetmeniz lazım bireysel video yapımcıları olarak.
Bu yüzden #kötüperformans ve #kötüstil olarak etiketliyoruz.
Ek not: Evrim Ağacı gelen tepkiler sonucunda yeni bir video yaptı.
Peşin hükümlü ve genelleyici yargılarınız yüzünden evet epey tepki çekti
videonuz ve dersinize iyi çalışmamışsınız belli.. Plastiklerin çoğusu
dönüşmüyor ne demek? Dönüşümden kasıt ne? Aynı ürün değil elbette. Pet
plastiklerden tekrar gıda konan plastik ambalajlar şişeler yapmak
zorunda değilizki? Saksı da yapabilirsiniz asfalt da tuğla da...
Bunalrdan bahsedecek bir araştırmam yeteneğininizin olması asıl mesele.
Çünkü bunu yapanlar var dünyada ve yapılmak istenirse çok daha fazla şey
yapılır ama elbette bu yüzden plastik tüketimi ni arttırmamamlıyız
azaltıp onun yerine organik doğada çözünen paketleme maddeleri
üretmeliyiz...
http://www.vimtre.com/2021/10/youtuberlarn-gozde-izlenme-ve-istismar-alani-cevrecilik.html
Harita da yeri bilmesek te "Maldivler'e tatile gitmek" diye bir şey var... Bir statü ve zenginlik göstergesi olarak veya saf doğa ve suyla buluşmak anlamları içeren...
Tabii bunun yanında bütçe meselesi elbette...
Dünya da sınırlı sayı da insanın bütçesine hitap ettiği için sınırlı sayı da insan gidebiliyor.
Bunlardan birisi de Youtuber'larımızdan Meryem CAN olmuş ve gitmsek de gitmiş kadar bize görsel bir şöleni sunmuş ve Maldivler dedikleri şeyin neye benzediğini bize adım adım göstermiş.
Biliyorsunuz daha önce de bir kez konuk etmiş kendisini #kötüperformans olarak etiketlemiştik. Bakınız
Bu videoda ise gerçekten sadece Maldivler seyahati olduğu için değil, her türlü sunum açısından sıkıcı değil ve gayet başarılı bir içerik çıkmış ortaya...
Özellikle bu "Maldivler de tatil nasıl bir şey?" diyenlere doyurucu bri içerik sunuyor
Video hem #iyiiçerik hemde #iyiçekim etiketini hak etmiş.
Harita da yeri bilmesek te "Maldivler'e tatile gitmek" diye bir şey var... Bir statü ve zenginlik göstergesi olarak veya saf doğa ve suyla buluşmak anlamları içeren...
Tabii bunun yanında bütçe meselesi elbette...
Dünya da sınırlı sayı da insanın bütçesine hitap ettiği için sınırlı sayı da insan gidebiliyor.
Bunlardan birisi de Youtuber'larımızdan Meryem CAN olmuş ve gitmsek de gitmiş kadar bize görsel bir şöleni sunmuş ve Maldivler dedikleri şeyin neye benzediğini bize adım adım göstermiş.
Biliyorsunuz daha önce de bir kez konuk etmiş kendisini #kötüperformans olarak etiketlemiştik. Bakınız
Bu videoda ise gerçekten sadece Maldivler seyahati olduğu için değil, her türlü sunum açısından sıkıcı değil ve gayet başarılı bir içerik çıkmış ortaya...
Özellikle bu "Maldivler de tatil nasıl bir şey?" diyenlere doyurucu bri içerik sunuyor
Video hem #iyiiçerik hemde #iyiçekim etiketini hak etmiş.
"Doğa" kelimesi kırsalda yaşayan için ortalama bir anlam ifade ederken şehir ve metropollerde yaşayanlar için çok büyük anlamlar ifade ediyor.
Hele uzun yıllar boyunca büyük bir şehirde yaşayan ve yeterince doğa tatili yapamayanlar için duyması bile terapi gibi geliyor bu kelimeyi.
Ve elbette, bu büyük anlamı çarpan etkisiyle beş on katı büyüklüklere çıkaran bir başka şey; son 1.5 yılda yaşadığıız pandemi oldu.
Zaten betonlar içinde yaşayan ve doğayı unutmuş insanlar olarak pandemi ile beraber evden dışarı çıkamaz hale geldik ve sonuç olarak herkesin aklının ucunda o kelime tekrar daha güçlü şekilde belirdi; doğa ve doğaya kaçış..
Evet, belirli yaşlara gelmiş ve şehirlerde epey hayat mücadelese vermiş olanlar olarak artık sınırlarımızı fazlasıyla zorlayan şehir hayatından kaçmanın yolları hakkında çok daha ciddi şekilde düşünüyoruz.
İmkanı olanlar veya sınırlı imkanları olanlar radikal şekilde kararlarını alanlar bunu yapmaya başladı bile.
Elbette bu konuda rehber içerikleri izlememiz ve okumamız gerekiyor önce.
Doğa İnsanı adlı Youtube kanalı kurucu 3 yıl boyunca hayalini kurduğu bu kaçışı yaptığı video içerikler bize bunu mütevazı bir şekilde ve tamamen konuya odaklı olarak adım adım gösteriyor.
Konteyner evinin ilk yapım aşaması ve bahçesine dair saf görüntülerle bize bu işin nasıl olduğunu ve maliyetlerinin ne kadar olduğunu kendi kendine çektiği Doğaya Kaçış adı altındaki kanalındaki videoları ile gösteriyor.
Kanal konusuna son derece sadık, diğer videolarında kendi sesiyle anlattığı tecrübeleri dışında bu analizini yaptığımız videoda, bir saati aşkın süreyle doğa sesleri eşliğinde, bahçesinden karelerle ve drone çekimi ile destekleyerek bize doğaya kaçışın nasıl olduğunu sergiliyor.
Video baştan sona sade ve kaliteli sunumu ile hem #iyiiçerik hemde #iyiiçekim olmayı hak ediyor.
Sizde kanala abone olarak,bu konularda diğer videoları da izleyip bilgiler edinip kendi doğaya kaçış planınızı yapmaya şimdiden başlayabilirsiniz.
"Doğa" kelimesi kırsalda yaşayan için ortalama bir anlam ifade ederken şehir ve metropollerde yaşayanlar için çok büyük anlamlar ifade ediyor.
Hele uzun yıllar boyunca büyük bir şehirde yaşayan ve yeterince doğa tatili yapamayanlar için duyması bile terapi gibi geliyor bu kelimeyi.
Ve elbette, bu büyük anlamı çarpan etkisiyle beş on katı büyüklüklere çıkaran bir başka şey; son 1.5 yılda yaşadığıız pandemi oldu.
Zaten betonlar içinde yaşayan ve doğayı unutmuş insanlar olarak pandemi ile beraber evden dışarı çıkamaz hale geldik ve sonuç olarak herkesin aklının ucunda o kelime tekrar daha güçlü şekilde belirdi; doğa ve doğaya kaçış..
Evet, belirli yaşlara gelmiş ve şehirlerde epey hayat mücadelese vermiş olanlar olarak artık sınırlarımızı fazlasıyla zorlayan şehir hayatından kaçmanın yolları hakkında çok daha ciddi şekilde düşünüyoruz.
İmkanı olanlar veya sınırlı imkanları olanlar radikal şekilde kararlarını alanlar bunu yapmaya başladı bile.
Elbette bu konuda rehber içerikleri izlememiz ve okumamız gerekiyor önce.
Doğa İnsanı adlı Youtube kanalı kurucu 3 yıl boyunca hayalini kurduğu bu kaçışı yaptığı video içerikler bize bunu mütevazı bir şekilde ve tamamen konuya odaklı olarak adım adım gösteriyor.
Konteyner evinin ilk yapım aşaması ve bahçesine dair saf görüntülerle bize bu işin nasıl olduğunu ve maliyetlerinin ne kadar olduğunu kendi kendine çektiği Doğaya Kaçış adı altındaki kanalındaki videoları ile gösteriyor.
Kanal konusuna son derece sadık, diğer videolarında kendi sesiyle anlattığı tecrübeleri dışında bu analizini yaptığımız videoda, bir saati aşkın süreyle doğa sesleri eşliğinde, bahçesinden karelerle ve drone çekimi ile destekleyerek bize doğaya kaçışın nasıl olduğunu sergiliyor.
Video baştan sona sade ve kaliteli sunumu ile hem #iyiiçerik hemde #iyiiçekim olmayı hak ediyor.
Sizde kanala abone olarak,bu konularda diğer videoları da izleyip bilgiler edinip kendi doğaya kaçış planınızı yapmaya şimdiden başlayabilirsiniz.
Mizah günlük doz almamız gereken bir ilaç gibi şu sıralar.
Youtube sokak röportajları gerçi o açığımızı kapatıyor gibi, ama aynı videolar aynı zamanda ekonomi içerdiği için pek işe yaramıyor ordan aldığımız mizah çünkü sinir bozucu oluyor bir noktadan sonra.
Sefa Doğanay'ı Z Kuşağı dahil herkes tanıyor olmalı, tv yarışmalarında taklit yeteneği ile öne çıktı galiab ve sonra ülke olarak bizi gerçekten eğlendirdi.
TV'ler eski cazibesini zaten kaybetti ve artık onu Youtube kanalındna takip edebiliyoruz.
Bu ve bunun benzeri bir çok videosunda birebir ses taklidi yeteneği ile gerçekten çok eğlenceli videolar çekiyor
#enkomikler listemizde olmayı baştan sona hak ediyor.
Mizah günlük doz almamız gereken bir ilaç gibi şu sıralar.
Youtube sokak röportajları gerçi o açığımızı kapatıyor gibi, ama aynı videolar aynı zamanda ekonomi içerdiği için pek işe yaramıyor ordan aldığımız mizah çünkü sinir bozucu oluyor bir noktadan sonra.
Sefa Doğanay'ı Z Kuşağı dahil herkes tanıyor olmalı, tv yarışmalarında taklit yeteneği ile öne çıktı galiab ve sonra ülke olarak bizi gerçekten eğlendirdi.
TV'ler eski cazibesini zaten kaybetti ve artık onu Youtube kanalındna takip edebiliyoruz.
Bu ve bunun benzeri bir çok videosunda birebir ses taklidi yeteneği ile gerçekten çok eğlenceli videolar çekiyor
#enkomikler listemizde olmayı baştan sona hak ediyor.
İyi ki varsın Sefa Doğanay...
Son araştımalara göre Türkiye'de kitap okuma oranı kişi başına 1 kitaptan daha az orana inmiş.
Zaten sosyal medya sitelerine en çok ilgi gösteren ülkeler sıralamasında da ilk 5-10 te olduğumuz için kitap okuma konusunda da hiç istekli olmadığımız ortaya çıkıyor.
Bu videonun konusu ise, kitap okumamazı değil tam tersi bir konuyu; çok fazla kitap alma hastalığı, evet evet yanlış duymadınız çok fazla kitap okuma hastalığı olan bibliyomaniyi değil, çok fazla kitap alma ama aldıklarını büyük oranda okumama hastalığını ele alıyor. Bu yüzden buna çok kitap alma hastalığı denmiş.
Açıkcası bu yüzyılda kitap okuma bireysel ve toplumsal gelişim açısından temel bir ölçüt olabilir mi o da muğlak bir konu. Çünkü haberde de göreceğiniz gibi en çok kitap okunan ülkeler Hindistan, Tayvan ve Çin. Bu ülkeler teknoloji olarak gelişmiş ama demokrasi, insan hakları ve diğer insani gelişmişlik endekslerinde çok geride olan ülkeler.
O zaman demek ki, kitap okumak çok müthiş insanı ve toplumları sağlıklı yapan ve geliştirne bir şey değil ve bu anlamda zanla zorla kitap okumak iyi bir şey değil.
Ya da aynı şekilde çok çok kitap okumakta iyi bir şey değil, asıl iyi olan şey, yeterince ve azda olsa kitap okumak ve buna ek olarak başka kaynaklardan özellikle internetten, ansiklopedik metin okumak, haber okumak, araştırma yazıları okumak daha önemli. Bu tür yazılar okumak insanı zamanın içinde tutan ve insanın sorgulama, analiz etme ve düşünme becerilerini geliştirir. Çünkü tek başına bir konuda yazılan kitapları çok fazla okumak, insanı gerçeklikten egrçek hayattan bireysel veya sosyal sorumluluk ve doğrulardan ve toplum içinde faydalı aktif birey olmaktan koyan asosyal kişiler yapan bir şeye dönüştürebilir.
Ama, genel olarak çok kitap alıp okumama veya çok kitap okumanında birer hastalık olduğu ve normal olmadığını bilmemiz gerekir.
Sonuç olarak, kitap okumak veya çok kitap okumak bu anlamda elitist bir şeye yani kendini seçkinler sınıfına koymaya dönüşme aracı olarak kullanılmamalı.
Bu video, aslında çok kitap alanların belkide bu sebeple kitap aldıklarını da işaret ederek bir anlamda insanları eleştiriyor.
Bu konularda detaylı ve sade bir anlatımı olan Karavdandaki Adam adlı bu youtuberın bu videosu çok faydalı bir içerik.
Son araştımalara göre Türkiye'de kitap okuma oranı kişi başına 1 kitaptan daha az orana inmiş.
Zaten sosyal medya sitelerine en çok ilgi gösteren ülkeler sıralamasında da ilk 5-10 te olduğumuz için kitap okuma konusunda da hiç istekli olmadığımız ortaya çıkıyor.
Bu videonun konusu ise, kitap okumamazı değil tam tersi bir konuyu; çok fazla kitap alma hastalığı, evet evet yanlış duymadınız çok fazla kitap okuma hastalığı olan bibliyomaniyi değil, çok fazla kitap alma ama aldıklarını büyük oranda okumama hastalığını ele alıyor. Bu yüzden buna çok kitap alma hastalığı denmiş.
Açıkcası bu yüzyılda kitap okuma bireysel ve toplumsal gelişim açısından temel bir ölçüt olabilir mi o da muğlak bir konu. Çünkü haberde de göreceğiniz gibi en çok kitap okunan ülkeler Hindistan, Tayvan ve Çin. Bu ülkeler teknoloji olarak gelişmiş ama demokrasi, insan hakları ve diğer insani gelişmişlik endekslerinde çok geride olan ülkeler.
O zaman demek ki, kitap okumak çok müthiş insanı ve toplumları sağlıklı yapan ve geliştirne bir şey değil ve bu anlamda zanla zorla kitap okumak iyi bir şey değil.
Ya da aynı şekilde çok çok kitap okumakta iyi bir şey değil, asıl iyi olan şey, yeterince ve azda olsa kitap okumak ve buna ek olarak başka kaynaklardan özellikle internetten, ansiklopedik metin okumak, haber okumak, araştırma yazıları okumak daha önemli. Bu tür yazılar okumak insanı zamanın içinde tutan ve insanın sorgulama, analiz etme ve düşünme becerilerini geliştirir. Çünkü tek başına bir konuda yazılan kitapları çok fazla okumak, insanı gerçeklikten egrçek hayattan bireysel veya sosyal sorumluluk ve doğrulardan ve toplum içinde faydalı aktif birey olmaktan koyan asosyal kişiler yapan bir şeye dönüştürebilir.
Ama, genel olarak çok kitap alıp okumama veya çok kitap okumanında birer hastalık olduğu ve normal olmadığını bilmemiz gerekir.
Sonuç olarak, kitap okumak veya çok kitap okumak bu anlamda elitist bir şeye yani kendini seçkinler sınıfına koymaya dönüşme aracı olarak kullanılmamalı.
Bu video, aslında çok kitap alanların belkide bu sebeple kitap aldıklarını da işaret ederek bir anlamda insanları eleştiriyor.
Bu konularda detaylı ve sade bir anlatımı olan Karavdandaki Adam adlı bu youtuberın bu videosu çok faydalı bir içerik.
Videoyu #iyiiçerik olarak etiketliyoruz.
İnsanları bir çok konuda ikiye, üçe veya daha kategoriye ayırabilirsiniz.
Ama, temelde modern dünyada insalar ikiye ayrılır; birincisi yazma iradesini gösterebilenler ve ikincisi gösteremeyenler.
Bu bu kadar basit, evet; tıpkı doğayı sevenler veya sevmeyenler hayvanları sevenler sevmeyenler çevreci olanlar olmayanlar kadar kesin çizgilerle ayrılır.
Elbette, blog yazmayı da hayvan sevmeyi de sadece hava atmak için bir ego tatmini için ikizyüzlüce yapanlar da var. Bunlar istisnalar, ama temelde modern insan; ya internette ya da fiziki olarak deftere ajandaya günlük hayata, işlerine veya hayata dair düşünceleri yazanlar veya yazmayanlar olarak ikiye ayrılır.
Burada, samimiyetle yazma dışında ikinci konu, yazma konusunda istikrarlı olmak...
Bu videonun konusu da tam olarak bu.
Blog yazmanın kişisel hayatta, yazan kişi için müthiş bir devrim olmasından bahsediyor aslında yazılımcı bu Youtuber arkadaş ve kendisi blog yazmanın önemi konusunda ilham aldığı yabancı kişiden hareketle, istikrarlı blog yazmanın önemini bize vurguluyor.
İsiktarlı blog yazmanın önemini anlatan bu videoyu analiz ettiğimiz bu yazıda, konunun anlatıldığından daha da önemli bir konu olarak görmekte gerek ve hatta belkide insanlığın kurtuluşunun bunda olduğunu düşünebiliriz
Çünkü; kitap yazarlığı, gazete yazarlığı ve video yayıncılığı artık tamamen ticarileşti ve giderek insanlığın geçmişten okuyup izleyip ders alarak, kıyas yaparak, referans alarak ilerlemesinin önü giderek kapanıyor ve zamanında belkide bunun en büyük yolu olan kitap yazarlığı da artık değerli bir amaçla veya faydalı bir şekilde yapılmıyor.
Bu anlamda, gelecek nesillere; bir iz bir işaret bırakmak, bir ilham verip ve referans olmak kendilerini ve dünyayı daha sağlıklı bir haline getirmelerinin sağlamanın tek yolu, aslında şu anda yazılan bloglar veya youtube videoları olacaktır. Çünkü onlar kitpa hiç okumayacak hatta eski kitapları ve videoları nerdeyse hiç merak edip izlemeyecek.
Düşünsenize, bundan 50-100 yıl sonra birileri eğer bu son 2 sene dünyada çıkan pandemi veya orman yangınları veya robotikleşme hakkında yazı olarak yeterince eleştiri veya analizi görmezlerse gelecekte o zaman neyle neyi kıyaslayıp insanlığı yönlendirecekler ve neyin doğal ve dengeli olduğuna karar verebilecekler.
Eğer, bugün ki gençler 60-70-80 lerin müziğini ve yazarlarını hiç bimeseydiler o zaman bugünkü yapılan müziğe veya youtube yayıncılığına sanat veya gerçek yayıncılık diye bakar ve tamamen para ün ve güç merkezli bir rekabetin doğal olduğunu düşünürlerdi ve bu da tüketim çılgınlığı ve insanlığın robotikleşip doğayı yok etmesinin daha hızlandırırdı.
Bu anlamda blog yazmak mecburi bir görev artık, çocuklarının veya torunlarının hayatını önemseyen herkes için tarihe kayıt düşmek zorunlu bir şey...
Bu video blog yazmaya bu şekliyle değil, bireysel yönü ile bakıyor ki, o da nihayetinde sosyal hayata yansıyacaktır. Çünkü sadece okuyan değil, yazan bireyler daha katılımcı olurlar.
Bu anlamda blog yazmanın önemini çok güzel şekilde ifade edenler olarak bu videoyu sonuna kadar izlemenizi tavsiye ediyor blog yazmanızı öneriyoruz.
Video çok sade ve güzel şekilde blog yazmanızın önemini anlatmış ve #iyiiçerik olmayı hak ediyor.
İnsanları bir çok konuda ikiye, üçe veya daha kategoriye ayırabilirsiniz.
Ama, temelde modern dünyada insalar ikiye ayrılır; birincisi yazma iradesini gösterebilenler ve ikincisi gösteremeyenler.
Bu bu kadar basit, evet; tıpkı doğayı sevenler veya sevmeyenler hayvanları sevenler sevmeyenler çevreci olanlar olmayanlar kadar kesin çizgilerle ayrılır.
Elbette, blog yazmayı da hayvan sevmeyi de sadece hava atmak için bir ego tatmini için ikizyüzlüce yapanlar da var. Bunlar istisnalar, ama temelde modern insan; ya internette ya da fiziki olarak deftere ajandaya günlük hayata, işlerine veya hayata dair düşünceleri yazanlar veya yazmayanlar olarak ikiye ayrılır.
Burada, samimiyetle yazma dışında ikinci konu, yazma konusunda istikrarlı olmak...
Bu videonun konusu da tam olarak bu.
Blog yazmanın kişisel hayatta, yazan kişi için müthiş bir devrim olmasından bahsediyor aslında yazılımcı bu Youtuber arkadaş ve kendisi blog yazmanın önemi konusunda ilham aldığı yabancı kişiden hareketle, istikrarlı blog yazmanın önemini bize vurguluyor.
İsiktarlı blog yazmanın önemini anlatan bu videoyu analiz ettiğimiz bu yazıda, konunun anlatıldığından daha da önemli bir konu olarak görmekte gerek ve hatta belkide insanlığın kurtuluşunun bunda olduğunu düşünebiliriz
Çünkü; kitap yazarlığı, gazete yazarlığı ve video yayıncılığı artık tamamen ticarileşti ve giderek insanlığın geçmişten okuyup izleyip ders alarak, kıyas yaparak, referans alarak ilerlemesinin önü giderek kapanıyor ve zamanında belkide bunun en büyük yolu olan kitap yazarlığı da artık değerli bir amaçla veya faydalı bir şekilde yapılmıyor.
Bu anlamda, gelecek nesillere; bir iz bir işaret bırakmak, bir ilham verip ve referans olmak kendilerini ve dünyayı daha sağlıklı bir haline getirmelerinin sağlamanın tek yolu, aslında şu anda yazılan bloglar veya youtube videoları olacaktır. Çünkü onlar kitpa hiç okumayacak hatta eski kitapları ve videoları nerdeyse hiç merak edip izlemeyecek.
Düşünsenize, bundan 50-100 yıl sonra birileri eğer bu son 2 sene dünyada çıkan pandemi veya orman yangınları veya robotikleşme hakkında yazı olarak yeterince eleştiri veya analizi görmezlerse gelecekte o zaman neyle neyi kıyaslayıp insanlığı yönlendirecekler ve neyin doğal ve dengeli olduğuna karar verebilecekler.
Eğer, bugün ki gençler 60-70-80 lerin müziğini ve yazarlarını hiç bimeseydiler o zaman bugünkü yapılan müziğe veya youtube yayıncılığına sanat veya gerçek yayıncılık diye bakar ve tamamen para ün ve güç merkezli bir rekabetin doğal olduğunu düşünürlerdi ve bu da tüketim çılgınlığı ve insanlığın robotikleşip doğayı yok etmesinin daha hızlandırırdı.
Bu anlamda blog yazmak mecburi bir görev artık, çocuklarının veya torunlarının hayatını önemseyen herkes için tarihe kayıt düşmek zorunlu bir şey...
Bu video blog yazmaya bu şekliyle değil, bireysel yönü ile bakıyor ki, o da nihayetinde sosyal hayata yansıyacaktır. Çünkü sadece okuyan değil, yazan bireyler daha katılımcı olurlar.
Bu anlamda blog yazmanın önemini çok güzel şekilde ifade edenler olarak bu videoyu sonuna kadar izlemenizi tavsiye ediyor blog yazmanızı öneriyoruz.
Video çok sade ve güzel şekilde blog yazmanızın önemini anlatmış ve #iyiiçerik olmayı hak ediyor.
Pandemi ile demekten sıkıldık ama, bazı şeyler pandemi ile değişti ve evden çalışma artık çok yaygın hale geldi bunun sonucundan evden yapılabilen işlere meslek olarak daha çok bakılmaya başlandı.
Evden yapılan işlerde en yüksek seçenek ise, yazılımcılık diyebiliriz çünkü yazılım hem günümüğzün en gözde mesleği hemde tamamen uzaktna çalışmaya izin veren bir meslek.
Selman Kahya ABD silikon vadisinde de çalışmış bir yazılımcı ve bu alanda tecrübeli biri yazılımcı ve Youtube kanalında bize bu konuda rehbe rbir video yapmış.
Video pandemiden önce yapılsa da güncel bir içerik.
Detaylı ve mütevazı anlatımı #iyiiçerik olarak etiketlenmeyi hak ediyor
Pandemi ile demekten sıkıldık ama, bazı şeyler pandemi ile değişti ve evden çalışma artık çok yaygın hale geldi bunun sonucundan evden yapılabilen işlere meslek olarak daha çok bakılmaya başlandı.
Evden yapılan işlerde en yüksek seçenek ise, yazılımcılık diyebiliriz çünkü yazılım hem günümüğzün en gözde mesleği hemde tamamen uzaktna çalışmaya izin veren bir meslek.
Selman Kahya ABD silikon vadisinde de çalışmış bir yazılımcı ve bu alanda tecrübeli biri yazılımcı ve Youtube kanalında bize bu konuda rehbe rbir video yapmış.
Video pandemiden önce yapılsa da güncel bir içerik.
Detaylı ve mütevazı anlatımı #iyiiçerik olarak etiketlenmeyi hak ediyor
Meslekler sıralamasında ülkemizde pek ciddiye alınmayan ve anne babalar tarafından da pek önerilmeyen bir meslek olan oyunculuk, hepimizin arasıra aklına gelen ; "acaba yapabilirmiyim?" dediğimiz, hatta bunun için cast ajanslarına kayıt yaptırdığımız bir şey.
Son 15 yılda ülkemizde dizi film sektörünün patlaması ile ve hatta dizi ihraç eden bir ülke olmamızdan dolayı oyunculuk meslekler arasında daha ciddiye alınan bir yere geldi.
Oyuncu olmak konusunda kurslarda giderek artıyor ve bu mesleğin profesyonel bir şekilde eğitiminin artık kolayca ulaşılır olması ile, insanlar bu alana çok fazla ilgi göstermeye başladı.
Zeiko TV kanalı bu konuda bazı temel oyunculuk bilgilerini veren bir kanal ve bu videoda temel oyunculuk gereksinimleri hakkında bilgiler ve tecrübeler paylaşılmış.
Video çok sade ve özenle bu bilgileri veriyor ve #iyiiçerik olmayı hak ediyor.
Meslekler sıralamasında ülkemizde pek ciddiye alınmayan ve anne babalar tarafından da pek önerilmeyen bir meslek olan oyunculuk, hepimizin arasıra aklına gelen ; "acaba yapabilirmiyim?" dediğimiz, hatta bunun için cast ajanslarına kayıt yaptırdığımız bir şey.
Son 15 yılda ülkemizde dizi film sektörünün patlaması ile ve hatta dizi ihraç eden bir ülke olmamızdan dolayı oyunculuk meslekler arasında daha ciddiye alınan bir yere geldi.
Oyuncu olmak konusunda kurslarda giderek artıyor ve bu mesleğin profesyonel bir şekilde eğitiminin artık kolayca ulaşılır olması ile, insanlar bu alana çok fazla ilgi göstermeye başladı.
Zeiko TV kanalı bu konuda bazı temel oyunculuk bilgilerini veren bir kanal ve bu videoda temel oyunculuk gereksinimleri hakkında bilgiler ve tecrübeler paylaşılmış.
Video çok sade ve özenle bu bilgileri veriyor ve #iyiiçerik olmayı hak ediyor.
Malum ülkemizde ciddi bir ekonomik kriz ve siyasi toplumsal kaos var.
Siyasi ve toplumsal konuların bir çok sebebi olabilir ve ekonomi de bunlardan birisi.
Geçim derdimiz ise, ekonomimiz ile ilgili elbette. Ekonominin berbat olmasıın sebebi ise siyaset ve siyaseti yönlendiren toplumun çoğunluğu ile ilgili.
İşsizlik ise malum kötü ekonomilerin en büyük sonucu .
Geçim derdimiz işsizlik veya çalışıyorsak da kötü maaş ortalamaları ile ilgili.
İşsizlik veya düşük maaşla çalışma kaynaklı geçim derdimizin sonucunda ise "serbest meslek" denen bir şey var.
Yabancılar buna "freelance" diyorlar, daha doğrusu internet ve bilişim söz konusu olduğunda "freelancer" diye bir şeyi çok kullanıyorlar.
Bizde doğal olarak bunu bu isimle aldık.
İşsizlik veya geçinememe derdimize karşı çözüm olarak sunulan "freelance" in ne olduğunu ve nasıl olması konusunda bu Youtuber arkadaş özenli bir video anlatım yaptmış
Bu arada Vimtre.com da "freelance" düşünmeye geçme sonucunda kuruldu.
Erhan KARAMAN adlı bu Youtuber arkadaş çok güzel bir çalışma yapmış ve bu konuları yenei başlayanlar için gülce anlatmış ve #iyiiçerik olarak etiketliyoruz.
Malum ülkemizde ciddi bir ekonomik kriz ve siyasi toplumsal kaos var.
Siyasi ve toplumsal konuların bir çok sebebi olabilir ve ekonomi de bunlardan birisi.
Geçim derdimiz ise, ekonomimiz ile ilgili elbette. Ekonominin berbat olmasıın sebebi ise siyaset ve siyaseti yönlendiren toplumun çoğunluğu ile ilgili.
İşsizlik ise malum kötü ekonomilerin en büyük sonucu .
Geçim derdimiz işsizlik veya çalışıyorsak da kötü maaş ortalamaları ile ilgili.
İşsizlik veya düşük maaşla çalışma kaynaklı geçim derdimizin sonucunda ise "serbest meslek" denen bir şey var.
Yabancılar buna "freelance" diyorlar, daha doğrusu internet ve bilişim söz konusu olduğunda "freelancer" diye bir şeyi çok kullanıyorlar.
Bizde doğal olarak bunu bu isimle aldık.
İşsizlik veya geçinememe derdimize karşı çözüm olarak sunulan "freelance" in ne olduğunu ve nasıl olması konusunda bu Youtuber arkadaş özenli bir video anlatım yaptmış
Bu arada Vimtre.com da "freelance" düşünmeye geçme sonucunda kuruldu.
Erhan KARAMAN adlı bu Youtuber arkadaş çok güzel bir çalışma yapmış ve bu konuları yenei başlayanlar için gülce anlatmış ve #iyiiçerik olarak etiketliyoruz.
Merhaba iyi çalışmalar,
Video edit veya kurgu işiyle mi uğraşıyorsunuz ya da online bir iş ile örneğin Youtube'la ilgili bir kazanç planınız mı var.?
Bu
proje tam size göre, eğer video edit yapıyorsanız videolarını
yaptığınız müşterilerin Youtube kanalları varsa kanallarını tanıtmaları
konusunda linkteki
Biliyorsunuz ülkemizde Youtube dan para kazanmak isteyen ama açtığı kanallarını büyütemeyen tanıtamayan büyük bir kitle var.
Biz bu kanallara bu konuda tanıtım ve danışmanlık çözümü vermeye çalışıyoruz www.vimtre.com olarak.
Sizde
eğer Youtuber'larla çalışıyorsanız veya yeni bir iş firki arıyorsanız
bir yatırım yapmadan bizim projemiz ile Youtuber'ların kanallarını
tanıtma konusunda çözümü beraber üretiriz.
Bu bir çözüm ve
iş ortaklığıdır ve sizde bu çözüme ortak olarak kazanç elde
edebilirsiniz, tanıtımını yapacağımız kanalın sahibini bu tür bir
hizmetten haberdar ederek
Eğer vidoe edit uzmanı iseniz kanalın
videolarından bir tane kolaj yapabilirsiniz tanıtımda kullanmamız için
ayrıca. Bu da bir ücret çıkaracaktır kanalın tanıtımında sizin lehinize.
Biz www.vimtre.com
olarak bu büyük video pazarında, henüz yapılmayan bir proje ile
kanalını kısa sürede tanıtmak isteyen Youtuber'lara makul fiyatlara
çözüm üretmeye ve site geliri olarak onlardan para kazanmaya
çalışıyoruz.
www.vimtre.com (Video Metre) sitemizde genel olarak Youtube Kanallarını analiz ediyoruz tanıtıyoruz aylık 10000 e yakın ziyaretçimiz var.
Dediğimiz gibi eğer video edit yapıyorsanız video edit ve kurgu işlerinde de biz sizden hizmet ve çözüm talep edeceğiz.
Örneğin bir kanalın hem sitemizde hem Vidyola Youtube kanalında tanıtımı için kanalın veya bir kaç kanalın videolarından bir kolaj kanal tanıtım videosu yapmak gibi ( https://www.youtube.com/watch?v=ZTMFhEw4KbE ) işlerimiz olacak ya da sıfırdan kurgu ve edit.
Video
edit yapmayan bir pazarlamacı iseniz sizinle uzun vadeli karşılıklı
kazanç oluşturmak ve zamanla video ve youtube konusunda uzmanlaşan bir
ekip içinde yer alabilirsiniz.
Yakında 5 kişilik ekip oluşturup
Youtube kanallarının videolarını inceleyen "tepki" videoları da yapacağız Youtube kanalımızda.
Her türlü işbirliğine ve ortaklık teklifine açığız.
İyi çalışmalar ve bol kazançlar dilerim ,
Bize ulaşın : vidyolacom@gmail.com 0850 840 60 28 Ücretsiz hattımız.
Video edit veya kurgu işiyle mi uğraşıyorsunuz ya da online bir iş ile örneğin Youtube'la ilgili bir kazanç planınız mı var.?
Bu
proje tam size göre, eğer video edit yapıyorsanız videolarını
yaptığınız müşterilerin Youtube kanalları varsa kanallarını tanıtmaları
konusunda linkteki
Biliyorsunuz ülkemizde Youtube dan para kazanmak isteyen ama açtığı kanallarını büyütemeyen tanıtamayan büyük bir kitle var.
Biz bu kanallara bu konuda tanıtım ve danışmanlık çözümü vermeye çalışıyoruz www.vimtre.com olarak.
Sizde
eğer Youtuber'larla çalışıyorsanız veya yeni bir iş firki arıyorsanız
bir yatırım yapmadan bizim projemiz ile Youtuber'ların kanallarını
tanıtma konusunda çözümü beraber üretiriz.
Bu bir çözüm ve
iş ortaklığıdır ve sizde bu çözüme ortak olarak kazanç elde
edebilirsiniz, tanıtımını yapacağımız kanalın sahibini bu tür bir
hizmetten haberdar ederek
Eğer vidoe edit uzmanı iseniz kanalın
videolarından bir tane kolaj yapabilirsiniz tanıtımda kullanmamız için
ayrıca. Bu da bir ücret çıkaracaktır kanalın tanıtımında sizin lehinize.
Biz www.vimtre.com
olarak bu büyük video pazarında, henüz yapılmayan bir proje ile
kanalını kısa sürede tanıtmak isteyen Youtuber'lara makul fiyatlara
çözüm üretmeye ve site geliri olarak onlardan para kazanmaya
çalışıyoruz.
www.vimtre.com (Video Metre) sitemizde genel olarak Youtube Kanallarını analiz ediyoruz tanıtıyoruz aylık 10000 e yakın ziyaretçimiz var.
Dediğimiz gibi eğer video edit yapıyorsanız video edit ve kurgu işlerinde de biz sizden hizmet ve çözüm talep edeceğiz.
Örneğin bir kanalın hem sitemizde hem Vidyola Youtube kanalında tanıtımı için kanalın veya bir kaç kanalın videolarından bir kolaj kanal tanıtım videosu yapmak gibi ( https://www.youtube.com/watch?v=ZTMFhEw4KbE ) işlerimiz olacak ya da sıfırdan kurgu ve edit.
Video
edit yapmayan bir pazarlamacı iseniz sizinle uzun vadeli karşılıklı
kazanç oluşturmak ve zamanla video ve youtube konusunda uzmanlaşan bir
ekip içinde yer alabilirsiniz.
Yakında 5 kişilik ekip oluşturup
Youtube kanallarının videolarını inceleyen "tepki" videoları da yapacağız Youtube kanalımızda.
Her türlü işbirliğine ve ortaklık teklifine açığız.
İyi çalışmalar ve bol kazançlar dilerim ,
Bize ulaşın : vidyolacom@gmail.com 0850 840 60 28 Ücretsiz hattımız.
Fenomen kavramın ve kelimesini genel olarak Z kuşağı internet ünlüsü olarak biliyor ama ondan önce daha farklıydı ve bir kişi veya bir olayın popülerliğini veya varlığını açıklayamadığımız da şaşırtıcı derecede yönleri olduğunda o na fenomen derdik.
Malum ülkemizde tiyatro, sinema ve komedi çok köklü bir geçmişe sahip.
"Peki hem tiyatroda sinemada komedide ülkemizde bu kökleri yani tohumları en güçlü şekilde, sonraki nesillerinde önünü açacak şekilde kim ekmiştir?" diye sorsalar maalesef alanının uzmanları dışında kimse cevap veremez.
Ama bu belgesel ile beraber hepimiz kolayca verebiliyoruz ve bazı şeyleri gerçekten daha net olarak anlıyoruz..
O Türkiye'nin İlk Fenomeni
Bu aralar Zafer Algöz'ünde KAFA TV kanalında sıklıkla işlediği, milyonların bayılarak izlediği, böylece giderek ortaya çıkan bir gizli hazinemizden bahsediyoruz bu analizimizde.
Kendisi, onun sadece ismini bilenler için kızı Seren Serengil'in babası.
Ama, biraz daha; hatta daha fazlasını bilenler için ise; "Türkiye'nin En Kendine Has Oyuncu ve Komedyeni diyebileceğimiz şahsiyet.
Cumhuriyetin ilk yıllarının öğretmenlerinden olan anne ve babasının katılığından kaçan, yetenekli ve hareketli bir genç olarak İstanbul'a gelip parasız ve yersiz yurtsuz şekilde sinema ve oyunculuk tutkusunun peşinden koşan ve bunu başararak Türkiye'nin en büyük oyuncusu ve komedyeni kısaca fenomeni olan bir kişiden bahsediyoruz.
O bir fenomen ve gizli hazine!
Öztürk Serengil, hakkında yapılan bu belgesel videoda kendisi o kadar güzel anlatılmış ki; sıfırdan zirve bir genç adamın Türkiye'nin zor zamanlarında ailesini de karşısına alarak, tek başına nasıl sanatını yaptığını ve sıfırdan aileden kimseden destek görmeden bir ülkenin en güçlü oyuncusu ve şov adamı olduğunu izliyorsunuzz.
Maalesef özellikle 90'lar sonrası ülkemizde sinema daha doğrusu sinema, oyunculuk ve komedi ağırlıkla Hababam Sınıfı oyuncuları üzerinden anlatıldı, tarif edildi ve tüm tiyatro ve sinema ve komedi tarihimiz buymuş gibi gösterildi.
Oysa daha köklü bir geçmişi ve öncesi var ve bu belgeselle anlıyoruz ki, Hababam Sınıfı oyuncularının Münir Özkul ve Adile Naşit dışında ki tüm oyuncuları Öztürk Serengil'in ancak getir götürünü yapabilirlermiş Türk sinemasına, tiyatrosuna ve komediye özgün olarak kattıkları anlamında.
Belgeleseli Mutlaka Sonuna Kadar İzleyin!
Gerçekten inanılmaz bir şahsiyet ve başarı öyküsü. Yaşamının sonu her ne kadar çok dramatik olsa da Öztürk SERENGİL Türkiye'nin en büyük fenomeni olduğunu zamanında kanıtlamış ve bunu yeni nesilinde böyle bilmesi gerekir. Evet Türkiye'nin en büyük fenomeni Öztürk SERENDGİL'dir
Yıllar sonra bu belgeselle anlıyoruz ki, aslında Türk sinema ve tiyatro tarihinin bütün yıldızları, buna Kemal SUNAL, Şener ŞEN, Sadri ALIŞIK, Nejat UYGUR da dahil hepsi aslında Öztürk Serengil'in yaktığı ve zirveye çıkardığı meşaleyi taşıyan kişilermiş.
Evet belgesel o kadar iyi işlenmiş ki, bize bu şekilde bakınca eşsiz bir şahsiyet mirasımız değil aslında tüm Türkiye nin kısa bir sosyolojik tarihini anlatıyor onun hayatı.
Çünkü; başta dediğimiz gibi Cumhuriyet'in kuruluşunun ilk yıllarının katı ve militarist(askerci) devlet anlayışının birer neferi ve yontma aracı olan, çocuklarını anlayamayan ve yönlendiremeyen bir öğretmen anne ve babadan doğup onların koydukları sınırlar ve kurallardan kaçıp sadece yapabildiği en iyi şeyi; sanatını icra eden bir gençten her 10 yılda darbe yapan insana insan olarak değil rejimin neferi olarak bakan militarist cumhuriyetçiliğin darbelerle giderek ülkeyi hukuksuz ve yolsuz , yani kapıtalist ve oportunist yaptığı zamanlarda 80'ler Türkiye'sinin kaotik ve yolsuz düzeninde sinemadan uzaklaşıp eğlence sektörüne giren ve orda kumar tutkusu içinde kaybolan bir büyük oyuncusunun hayat dönüşümünü ve ülkenin dönüşümünü izliyoruz.
Bu gerçekten bu anlamda çok acı ve utanç verici ülkemiz için. Öztür Serengil gibi bir ülkenin sinema ve komedi tarihinin kurucularından olan birinin, çok daha iyi bir hukuk ve demokrasi içinde yaşaması ve ordan oraya savrulmamaycaak bir psikolojiye eriştirmesi gerekirdi.
Maalesef ülkemize 1960'tan beri rejimi ve laikliği koruma bahanesi ile dayatılan militarist ve şöven faşizm yüzünden güzelim vatanımızda her 10 yılda yapılan askeri darbelerle sanat sektörümüzde en sert şekilde baltalanmış ve hatta mahvedilmiş ve çıkan çarpık ve bozuk düzende sadece Öztürk Serengil'ler değil İlyas Salman'lara Tarık Akan'lara Yılmaz Güney'lere büyük sıkıntılar yaşatılmıştır. (solculuk yapmak için söylenmiyor bunlar)
Öztürk Serengil bu faşist militarist elitist cumhuriyetçi anlayışın oluşturduğu düzenin en büyük kurbanlarından diyebiliriz ve her şeye rağmen kendini gerçekleştirmiş biri.
Ama yaşadığı son tamamen ülke gerçeklerinin onu savurması ile ilgili onun beyninde tümor oluşturacak kadar. Libya'ya gidip orda gece hayatından para kazanmayı düşünmesini sağlayacak kadar kötü bir ülke gerçekleri içindede yaşıyordu.
Ve kötü geçen gençlik yılları onu bu hale getirmiştir.
Demokrasi, sivil kültür ve hukuk bu yüzden önemlidir. Kahrolsun insanların hayatını yakan militarist elitizm.
Video #iyiiçerik olmayı sonuna kadar hak ediyor. Belgeselci kanalınıza teşekkür ederiz.
Fenomen kavramın ve kelimesini genel olarak Z kuşağı internet ünlüsü olarak biliyor ama ondan önce daha farklıydı ve bir kişi veya bir olayın popülerliğini veya varlığını açıklayamadığımız da şaşırtıcı derecede yönleri olduğunda o na fenomen derdik.
Malum ülkemizde tiyatro, sinema ve komedi çok köklü bir geçmişe sahip.
"Peki hem tiyatroda sinemada komedide ülkemizde bu kökleri yani tohumları en güçlü şekilde, sonraki nesillerinde önünü açacak şekilde kim ekmiştir?" diye sorsalar maalesef alanının uzmanları dışında kimse cevap veremez.
Ama bu belgesel ile beraber hepimiz kolayca verebiliyoruz ve bazı şeyleri gerçekten daha net olarak anlıyoruz..
O Türkiye'nin İlk Fenomeni
Bu aralar Zafer Algöz'ünde KAFA TV kanalında sıklıkla işlediği, milyonların bayılarak izlediği, böylece giderek ortaya çıkan bir gizli hazinemizden bahsediyoruz bu analizimizde.
Kendisi, onun sadece ismini bilenler için kızı Seren Serengil'in babası.
Ama, biraz daha; hatta daha fazlasını bilenler için ise; "Türkiye'nin En Kendine Has Oyuncu ve Komedyeni diyebileceğimiz şahsiyet.
Cumhuriyetin ilk yıllarının öğretmenlerinden olan anne ve babasının katılığından kaçan, yetenekli ve hareketli bir genç olarak İstanbul'a gelip parasız ve yersiz yurtsuz şekilde sinema ve oyunculuk tutkusunun peşinden koşan ve bunu başararak Türkiye'nin en büyük oyuncusu ve komedyeni kısaca fenomeni olan bir kişiden bahsediyoruz.
O bir fenomen ve gizli hazine!
Öztürk Serengil, hakkında yapılan bu belgesel videoda kendisi o kadar güzel anlatılmış ki; sıfırdan zirve bir genç adamın Türkiye'nin zor zamanlarında ailesini de karşısına alarak, tek başına nasıl sanatını yaptığını ve sıfırdan aileden kimseden destek görmeden bir ülkenin en güçlü oyuncusu ve şov adamı olduğunu izliyorsunuzz.
Maalesef özellikle 90'lar sonrası ülkemizde sinema daha doğrusu sinema, oyunculuk ve komedi ağırlıkla Hababam Sınıfı oyuncuları üzerinden anlatıldı, tarif edildi ve tüm tiyatro ve sinema ve komedi tarihimiz buymuş gibi gösterildi.
Oysa daha köklü bir geçmişi ve öncesi var ve bu belgeselle anlıyoruz ki, Hababam Sınıfı oyuncularının Münir Özkul ve Adile Naşit dışında ki tüm oyuncuları Öztürk Serengil'in ancak getir götürünü yapabilirlermiş Türk sinemasına, tiyatrosuna ve komediye özgün olarak kattıkları anlamında.
Belgeleseli Mutlaka Sonuna Kadar İzleyin!
Gerçekten inanılmaz bir şahsiyet ve başarı öyküsü. Yaşamının sonu her ne kadar çok dramatik olsa da Öztürk SERENGİL Türkiye'nin en büyük fenomeni olduğunu zamanında kanıtlamış ve bunu yeni nesilinde böyle bilmesi gerekir. Evet Türkiye'nin en büyük fenomeni Öztürk SERENDGİL'dir
Yıllar sonra bu belgeselle anlıyoruz ki, aslında Türk sinema ve tiyatro tarihinin bütün yıldızları, buna Kemal SUNAL, Şener ŞEN, Sadri ALIŞIK, Nejat UYGUR da dahil hepsi aslında Öztürk Serengil'in yaktığı ve zirveye çıkardığı meşaleyi taşıyan kişilermiş.
Evet belgesel o kadar iyi işlenmiş ki, bize bu şekilde bakınca eşsiz bir şahsiyet mirasımız değil aslında tüm Türkiye nin kısa bir sosyolojik tarihini anlatıyor onun hayatı.
Çünkü; başta dediğimiz gibi Cumhuriyet'in kuruluşunun ilk yıllarının katı ve militarist(askerci) devlet anlayışının birer neferi ve yontma aracı olan, çocuklarını anlayamayan ve yönlendiremeyen bir öğretmen anne ve babadan doğup onların koydukları sınırlar ve kurallardan kaçıp sadece yapabildiği en iyi şeyi; sanatını icra eden bir gençten her 10 yılda darbe yapan insana insan olarak değil rejimin neferi olarak bakan militarist cumhuriyetçiliğin darbelerle giderek ülkeyi hukuksuz ve yolsuz , yani kapıtalist ve oportunist yaptığı zamanlarda 80'ler Türkiye'sinin kaotik ve yolsuz düzeninde sinemadan uzaklaşıp eğlence sektörüne giren ve orda kumar tutkusu içinde kaybolan bir büyük oyuncusunun hayat dönüşümünü ve ülkenin dönüşümünü izliyoruz.
Bu gerçekten bu anlamda çok acı ve utanç verici ülkemiz için. Öztür Serengil gibi bir ülkenin sinema ve komedi tarihinin kurucularından olan birinin, çok daha iyi bir hukuk ve demokrasi içinde yaşaması ve ordan oraya savrulmamaycaak bir psikolojiye eriştirmesi gerekirdi.
Maalesef ülkemize 1960'tan beri rejimi ve laikliği koruma bahanesi ile dayatılan militarist ve şöven faşizm yüzünden güzelim vatanımızda her 10 yılda yapılan askeri darbelerle sanat sektörümüzde en sert şekilde baltalanmış ve hatta mahvedilmiş ve çıkan çarpık ve bozuk düzende sadece Öztürk Serengil'ler değil İlyas Salman'lara Tarık Akan'lara Yılmaz Güney'lere büyük sıkıntılar yaşatılmıştır. (solculuk yapmak için söylenmiyor bunlar)
Öztürk Serengil bu faşist militarist elitist cumhuriyetçi anlayışın oluşturduğu düzenin en büyük kurbanlarından diyebiliriz ve her şeye rağmen kendini gerçekleştirmiş biri.
Ama yaşadığı son tamamen ülke gerçeklerinin onu savurması ile ilgili onun beyninde tümor oluşturacak kadar. Libya'ya gidip orda gece hayatından para kazanmayı düşünmesini sağlayacak kadar kötü bir ülke gerçekleri içindede yaşıyordu.
Ve kötü geçen gençlik yılları onu bu hale getirmiştir.
Demokrasi, sivil kültür ve hukuk bu yüzden önemlidir. Kahrolsun insanların hayatını yakan militarist elitizm.
Video #iyiiçerik olmayı sonuna kadar hak ediyor. Belgeselci kanalınıza teşekkür ederiz.